20/08/2011

Aşk Tesadüfleri Sever -İncir Reçeli

Öncelikle belirtmek isterim ki ben ruhsuz değilim. :)


 

Bu uyarıyı yaptıktan sonra ilk filmimizi anlatmaya geçebilirim.



Aşk Tesadüfleri Sever


 “Aşk Tesadüfleri Sever”, doğumlarından itibaren çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca yolları Ankara’da kesişen, 2010 yılında İstanbul’da tanışan Özgür (Mehmet Günsür) ve Deniz’in (Belçim Bilgin) birbirlerine doğru ve engellerle dolu aşk macerasını anlatırken, bir yandan da geri dönüşlerle onların bugünlerini yaratan dönemlere uzanıyor. Film, Türkiye’nin 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarını ziyaret ederek, o yılların artık unutulmaya yüz tutmuş popüler kültür öğelerinden, müziklerinden, yaşam biçimlerinden ve alışkanlıklarından besleniyor. “Aşk Tesadüfleri Sever” pek çok gerçek hikayeden yola çıkılarak derlenmiş olaylar bütünüyle; İstanbul’dan Ankara’ya yaptığı nostaljik yolculuğun içinde izleyiciye doyurucu, duygusal, yıllarca akıllardan çıkmayacak bir aşk filmi vaad ediyor.


İZLEMEYEN İÇİN DELİ SPOİLER -ÖN BİLGİ- İÇERİR


Sadece vaad ediyor bence bu vaadi yerine getiremiyor. Elimizde bir adet güzel kız var Deniz, bir adet yakışıklı erkek var Özgür ki milli gururumuz Mehmet Günsür canlandırıyor bu karakteri. Bir kere zaten Mehmet Günsür için direk izlenir bu film.


Deniz oyunculuk yapan idealist, genç ve güzel bir kadın. Uzun zamandır beraber olduğu, kendisine son derece aşık bir sevgilisi var. Bu karakteri de Yiğit Özşener canlandırıyor. Herhangi biri de oynasa olurmuş yani. Böyle bir yeteneğe yazık etmişler bence neyse. Evlenme aşamasına geliyorlar ancak çocuk kızın oyunculuğu bırakmasını istiyor, ailesine de bu şekilde açıklıyor ve yay gibi geriliyorlar. Tam bu sırada yakışıklı ve de karizmatik ama kalp hastası fotoğrafçı Özgür meydana çıkıyor. Bir fotoğraf vasıtasıyla yolları yeniden kesişen ikilinin meğer Ankara'da da çocuklukları aynı yerlerde geçmiş. Birbirlerini bir şekilde pek çok kez teğet geçmişler. Aynı gün, aynı hastanede doğmuşlar. Aynı yerlerden geçmişler vs.


Hayatlarındaki tesadüflere, diğer yarını bulma durumuna odaklanmak istemişler ama olmamış. Yarım kalmış. Herşey çok çabuk, hızlı geliştiğinden aradaki boşlukları dolduramamışlar ve bence aktarılmak istenen duygu doğru şekilde geçmemiş. En azından bana geçmedi :) Duygulanmadım hiç. Bu yüzden çok sevgili bir arkadaşım bana ruhsuz dedi :)



Film, görsel olarak iyiydi. Mekânlar, oyuncular şahaneydi ama bende bir olmamışlık hissi bıraktı. Eğer sinemada izlemediyseniz bir şey kaçırmadınız bence. Daha çok bir Tv filmi olarak iyi. Vakit kaybıydı diyemem ama fazlasıyla yavan kalıyor fragmanlarının yanında.  Hele de sonu. Sonunu şöyle beğendim; tabiiki bir ölecekse kız ölmeliydi, Özgürü, Mehmet Günsür oynuyor. Onu öldürmemelilerdi :D  Çok abartıldı bu film. Yüzyılın aşk filmiymiş gibi lanse edildi. Reklamın ve zamanlamanın gücünü küçümsememek gerek. Bir kez daha anladık. Finalinde biraz varlığım, varlığına armağan olsun durumu olmuş :) Fena değil diyorum, daha da fazla uzatmak istemiyorum. :D



İNCİR REÇELİ



Hakkında yüzlerce övgü duyduğum ve açıkçası merak ettiğim İncir reçelini izledim ve hiç sevmedim. Issız Adamdan sonra yaşadığım en büyük hayal kırıklığıydı. O derece sevmedim.  Aids ile ilgili yalan yanlış bilgiler vermesi de cabası. Melike Güner normalde kötü bir oyuncu değildir ama burada  oyunculuğunu karakterini hiç beğenmedim hele o konuşma tarzı salak Kore dizilerindeki kızları hatırlattı bana. Ayırca cinsel ilişkiye girememenin verdiği hüzün ve stres de abartılmış bence.  Her ne kadar bu da biraz riskli olsa da, Hiv pozitif virüsü taşıyanlar, korunarak cinsel beraberlik yaşayabilirler. Çok fazla yanlış bilgilendirme var filmde. Bence bu konuda hiç bir fikir olmayanların ön yargılarını pekiştirmelerine ve tamamen yanlış kanılara varmalarına sebeb olabilir. İnce düşünülmesi gerekirdi. Sadece dram yapacağız diye çok önemli bir konuyu/hastalığı çarpıtmışlar.


Liseye gidenlerin daha fazla seveceği 'romantik aşk' kavramı ağır basmış. Şahsi fikrim elbette. Çok klişeydi. Son günlerini umarsızca yaşayan genç bir kadın. Ona aşık olan, sessiz sakin bir adam. Hayatının tepek taklak olması vs. İzlemesem de olurdu yani. Ama başrol erkek oyuncusu Sezai Arpacıklıoğlu çok  iyiydi. Zaten izlenecekse sadece onun oyunculuğu için izlenir. Belki hatırlarsınız Türkân dizisinde, Türkânın kızkardeşinin kocasını canlandırıyordu kendisi. Yan karakterlere gelince de sanki öylece yerleştirilimişler çeşit olsun diye. Hiç birinin kendine özel bir hikâyesi yoktu. Çoookk üstün körü geçtiler şarkıcı kızın adama ve fotoğrafçı çocuğun kıza olan aşkını anlayamadık oradan bir hikâye çıkabilirdi. I-ıhhh sevmedim.


Herkesin beğendiği şeyleri, sırf zıtlık olsun diye beğenmeyen ve bununla övünenler vardır. Ben onlardan değilim. Herkes beğenip, ben beğenmeyince kendimi sorunlu hissediyorum. Sürüden atılmış koyun gibi hissediyorum :) Ama ne yapabilirim? Belli başlı ögelerim yok hayatımda şuna çok ağlarım, buna ağlamam, bunu beğenirim gibi. Ben çok küçük yaştan beri film-dizi izleyen bir ailenin içinde büyüdüm. Babam çok iyi bir film izleyicisidir. Dolayısıyla standartlarım yükseliyor :) Bazıları için yeni ve ilginç olan benim için sıradan ve sıkıcı olabiliyor. Ama neyi nasıl işlediğiniz de çok önemli.


Örneğin MİSA bakarsanız arabesk ve ajitasyon üzerine kurulu bir dizi. Türkler yapsa belki pek çoğumuz küçümserdik. Ama Koreliler öyle güzel işlemiş, o kadar güçlü oyunculuk sergilemişlerdi ki (So Ji Sub oppaya selam olsun :) ) hikâyenin içine girip, gözyaşlarımızın sel olmasına engel olamadık. Olsun ben Türk sineması adına iyi gelişmeler olarak değerlendiriyorum bu filmleri. Bir gün biz de dünya standartını yakalayacağız.



Son olarak ben ruhsuz değilim tağammııı :)


11 yorum:

Joo dedi ki...

sondan bi önceki (turuncu) paragrafın altına ben de imzamı atıyorum. baba kısmı hariç tabi :D
iki filmi de izlememiştim merak ediyodum çok iyi oldu yazdığın ;)
eline sağlık, ağzın da bal yesin ayrıca :)
senin aksine ben misa'da da ağlamadım ama ben de ruhsuz değilim taaam mıaa?

tarih84 dedi ki...

deli:) sevgili arkadaşından sana cevap kızım sen ruhsuzsun nokta! :) ya film eleştirmenliğine soyunmadan izlesen belki severdin, şimdi film hakkında övgü duyup off mahfoldum ağladım zırladım şahane gibi yorumlamalar duyunca beklentiye giriliyor halbuki bilmeden izlenilse filmin hissiyatı içe işliyor. bana görede eksik ve bazı yanlışlıklarla dolu iki film ama bize katmak istedikleri duygu aktarıldığı için iyi bir film. mesela şimdi bakıyorum da ıssız adam pek vasap çekilmiş ama sinemada izlediğimde boğazım düğümlü gözlerim yaşlı anlamazdın anlamadın diye bağırarak sinbemadan çıkan biriydim.
indir reçeli: bilgi eksik ya da yanlış aktarılşsada toplum olarak onlarda insan bu bir hastalık diyip dışlamaktan geri kalmadığımız iki yüzlülüğümüzün gözler önüne serilip cicdan sılatılması sebebi ile sevdim.
Aşk tesadüfleri sever: hayatın başlı başına tesadüf olduğun ainanıyorum ve bu açıdan film çok iyidi diyorum.hatta bazen düşünüyorum sen ve ben dostluğumuz da birçok tesadüf zinciri üzerine kurulu. millet blogdaş sanacak ama biz tanıştığımızda bloğum bile yoktu ve birçok noktada hayat bizi zaten kesiştirmişti.

admin dedi ki...

Joo: Teşekkür ederim canım :) Herkes ağlayacak diye bir kural yok ki zaten. Neden ruhsuz olasın :) Değilsin tabii.

Tarih84: Issız adam kötüydü Sinemada izledim ve mümkün olsa paramı geri verin diyecektim o derece beğenmedim. Ben filmleri eleştirel gözlerle izlemiyorum ki. Blogum olmadan çok öncede ben böyleydim. Yıllar önce kuzenimle sinemada Nothing hill ve MElekler Şehri flmlerini izlemiştik. Sinemadan çıkarken, herkes ahh ne romantik, ne güzel falan diyorlardı bizse kesin biz de bir sorun var diye düşünmüştük ha ha ha.

Aşk Tesadüfleri severde kötü değildi, ama iyi de değildi bence. Tesadüf hikâyelerini ben de severim. Dediğine de katılıyorum çoğu zaman ilginç derken sana bunu söylemeye çalışyordum ama çok abartılmış her iki filmde. Para vermeye değer mi değmez mi? Tartışılır.

mydestiny dedi ki...

Mehmet Günsür için kafadan izlenir demişsin ya ne güzel özetlemişsin olayı:))

Gumiho dedi ki...

Unni sen duygusuzsan bende duygu die bişey yok demektir çünkü misada bile ağlamadım.aslina bakarsan neredeyse hiç bi filmde ağlamadım Leon'da gôzlerimden yaş gelmiştı ama.... Filmler hakkında yaptığın butün yorumlara katılıyorum izlerken çok sıkıldım

admin dedi ki...

Mydestiny: Elbette ;)

Gumiho:
Herkesin zevki farklı neticede. Artı herkes kolay, kolay ağlamaz filmlerde. Bu duygusuz olduğunu göstermez :) Teşekkür ederim yorumun için :)

harang dedi ki...

Aşk Tesadüfleri Sever'i bande hiç beyenmemiştim izlerken zaten büyük bir beklentimde yoktu :) flimde herşey bu kadarda tesadüfe bağlanmaski inandırıcılığını yitirdi zaten hep söylüyorum yeni akım Türk Filimleri aşk filmi yapmayı bilmiyor kardeşim bilmiyorsanız bu zorlama neden :D

İncir Reçeli'ni izlemedim düşünmüyordumda yazını okuyunca iyi yapmışım sevmiyorum Türk Filimlerinin aşk anlayışını bilmiyorlar mümkünse artık yapmasınlar :D La Fea bu kadar ortak yönümüz olabilir :D yazdığın herşeye katılıyorum ellerine sağlık :D

makinosev dedi ki...

"Son olarak ben ruhsuz değilim tağammııı :)"
Peki tamam değilsin :D ama güzel filmlerdi heee :D :D :D

admin dedi ki...

Besra: Teşekkür ederim ya ben kıza sinir oldum baştan o yüzden belki de sevemedim filmi. Sen izle yine de.

Makinosev: Zevk meselesi ne ediim :))

mavi dedi ki...

Mülakkata gitmiştim filmi izledikten sonra bi yerde. Adam da şansıma en son izlediğim filmi sordu. Neyse söyledik ettik. Sevdiniz mi sevmediniz mi sorusundan sonra peki sizce gerçek hayatta böyle şeyler olur mu dedi. Ne açıdan dedim bende düşüneceğim ya :D Yani dedi yıllar sonra çocukluk aşkınız ile karşılaşsanız onu hiç tanımadan,sorgulamadan seveceğinizi düşünüyor musunuz dedi. Mehmet Günsür ise evet dedim bende :P :D

admin dedi ki...

Mehmet Günsür se tabiikkkiii :)

Yorum Gönder