Onur ve sorumluluklarına hapsolmuş bir adam: Vücudu yara izleriyle kaplı bir savaş kahramanı. Ve yaralarını yüreğinde saklayan kaçak bir kadın. İkisini bir araya getiren talihsiz bir gece. Birbirlerinin yaralarını sarabileceklerini keşfederken, aralarında kıvılcımlanan güçlü tutkular. Adam Kent onu ilk olarak gece vakti Londradaki bir tiyatronun önünde, gölgeler içerisinde görür. Hayatta kalmak için vücudunu satmak zorunda kalmış çekici bir kadındır karşısındaki. Fleur Hamilton büyüleyici gözlere sahip bu iyi giyimli centilmenin kurtarıcısı olacağına hiç ihtimal vermez. Onunla aynı yatağa girdiği zaman da bu yabancıyı bir daha göreceği aklından bile geçmez. Fakat Fleur daha sonra küçük bir kıza mürebbiyelik yapmak için bir teklif alır ve bu teklifi kabul eder...
Gece yarısı beraber olduğu centilmenin güçlü bir asilzade olduğunu keşfedince de şaşkına döner. Tutuşan kalpler ve üzerlerinde dolanıp duran bir skandal tehdidi... Cevaplanmayı bekleyen önemli bir soru kalmıştır geriye: Fleur metres mi olacaktır yoksa bir eş mi?
Flourun adı kaza sonucu bir cinayete karışır ve kendini kurtarmak, ona aşık olan kuzeninden kaçmak için Londra'ya gider. Açlık sınırını aştığı bir gün, tek çare olarak bedenini satmaya karar verir. İşte orada hayatının aşkı olacak Dük ile karşılaşır.
Bu kitabı bir süre önce Miss. Nefertiti ödünç vermişti. Özellikle bu aralar historical roman okumak istiyorum diye sayıklarken, fena olmadı :) Her şeyin bir zamanı var sonuçta. Ruh halime uygun bir hikaye oldu. Gerçi daha romantik işlenebilirdi diye düşünüyorum.
Dük ve Flour arasında filizlenen aşk zaman içinde, şartlara bağlı olarak gelişen ve büyüyen duyguların yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda daha gerçekçi buldum kurguyu. Ayrıca Dük diğer tarihi romanlarda alıştığımız gibi kaslı, Yunan tanrısı yakışıklılığında değil. Ama farklı bir çekiciliği olduğu vurgulanıyor. Ben gözümde gayet yakışıklı bir adam canlandırdım. Beuty and Beast'deki Vincent gibi mesela :) Özetle türü sevenlerin, beğenerek okuyacağı hoş, romantik bir kitap.
2 yorum:
Şeyyy o 'bir süre önce' yi ---neredeyse bir yıl--- olarak değiştirelim bence :D :D
Ama enn ama enn sevdiğim kitaplardan birisidir bu. Klasik histocal kitapları dışında seyreder. Adam öyle ağızların suyunu akıtacak tipte değildir ama klasik ingiliz kibarlığını hücrelerimize kadar yaşatır. Kızımız da aynı şekilde. Destansı güzelliği yoktur ama karakterinin ruhunun güzelliği onu çekici kılar.
Jane Eyre esintileri ve derinliği taşıyan, karakterleri derinlemesine işleyen, işlediği derinliği hem duygusal hem de karakterlerin bakış açısından güzel yansıtan bir kitap.
Mutlaka okunması gerekiyor diye düşünüyorum.
Öhööömm 1 sene oldu mu o kadar ya?:) Evet bak bu sefer en sevdiğin kitaplardan birinde fikir birliğine varabildik. Mutluyum. Kitaba bayılmadım ama beğenerek okudum. Sen söyledikten sonra benimde dikkatimi çekti. Evet hafifyen Jane Eyre esintileri var. Teşekkür ederim. İlk görüştüğümüzde iade edeceğim kitabını.
Yorum Gönder