Hırsız Polis: Yakışıklı bir polis, güzel bir hırsız arasındaki imkansız aşkı anlatan, 2005 yılında başlayıp, 2 sezon sonra 2007 yılında sona eren Türk Tv tarihinin en özel dizilerinden biriymiş. Neden -miş- li konuşuyorum çünkü bu diziyi zamanında izlemediğim için büyük bir pişmanlık duyuyorum. Ben o grubun üyesiyim. Biliyorsunuz hani 'Ben Türk dizisi izlemem yeah' tayfasından. Bu düşüncemi değiştiren bir kaç dizi oluyor ara sıra. Ama genelde beğendiğim diziler ya bir süre sonra saçmalıyor, ya da yayından kaldırılıyor.
Hırsız Polis yayınladığı dönemde izlemedim çünkü o zaman hayatımda başka bizi dizi vardı :) Onun içindeki aşk biraz daha absürd ve komedi unsurları içeriyordu. Anladınız mı hangisi olduğunu? Hı hı evet o pembe dizi.
Hırsız Polis zamanında reytingleri alt üst etmedi belki ama çok özel, çok rafine bir izleyici kitlesi vardı. Ben bu kadar güzel bir aşk hikayesi olduğunu bilseydim hiç burun kıvırır mıydım? İşte hayatta ne büyük konuşsam başıma geliyor. La Fea Mas Bella-Çirkin Betty için de izlemem demiştim, alay etmiştim ama müptelası oldum sonradan.
Gözleri aşkla bakan, sevdiğinin içine işleyen bir adam. Kalbinden taşan duyguları bakışları ile dışa vuran. Bu adam bu kadını çok seviyor dedirtten bir aşık. Timuçin Esen'in müthiş oyunculuğu elbette karaktere tekrar, tekrar aşık olmamızı sağlayan bir unsur. Oyunculuğunu 'aşık bakan adam' rolüne indirgemiyorum elbette. Yine de bu bu duyguları samimiyetle izleyiciye aktarmak da büyük başarı diye düşünüyorum.
Çınar polis... Mavi hırsız... İmkansız bir aşk. Olmaması gereken bir beraberlik. Ama bu iki insanın yolları bir yerde kesişiyor. Ben çok dizi izledim, çok sevdiğim karakterler oldu. Sevmesi kolay karakterlerdi belki de. Hırsız&Polis her bölümünde buram buram aşk kokan, yardımcı oyuncular dahil bütün kadronun oyunculuklarını konuşturduğu özel bir dizi.
Çınar, Maviyi koyu mavi bir derinlikten çıkardı. Var olduğunu bile bilmediği duygularını uyandırdı. Aşkı bir lüks gibi gördüğü yaşamında, bir çınar gibi gölgesini serdi üzerine. Canı pahasına korudu, deli gibi kıskandı. Bütün varlığıyla sevdi Mavi'yi. Aşk insanı duvara çarpar.... İnandığın bütün değerler, bildiğin bütün doğrular şekil değiştiriverir. Mutlak doğru diye bir şey var mı? Adalalet gerçekten bütün insanlar için eşit mi işliyor? Çınar doğru bildiği her şeyi tek, tek sorguladı Mavi ile beraber.
İmkansız aşk mı? Belki ama ben 'gerçek aşk' olarak tanımlıyorum Çınar ve Mavinin aşklarını. Aşk imkansız değildir. Koşullar imkansızdır belki ama kalbe söz geçebilir mi ki?
'İnsan kalbindeki gerçek aşk, dört nala koşan bir at gibidir. Ne dizgin tutar, ne söz dinler'
Maço ya da sert karakterleri sevmem ben. Ama aşklarının zorluğu karşısında zaman zaman kontrolünü kaybeden Çınarı sevdim. Duygularıyla başa çıkamayan, sevdiğini yanında isteyen, deli gibi kıskanan Çınarın tutkulu hallerini sevdim. Bu dizi benim de ezberimi bozdu demek ki :)
'Kelepçeliyim ben sana, yüreğimden ta derinden. Suçum da sensin, cezam da. Kaçıp gitme ellerimden.'
Özlem Düvencioğlu ne kadar güzel bir kız. Güldüğü zaman nasıl daha bir güzelleşiyor. Her iki oyuncu da klasik anlamda 'güzel' 'yakışıklı' değil belki. En azından ilk bakışta. Ama bakışlarıyla, duruşlarıyla baktıkça güzelleşen insanlar. Özlem keşke ekranlara dönse diyeceğim ama Timuçin Esen döndü de ne oldu? 7. bölümde dizi yayından kalktı. İzlemeye başlamamıştım. Kore dizilerinden alışkanlıkla bölümler biraz biriksin istedim. Ayrıca böyle bir sonun gelmesinden korktuğum için çok da bağlanmak istemedim diziye. Yazık oldu. H&P'den sonra hemen YouTubeda 'Parmaklıklar Ardında' dizisine baktım. Özlem Düvencioğlu kendi sesi ile oynamış. Çok da başarılıydı. Ne yapıyor acaba şimdilerde? Almanya'ya mı döndü? Bir daha görebilecek miyiz onu?
Timuçin Esen dağınık saçları, 'sıkıcı' kazaklarıyla Çınara hayat verdi. Ben o haliyle bile Biscolata erkeklerine 10 basar diye düşünüyorum. Güzellik sadece dışta değildir, ruhtan da yansır. İnsanın kendine özel bir ışığı vardır bazen ve öyle bir parlar ki, gözlerinizi alamazsınız.
Aksak'ın aşkını da görmezden gelemeyiz elbette. Marazi bir aşktı onunkisi. İmkânsız aşk asıl onun yaşadığıydı. Yıllarca kimselere bakmayan sevdiği, benliğinin tüm hücreleri ile aşık olunca, neye uğradığını şaşırdı Aksak. Nasıl davranacağını, nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemedi. Onunki de gerçek aşk belki, ama imkânsızdan da öte, hiç bir zaman karşılık bulamayacak bir aşk. Bütün dizi boyunca en sevdiğim replik Aksakla, Yakup arasında geçen diyalogdur. Uğur Yücel'in ne kadar muhteşem bir oyuncu olduğunu söylemeye gerek var mı?
Yakup: Bırak inadı aksak, imkânsızı istiyorsun!
Aksak: Bak Yakup, arkadaşım benim! Seninle benim aramızdaki fark ne biliyor musun?
Ben bu Mavi’ye lehimliyim ya hayata lehim...
Sen buna diyorsun ki inat, ben diyorum basiret
Sen diyorsun duracağın yeri bil, ben diyorum bildiğim ne varsa unuttum!
Sen diyorsun imkânsız, ben diyorum aşk... !
Aslında dizide pek çok mantık hatası, senaryoda aksayan yerler mevcut. Ama Çınar ve Mavinin aşkının büyüsüne kapılıp, o koca mantık hatalarını görmezden geliyorsunuz :) Funda Arar ve Cem Yıldız'ın seslendirdiği 'İmkansız Aşk' 'Kelepçeliyim Ben Sana' şarkılarıda diziden sonra bile unutulmayanlar arasında.
' ...Bir dikili ağacın olsun istedim. Şehirden kaçalım biraz toprağa basalım istedim. Madem bir çiçeğim var bahçesi olsun istedim. '
Sevenler kavuşursa mutlu sondur benim için. Aksak ve Arıza'nın gidişleri bizi üzse de, aslolan Mavi ve Çınarın birlikte kalmasaydı. 7 yıllık dizinin Spoileri olmaz artık. O yüzden anlattıklarıma bakıp, izlememezlik yapmayın. Beraber oldukları her kare aşkın başka bir halini yansıtıyor. Benim bu ara tam da böyle bir hikayeye ihtiyacım vardı. Bahar geldi ya ondandır belki :) Ama çoook güzeldi diyorsam, bir bildiğim vardır. Ben herşeyi beğenmem bilirsiniz. Diziyi online bulabilirsiniz NetD de hem yüksek, hem düşük kalite oynatma seçenekleri mevcut.
Benim için Mavi ve Çınar bir yerlerde gerçekten yaşıyor. İngiltere'de belki, belki uzak bir sahil kasabasında. Bir kızları var mavi gibi kıvırcık, gülüşü etrafı aydınlatan. Çınar gibi bir oğulları var, cesur, afacan, gözleri ile konuşan. Aşkları zamana yenik düşmemiş. Çocuklarıyla, sevdikleri ile kendilerini sevenlerle birlikte çoğalmış. Ulu çınarlar gibi kök salmış. Onlar orada bir yerdeler ve yaşadıkları bütün acıları geride bırakarak, çok mutlu bir hayat sürüyorlar.
4 yorum:
Bu diziyi yayınlandığı zaman seyretmiştim. Uğur Yücel gerçekten şahaneydi. Başroller muhteşem uyumluydu. Timuçin Esen, evet demek istiyorum : )Gerçi ben böyle dizileri seyredip "bat dünya bat" moduna giriyorum. Senin diziyi seyrettikten sonraki ruh halini kıskandım. Hayat böyle değil ulan diyorum ben sürekli. Eskiden ne güzel diziler vardı hakikaten, ya da biz yaşlandık bilemedim :)
Depresan: Ben de bir Çınarım yok diye dertlendim açıkçası. Batsın bu dünya moduna ben de girdim ama izlemesi çok güzeldi. Hayat tabii ki böyle değil... Ama şimdi ben de depresyona girdim :P Sevenler mutlu olsun ne diyelim :)
yayınlandığı zamanlar izlemiştim, şimdi türk dizilerine sabredemiyerek güzel hikayeler kaçırdığımı biliyorum ama ne yapalım.. alışkanlıklar..
düşünsene, bir yerlede bu diziyi izlememiş insanlar yaşıyor?! :o korkunç birşey!
:)
mavinin saçlarını, maskülen tavrını çok severdim.
uğur yücel şahane as always.
hani beraber türkü dinlemeye gitmişlerdi, ilk buluşmalarıydı yanlış bilmiyosam, ben de onu unutamam mesela, hiç tarzım olmamasına rağmen çok samimi gelmişti bana.
Seyhan: Şimdi çok fazla güzel hikaye yok ki. Bence bir şey kaçırmıyorsun. Çalıkuşuna başladık da ne oldu? Kocaman bir hayal kırıklığı kaldı elimizde. Ben de tarzım olmadığı halde pek çok sahnesine bayıldım. Hatta Çınarın şiddetle sorgu odasında Maviyi sorguladığı sahneyi bile romantik buldum kendi içinde. Bu diziyi izletmek boynumuzun borcu olsun o halde :) İzleyelim, izletelim. Ya da herkes bilmesin sadece bizim gibi özel insanlar bilsin :P
Yorum Gönder