08/05/2014

Her - Aşk / Teknoloji Hayatımız Olunca



 

Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte nadir bulunan bir şeye dönüşmüş olan el yazımı mektupları yazarak kazanmaktadır. Ve bu yıllarda insanların işlerini artık bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı sunan yeni bir işletim sistemi, onu son derece çekici bir kadın olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan ve sadece bir sesten ibaret olan Samantha, Theodore'u dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla birlikte bambaşka bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla arasındaki ilişki de gitgide tuhaflaşır. (beyazperde.com'dan alıntıdır)


 

İnsan oğlunun sevgi ihtiyacı teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin geçmiyor. Hani meşhur piramitteki gibi. En tepede kendini gerçekleştirme, sevilme hissiyatı gerkesinimler listesinde fiziksel ihtiyaçlarımızdan sonra en başı çekiyor. 'Her' belki de bu düşünceden yola çıkmış yalnız ve depresyonda olan Theodore'un hikayesi.


 

Samantha yaşadıklarıyla deneyim kazanan, öğrenen yapay zekaya sahip bir işletim sistemi. Saniyeler içinde binlerce sayfalık kitapları okuyabilen, ses tonundan duygu değişimini anlayabilen bedensiz bir varlık. Thedore is kalabalıklar içinde yalnız olmanın canlı bir örneği. Nuhun gemisine paraşütle atlamış gibi.


Samantha ile aralarındaki yakınlık hem çok gerçek hem de bir taraftan bir ilüzyon gibi. Filmde teknolojinin hayatımızın bu kadar içinde olmasının iyi ve kötü yanları çok üstüne basmadan ama yeterince açık ifade ediliyor. Akıllı cihazlar -sadece telefonlar değil- hayatımızda hızla yer edinirken, biraz gerçeklikten koparıyor mu bizi? Ya da belli ölçüde tembelliğe ittiğini söyleyebiliriz sanırım.



 

'Her' bir anlamda aşk denen duygunun kendisinin önemli olduğunun mesajını veriyor. Aşkın yöneltiği kişi ister sanal olsun, ister gerçek yaşanan duygunun daha az yoğun olduğunu göstermez bu. Theadore sadece Samanthaya aşıkken, Samantha hızlı öğrendiği hayat tecrübeleriyle birden fazla kişiyi sevebiliyor. Hatta yüzlercesini aynı anda... Ben sonsuza kadar mutlu yaşadılar gibi bir son beklemiyordum elbette. Bu şekilde de izlemeyin spoiler değil bu. Karamsar bir atmosferde ilerliyor film ama çok enteresan. Yalnız ve romantik bir adamın kalp kırıklığını onarma ve hayatına devam etmeye çalışmasının hikayesi.



 

Aşk deliliğin toplum tarafından kabul gören halidir.



Ama kalp içini doldurabileceğin bir kutu değildir. Sevdikçe büyümeye devam eder. Ben senin gibi değilim. Ama bu seni daha az seveceğim anlamına değil, aksine daha çok sevdiğim anlamına geliyor.


Bu çok saçma. Ya benimsindir, ya da değilsindir.


Aklında, kalbinde başka 'biri' varken, karşına çıkan fırsatları da görmek mümkün olmaz pek.



Theadore, Samanthayla geçirdiği zaman diliminde çok mutlu ve pozitif. Aslında bu kadar romantik bir adamın neden yalnız kaldığını anlamakta zorlanıyor insan. Aşk kapıda beklemiyorsa bile, şansının farkına varmadığı zamanlar oluyor diye düşünüyorum.



Uzun lafın kısası 'En iyi özgün senaryo' dalında Oscar almış bir film olan Her-Aşk teknolojik alışkanlıklarımızı bir parça sorgulamamızı sağlayan, biraz karamsar ama çok ilginç bir film. Farklı bir şey seyretmek istiyorsanız şiddetle tavsiyedir :)


2 yorum:

Syhn dedi ki...

bu filmi izleyeceğim,
ancak ruh halimin uygun olmasını bekliyorum ^^

La Fea dedi ki...

Seyhan doğru bir karar vermişsin tebrik ederim :D

Yorum Gönder