Dokunaklı, komik ve Bommarito kız kardeşlerinin nefis dev top kekleri kadar karşı koyulmaz olan Rüzgârla Gelen, aile ile affetme, anneler ile kızları ve en değerli şeylere hâlâ sımsıkı tutunurken ileri bakma bilgeliğini edinme hakkında bir roman. Bommarito kız kardeşlerin annesi River’ın açık kalp ameliyatı olması gerekmektedir. Aile pastanesini işletmeleri, erkek kardeşleri ve rahatsız olan büyükannelerine bakmaları için onlara evde ihtiyaç vardır.
Ama eve dönüş, sırları ve Bommarito’ların gömülü tutmayı tercih ettikleri acıları Isabelle’in kaçışı ve erkeklerle yaşadığı ilişkileri, Janie’nin obsesif kompulsif rahatsızlığı ve Cecilia’nın kendine zarar veren öfkesii açığa çıkarmaya başlar. Henry’ye göz kulak olmak ve iş yapmayan pastanelerini kurtarmak için birlikte çalışan Isabelle ve kız kardeşleri, varlığından hiç haberdar olmadıkları sorulara yanıtlar, çocukluk yaralarını sarmak için beklenmedik yollar ve mutluluk konusunda şaşırtıcı yeni şanslar yakalama cesaretini bulmaya başlar.
Kitap sitelerinde zaman zaman gördüğüm ama almakta tereddüt ettiğim bir kitaptı 'Rüzgarla Gelen'. Orjinal adı Henry's Sisters - Henry'nin kız kardeşleri. Bu şekilde çevirilseydi belki de yeteri derecede vurucu bir etki bırakmayacaktı. Kitap iddiasız. Bu demek değil ki, güçlü bir anlatımı yok. Kitap iddiasız bir iddia taşıyor. Nasıl mı? Kitap sitelerinde çok satanlarda değil belki. Sessiz ve derinden sarıyor okuyucuları. Okuyanı çarpan bir etkisi var. İsmi gereği ben bir aşk kitabı zannettim. Fena halde yanılmışım. Bu bir aile hikayesi. Geçmişiyle barışma, kendini keşfetme ve yeniden yaratma öyküsü.
Rüzgarla gelenin anlatımı sade ve akıcı. Çevirisi çok özenli ve düzgün. Bunun ne büyük sıkıntı olduğunu son zamanlarda daha iyi anlıyoruz. Bazı büyük yayınevleri okuyucuya değil, kendilerine bile saygı duymayarak yarım yamalak yanlış çevirileri basıyor. Google çeviri kullansanız daha az yorulursunuz o derece.
Rüzgarla Geleni okurken birden fazla duyguyu yaşamak mümkün. Ben bir paragrafta ağlarken, bir diğerinde kahkaha atıyordum. 'Yüreğine dokunmak' tabiri bu kitabın satırlarında yeniden hayat buldu, somutlaştı. Elimden bırakamadım ve sonunu merak etsem de, bir yanım bu yolculuğun hiç bitmesini istemedi.
Karakterlerin hayat hikayeleri hem çok acıklı hem de aynı zamanda traji komik. Korku romanları yazan, iyi kazanan bir yazar Jane ama kendi yarattığı karakterlerden korkuyor. Takıntılı, ürkek ve kırılgan olmasına rağmen güçlü bir kadın. İçindeki öfkeyi ve yalnızlığı dindirmenin yolunu cinsellikte arayan, kendini çeşitli tehliklere sokan İsabelle. Kendine ilk ilgi gösteren erkekle evlenmiş obezite ve kontrolsüz öfkesiyle mücadele edemeyen Cecillia. Her ikisinde de farklı farklı arızalar olan Cecillianın kızları. Kendini ünlü bir pilot sanan anneanne ve Henry. Bütün ailenin yumuşak noktası, içlerini umut ve sevgiyle dolduran, koşulsuz, hesapsız seven Henry.
Annelerine gelince her anne gibi çocuklarını korumak için sınır tanımayan, çok seven ama şartlar gereği belki de sevdiğini göstermekte başarılı olamayan bir kadın. Geçmişe dönüşlerde anlatılan olaylar, karakterlerin bugün oldukları kişileri aydınlatıyor. Çok zor günler geçiren Bonmorito ailesi, açlık sınırına kadar gelmiş. Bu durumlar anlatılırken içinizde bir hüzün oluşuyor. Ancak yazar asla duygu sömürüsüne, acındırmaya girmiyor. Bütün o trajik olayları, yalın gerçekler olarak aktarıyor. Elbette ki, okudukça aydınlanıyor, anlamlandırıyor ve karakterlerin bugünkü yaşantıları ve yaptıklarına hak veriyorsunuz.
Henry ile ilgili detay vermek istemiyorum çünkü okunması gerek ama Henry bize unuttuğumuz, görmezden geldiğimiz ve çoğu zaman toplum dışına itilen bireylerin de, orada olduğunu hatırlatıyor. Oradalar ve bizden ilgi ve anlayış bekliyorlar. Topluma kazandırması zor olmayan bireylerin, belki de kendi çifte standartımız yüzünden, sosyal bir yaşam sürmekte zorlandıkları gerçeği, direk olarak yüzümüze çarpıyor.
Tür olarak kadın okuyucuyu hedeflediği belirtilse de, bence bu aile hikayesini herkes okuyabilir. Aileni, kendini, sevdiklerini affetmenin önemini, fedakarlığı vurguluyor Rüzgarla Gelen. Didaktik olmadan, zorlamadan, yormadan, sıkmadan hem de.
Kitabın ben de uyandırdığı genel his, birden fazla aslında. Yine tek birini söylemek gerekirse; içindeki iyi yönleri ortaya çıkarıp, hayat gülümsemeyi başarabilmeli insan. Geçmişimiz, bugünümüz etkilese de buna tutunup, geçmişle yaşamanın bir anlamı yok. Özetle çok güldüm, çok ağladım ve çok beğendim. Rüzgarla Gelen çok uzun zamandır okuduğum en güzel kitap diyebilirim.
Önce bana bu kitabı mutlaka okumalısın diyen sevgili arkadaşım Pudra Tozuna ve bize bu kitabı kazandırdıkları için Ephesus yayınlarına çok çok teşekkür ediyorum. Ben çok keyif aldım okurken. Herkese şiddetle öneriyorum. Online satın almak için buraya tıklayın. Hazır indirim varken, yayınevinin başka kitaplarına da göz atmak isteyebilirsiniz. Keyifli okumalar. Okuyanın geri dönüşlerini merakla bekliyorum. Bunu da eklemeden geçemedim.
2 yorum:
Seninle ara ara bu kitabı konuşuruz bir güç hayatın yıkımına ara ara sendeleyerek güçlükle dik durma mücadelesi. Jane Allahım nasıl güldüm kıza insan kendi yazdığı kitabın film uyarlamasında tırsıp kendini dolaplara kapatır mı :)) 14 bıçak ne ya 1 neyine yetmiyor hoş çıtırtı sesinden ürken kız 5 çayında havaya bıçak sallıyor ay hala gülüyorum:)
3 kızında hayatla ve birbiri ile mücadelsi için okunmaya değer hele anneleri kitap sonuna kadar neredeyse saç baş yolacaktım ama o aşık ve umutsuz gururlu bir kadın. Her ne yaptı ise çocukları için yaptı arada sendeledi o zaman da kızları onu ayağa kaldırdı. Bak yine ağlıyorum ama:(
handan sayesinde ben de aldım. okunmayı bekliyor!
Yorum Gönder