Koreli senaristlerin Alice Harikalar Diyarında hikâyesini ne çok sevdiklerini ve her fırsatta gönderme yaptıklarını da biliyoruz. Bu da Alice'i referans alan, ondan örnekler sunan bir hikâye. Se Kyung moda tasarımcısı olmak isteyen, yetenekli, azimli bir genç kızdır. Okul yıllarından beri beraber olduğu bir sevgilisi vardır, daha iyi yerlere gelmek için çok çalışmanın yeterli olacağını düşünmektedir. Fakat hayat acımasızca bunun her seferinde mümkün olmadığını gösterir Se Kyunga.
Bunun üzerine kızımızda yıllarca çalışkan, iyi ve tatlı bir insan olmanın faydasını görmedim. O halde ben de servet avcısı olup, kendimi zengin bir erkeğe yamayacağım. Bu şekilde sınıf atlayıp, istediğim yaşama kavuşacağım diye düşünür. Hırs yapar. Ama bu işler o kadar kolay değildir. Sen yıllarca Candy girl olarak yaşa sonra değişeceğim de. Herkeste kollarını açıp seni beklesin. Oldu güzelim :)
Yurt dışında eğitim görmediği için yükselme şansı zor olan ve bu yüzden hor görülen Se Kyung Fransızcayı kendi kendine öğrenmiş.
''L'effort est ma force'' (Çabam gücümdür)
Cheongdam elbette bir semt olmaktan öte sınıfsal ayrımcılığın ve zenginliğin en fazla hissedildiği alan. Ulaşmak istediğin zengin yaşamı temsil eden bir simge. Girmek istediği dünyada, ne yaptığın, kim olduğun değil, nasıl göründüğün önemli. Yani imaj her şey. Taktığın kolyeden, giydiğin ayakkabıya kadar bir imaj yaratıp, bunu da karşı tarafa satmalısın. Biraz GossipGirl tarzı konuşulmadığın sürece hiç kimsesin.
Seung Jo/Jean Thierry Cha: Artemis Korenin başkanı. Yıllarca Fransa'da yaşamış. Aslında aileden zengin fakat hem adını hem de aile servetini kullanmayı reddetmiş. Kendini kanıtlamış ve hatta babasına rakip olmuş. Çocuksu halleri kendisine hafiften çatlak damgası vursa da çok sevimli :) Geçmişte aşk acısı yüzünden cidi bir travma yaşamış ve dizi boyunca sürekli buna vurgu yapılıyor. Aman bir daha kalbi kırılmasın, sonra hiç toparlayamayız ömür billah diye :)
Alice harikalar diyarına, garip beyaz tavşanı takip ederek gidiyor. Se Kyung da kendisine 'tavşan' arıyor. Onu daha yükseğe, hedeflerine ulaştıracak, ona yardım edecek bir yol arkadaşı. Suç ortağı belki de.
Tomy Hong: Başarılı bir tasarımcı ancak asıl prestijini ve servetini çöpçatanlık işlerinden kazanıyor. Herkes onun tarafından gelin adayı olarak önerilmek, anne-babalardan gelin adaylarını onun seçmesini istiyorlar. Beyaz tavşan olmak için mükemmel.
Seo Yoon Jooo: Shin grubunun başkanının karısı. Jan Tery Chang yani Seung Jo'nun ilk aşkı. İstediklerini ondan alamayacağını anlayınca Seung Jo'yu terk etmiş. Se Kyun'un eski okul arkadaşı. Hayatı boyunca hep birilerini kullanmış. Cheongdamdonga girmek için Se Kyung'a yol gösteriyor. Kendisi de aynı taktikleri kullanarak eşi ile tanışmış ve düşlediği lüks yaşantıya kavuşmuş böylece.
Shin In Hwa: Yoon Joo'nun görümcesi. İfadesiz uyuz yaratık. Bu kadına her baktığımda kocaman gözlerinin nasıl bir operasyondan geçtiğini düşündüm. Çok güzel bir yüzü ve bir o kadar güzel gözleri var. Estetiksiz olması mucize olur. Karaktere gelince; herşeyi bir iş ve işin parçası olarak gören bir kadın. Evliliği bile bir iş anlaşması olarak görüp, kendisine ve şirketine değer katacak bir eş adayı arıyor. Tesadüf eseri bu kişi Seun Jo olunca işler sarpa sarıyor.
Yan karakterlerde klasik sert görünümlü ama evladını çok seven bir baba, orta halli çalışkan, onurlu çocuklarıa düşkün anne-baba gibi figürler vardı. Hikayenin akışında yerlerini aldılar gerektiği kadar.
SPOİLER İÇEREBİLİR (içermeyedebilir ama bazı okuyucular çok hassas uyarayım dedim:) )
Alice, bütün bunlara ek olarak Nazım Hikmet ve Antalya göndermeleri ile Türk izleyicisinin dikkatini anında çekiverdi. Farkındaysanız Kore dizilerinde hep belli ülkelerin bahsi geçer, Fransa-İtalya-İspanya- Amerika. Genelde bir numarayı Fransa alır. Koreliler dünyada başka ülke bilmiyor dedirtiyor bu.. Ama K-dramaların ve K-popun dünyada popülerliği artttıkça, hayranlar sosyal medyadan, internetteki diğer mecralardan seslerini duyuruyor, kendilerini tanıtıyorlar. Karakterlerden birinin Brezilya'ya gitmesi acaba tesadüf mü? G. Amerikada Kpop'un en popüler olduğu ülke Brezilya çünkü. Bir de dizideki çıkarımları sevdim. Evet ben buyum, böyleyim ama seni sevdiğim gerçeğini değiştirmez tüm bunlar. Ya da 'Ağaca çıkmaya hakkın olmadığı halde, çıktıysan düşüp ölmeli misin? Doğrusu bu mudur? gibi repliklerin olması Alice'i klişe zincirinden uzaklaştırıyor.
SPOİLER BİTTİ
Özetlemek gerekirse, Park Si Hoo çok tatlıydı. Ama Moon Geun Young yerinde başka aktris olabilirdi. Ben rahatsız olmadım performansından ama bu kız dramlarda daha başarılı gibi duruyor. Kim Ji Suku artık başrol olarak görmek istiyorum bir dizide. Amin diyorum :P Oyunculukları genel anlamda beğendim. Fazla ‘aygo’ tarzı mimikler yoktu. Elbette hikâye içinde bazı klişeler vardı ama bütününe bakarsak klişelerden uzak bir yapımdı. Ben sevdim. Güzel vakit geçirdim. Tavsiye ederim. İzleyelim, izletelim mümkünse :)
4 yorum:
alice i bana verecek miydin ? :)
bu kız şaşı mı fotograf mı öyle :S
Vermeyecektim :) DVDlerim bitti ayrıca :( Senin elinde daha çok dizi film önce onları izle. Bir de yeni vereceklerim var. Alice sonra :)
Park Shi Hoo'nun kinci hallerini çok beğendim dizide, pek sevimliydi =) Baba-oğul sürekli didişme halinde olmasına rağmen babanın oğlunu gizliden gizliye yıllarca sevip kollaması, kızın babasından taktik alması falan özellikle çok hoşuma gitmişti.
Yoon Joo'nun görümcesi için dediklerine aynen katılıyorum :D O nasıl bir ifadesizlikti öyle! :D
Dizi genel anlamda güzeldi bir ara monotonlaştı kızın itiraf etme olaylarından ötürü ama çabuk toparladı.
Moon Geun rahatsızlık vermeden rahatsızlık veren bir oyuncu. Çok saçma bir deyiş oldu farkındayım ama izlerken ben de senin gibi düşündüm: Başkası olsa memnun olurdum ama yine de çok da rahatsız olmadan izledim. Böyle bir şey işte :D Kızın fakir oluşuyla ilgili bölümleri sevdim ama. Güzeldi.
Mydestiny: Evet bir ara sıktı. İtiraf edecek mi? Etmeyecek mi? Muallakta kaldı. Ama Park Si Hoo şahaneydi ya. Kızda garip bir şey var değilmi? Ben de sevdim. Çok ajite etmeden güzel bağladılar :)
Yorum Gönder