1492’de İspanya’da sürülen Yahudiler için İstanbul’un adı 20. yüzyılın eşiğinde hala Konstantinopolis’tir. Rebecca Gatenyo bu şehirde, kuşakların birbirini izlediği ve benzeştiği bir buena familia’da (iyi aile) dünyaya gelir. Bu roman, Haliç kıyılarında donmuş gibi görünen zamana karşı bir sabırsızlık çığlığıdır. Üçlü bir laneti dile getirir; kadın, doğulu ve Yahudi olarak doğmuş olmanın sıkıntısıdır bu, bir de tarihin tuzağına düşmüş bir cemaate ait olmanın. Ana dili, İspanyolca ve Alliance İsraelite Üniverselle’in dayattığı Fransız kültürü arasında parçalanan Rebecca bizi sonsuz bir özgürlük arayışının peşinde Asya’dan Avrupa’ya ve Amerika’ya sürüklüyor. Bu süreç Birinci Dünya Savaşı, aile dramları ve Osmanlı azınlıklarının toptan göçü ile sarsılacaktır. Doğduğu dünyanın ilerisinde olan, onun tarafından dışlanan Rebecca yaşamak için ihtiyaç duyduğu sevgiye ve kabule ulaşmayı başarabilecek mi?
Uzun zamandır okunmayı bekleyen kitaplardandı 'İstanbulda Bir Yahudi Ailesi' Ne zaman aldığımı hatırlamıyorum. Benim için özeti: Drama Kraliçesi Rebecca'nın hikayesi. Evet zorluklar, sıkıntılar kadın olmanın getirdiği ekstra yükler var ama bütün bunları sadece kendi yaşamış gibi davranıyor. Özgüvensiz, cesur ama tedirgin. Konu fazla uzamış bence. Bir de alt metinde 'ah zavallı Ermeniler' durumu var. Umutla başlamıştım ama bir süre sonra kastı. Bitsin diye okudum resmen. Fakat kötü de diyemem. Arada İspanyolca kelimelerin, deyişlerin olması kitabı benim için daha katlanılır, daha cazip kılan etkenlerden. Merak ettiğim Fransa'da yaşayan yazar Türkiye'de hiç bulunmuş mu? Zannetmiyorum ama emin de değilim. Kadınlık hallerini daha ön plana çıkarmak isteyen yazar sadece buna odaklanmamış. Rebecca'nın yaşamında onu bakış açısıyla, o döneme, dönemin sosyal ve politik meselelerine değiniyor. Neticede ilginç bir kitap. Bu türü sevenler için okuması keyifli olabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder