23/04/2010

Rose of Versailles/Işık ve Gölge 1

Image and video hosting by TinyPic


Bu animeyi ne kadar çok  sevdiğimi, ne kadar anlamlı bulduğumu bilmeyen kalmamıştır sanırım. 15 sene oldu ilk kez Tv de izleyeli o gün bugündür izlerim. Neyse hani burada bir arkadaştan bahsetmiştim. O kadar güzel yazmış ki Oscar&Andre arasındaki ilişkiyi üzerine söz söylemeyi anlamsız buldum. Uzun zamandır bekliyordum ama beklediğime değdi. Aslında Happi bunu İngilizce yazmıştı, sağolsun üşenmemiş Türkçe'ye çevirmiş göndermiş. Devamı gelecek diyor. Çok teşekkür ederim beni kırmadığı için. Bekliyorum büyük bir merakla. Happinin Oscar Sitesi (İngilizce) için TIK LAYIN Happinin Yotube Kanalı ve Dailymotion Ve Lady Oscar Türkçe bölümleri bulabileceğiniz  Live Journal sayfası Hadi bakalım SIKILMADAN okuyun :) Göründüğü kadar daha var  'read rest of the entry' e tıklayın. Gözünüzden kaçar falan söyleyeyim dedim :)


Oscar ve André... Bu iki ismin birbiriyle kurduğu kafiyeyi kim inkâr edebilir? Versay'ın Gülü'nü eşsiz yapan bu ikilinin hikâyesidir kuşkusuz. Hem animede hem de mangada hikâyelerin en duygulusu, en dokunaklısıdır Oscar ve André'nin hikâyesi. Ben bu yazıda, animeye daha aşina olduğum için animedeki olaylar dizisi üstünden gideceğim ama gerekli gördüğümde mangaya da göndermeler yapacağım. Amacım bu iki olağanüstü karakterin ilişkisini, hikayenin hafızalara kazınmış anlarından bazılarını nakış gibi işleyerek resmetmek. Bu nedenle hikayeyi baştan sona bilmiyorsanız ve Versay'ın Gülü'nü izlemek veya okumak istiyorsanız, yazının devamını okumayın ki heyecanınız kaçmasın. Haydi başlayalım...

Oscar ve André'nin tanışmalarını General de Jarjeyes'ye borçlu olmaları kaderin bir cilvesi herhalde. Zira Oscar'ı elinden geldiğince kadınsı zevklerden mahrum bırakmaya çalışan biri varsa o da babasıdır. General, Oscar'ın bakıcısına öksüz torunu André'yi Jarjeyes malikânesine getirmesini emreder. André Oscar'a hem arkadaş olacak hem de hizmet edecektir. Bunları yaparken bir de farkında olmadan küçük efendisine “erkek olmayı” öğretecektir. Bizim burnu havada varisimiz zaten erkek olduğuna o kadar emindir ki André'nin oğlan çocuklarına has tavırlarını örnek alarak bu kanısını daha da kesinleştirmemesi işten değildir. Hatta mangada anlatıldığına göre Oscar, André'den her zaman daha cesur, daha dişli bir çocuk olmuştur. André Oscar'la ilk tanıştığında, Oscar ona bir kılıç fırlatıp düelloya çağırmış, neye uğradığını şaşıran André de ağlaya zırlaya ninesinin yanına kaçmıştır.

Böylece iki çocuk birlikte büyürler. Kılıç tokuşturarak, ata binerek, yaramazlık yaparak, bakıcı tarafından azarlanarak (ki bundan nasibini en çok André almıştır çünkü 'matmazel'den bir yaş büyük olduğu için tüm sorumluluk kendisindedir) dertsiz tasasız yıllar geçirirler. Bu yıllara ait sadece animede bahsedilen iki olaya hayranlar fanfiction yazarken yer vermeye bayılırlar. İlkinde Oscar 5, André 6 yaşındayken ikisi neredeyse bir gölde boğuluyormuş, diğerinde ise bir iki yıl sonra iki çocuk bir meşe ağacının altına hazine niyetine bir oyuncak ayı, topaç ve kırmızı bir bıçak gömmüşler. Bunlar Oscar ve André'nin hayatın zorlukları altında ezildikleri sırada yad ettikleri çocukluklarından anılardır. Seyircilerin de şöyle bir iç çekip “hayat işte”, “kadere bak” veya “bir zamanlar her şey ne kadar da basitmiş” diyeceği efkârlı bir atmosfer yaratmaya yararlar.

Fakat zavallı General de Jarjeyes, André'nin, bin bir emekle erkek gibi yetiştirdiği kızının hayatının aşkı olabileceğini hiç hesaba katmamıştır. Zekice tasarlanmış şartlandırma planının feci şekilde geri tepebileceğini nereden bilebilirdi?


Avusturya prensesi Marie Antoinette'in Fransa'ya gelmesiyle işler değişir. O sırada 14 yaşında olan Oscar hayatında ilk kez tüm yaşamını etkileyecek bir karar vermek zorunda kalır. Ona göre prensese muhafızlık görevini görevi kabul edip askeri üniforma giymek kadınlığına elveda demek anlamına geliyordu.

Kendini kaptırıp koşmak çok güzel bir duygu. Ama bir an durup ayaklarına bakınca insan 'ben nereye koşuyorum?' diye merak ediyor. Bu sana hiç oldu mu André?” - 1. bölüm.


20/04/2010

Ugly Betty-Bitti :(

Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic


Bu da bitti. Yok mu şöyle Asya, mümkünse Kore dolaylarından izleyecek bir Çirkin Betty versiyonu? Favorim Güney Amerika versyionları ama ben güneş altında yayınlanan bütün versiyonlarını baştan sona izlemediysem bile şöyle bir göz attım. Amerika versiyonu 5 sezon olarak planlanmış ama özünden kopan-uzatılan her hikaye gibi reytinglerde alt sıralara düşünce 4. sezonun son sezon olmasına karar verilmiş. Hatta Normalde 24 bölüm olan sezon 20 bölümde bitti. ABC diziyi yayından kaldırdı özetle. En azından bir final yaptılar. Betty'nin değişimi bu kadar uzun zaman almasaydı belki insanlar sıkılmazdı. Bildiğiniz gibi bütün serilerin sonunda patron ve Betty beraber olur. Amerikan versiyonunda Betty ve Daniel'ın arasında çok güçlü bir bağ vardı ama bunu arkadaşlık olarak yansıttılar. Böyle başlaması güzel aslında ama olayı romantik bir boyuta sokmadılar. Bu da işin keyfini kaçırdı bence. Yoruma açık bir final yaptılar. İsteyen Daniel ve Betty'nin bir ilişkiye adım attığını düşünebilir. İsteyen de kendi yollarına gideceklerini. Sonunda Jenerik akarken Ugly yazısı soldu ve sadece Betty kaldı. En az sevdiğim versiyonu Amerikan Ugly Betty olmasına rağmen hüzünlendim biterken. Eeee Çin versiyonunu mu izlesem acaba şimdi? :)


RESİM CREDİT: FAN FORUM

16/04/2010

Gidesim var bu ara



Gitmek



Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...

Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.




Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.

Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.


Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.


Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.

CAN YÜCEL

14/04/2010

Happy Black Day

Image and video hosting by TinyPic


Merhaba güzel ülkemin yalnız insanları :) Malumunuz bugün Kore'de Black Day umarım en sevdiğiniz Oppalarınız bugün jjajangmyun yiyordur. Bu demek oluyor ki sevgilileri yok. Sevgililer gününde bir sürü hediye almış olabilirler ama bu bizi bağlamaz değil mi dostlar? :) Black Day nedir bilmeyeniniz varsa, ahanda buraya tıklayın. Nasılım ama? Hizmette sınır tanımıyorum :)

11/04/2010

Özel istek üzerine :) DİKKAT +18

Google arama sonuçlarından bloguma gelen bir kişi 'Lee Min Hoo'nun çıplak fotoğrafları' şeklinde arama yapmış ve beni bulmuş. :) İlk aramasında kendisine istediğini verememenin üzüntüsü içinde hemen Personal Taste'den resim çekip, bloguma koymayı bir görev edindim. Buyurun :) Devamı için tık tık :)



10/04/2010

Just for fun- Ciddi bir yazı

Image and video hosting by TinyPic


For English Press Nine :)) No no just scrool down.


Nasıl başlamalıyım bilmiyorum lafı çok uzatıpta olayı olduğundan daha sıkıcı ve kendi adıma sinir bozucu bir boyuta getirmek istemiyorum. Bu yazıyı beni takip etmeye yeni başlayanlara uzun zaman bir tanışıklığım olsa da yeni samimi olmaya başladığım arkadaşlarıma bir konuyu açıklamak adına yazıyorum. Bildiğiniz gibi ben Gong YOO hayranıyım. Sıkı bir Gong YOO hayranıyım. Türkiye'den mektup, hediye gönderecek kadar seviyorum. Ancak hiç bir zaman gerçeklik duygumu yitirmedim. Gong YOO'nun dünyanın başka bir ülkesinde yaşayan BİR ÜNLÜ olduğunun çok farkındayım. İnternet sayesinde sınırlar daralıyor, mesafeler azalıyor bu sayede biz Gong YOO gibi aktörlerden haberdar olabiliyoruz. 15 yıl önce bu mümkün değildi. Ama 15 sene önce yine Popstarlar vardı ven ben Tarkan hayranıydım 13 yaşındaydım ve o zaman bile konserlerine gittiğimde ne çığlık attım ve bayıldım. Ne de benzeri herhangi bir şey oldu.


2 gün önce Gong YOO'nun  yeni projesi ile ilgili bir habere yabancı bir forumda kendimce espirili bir yorum yaptım ve bir iki üye tarafından (tam olarak 1) dolaylı yoldan saygısızlıkla suçlandım. Onları ciddiye almadım hatta Meksikalı arkadaşım Julie'ye anlattım.  O da bana başka bir üyenin başına gelenleri anlattı ve asıl onların yaptığının saygısızlık olduğunu söyledi. Gülüp, geçmemi önerdi. Orada da gereken açıklamayı uygun bir dille yaptım. Ancak bugün çok değerli bir arkadaşımın beni yanlış anlaması sonucu yaptığı yoruma gülüp, geçemedim üzüldüm hatta. Beni önemsediğini ve endişelendiğini biliyorum. Bu yüzden söylemeliyim: Arkadaşlar gerçekten bu kadar ciddiye almıyorum.

Uykularım kaçmıyor GONG YOO'nun potansiyel kız arkadaşları yüzünden. Elbette seviyorum ve yanındaki kadınları kıskanmamın bir yere kadar normal olduğunu düşünüyorum. Yeri gelir, gözün çıksın derim yanındaki kadına, yeri gelir ciddileşirim yakışıyorlar derim.  Birini sevmek ünlü ya da sıradan o insanın mutlu olmasını istemektir zaten. Ha benim ve arkadaşım Miss. Nefertiti'nin pek çok diğer hayrandan farkı pasif değil aktif hayranlar olmamızdır. Dünya bu kadar küçülmüşken, bilgi dahil pek çok şeye ulaşmak bu kadar kolayken neden bizim onu sevdiğimizi bilmesin? Neden kendimizden haberdar etmeyelim? Beni okuyan biraz yakından tanıyanların ne demek istediğimi anladığını biliyorum. Blogumda iki lafımdan biri Gong YOO'dur bu sevgimdendir ama en çok abartmayı sevdiğimden, eğlendiğimdendir. Bir de son zamanlar yani blogumu açtığım ilk günlerden beri en çok Kore dizi-filmleri izliyorum. Bu yüzden en çok onlara yer veriyorum ama Koreye özel bir blog değil bu. Ne izlersem, ne istersem onu yazarım.

Hepimizin özel hayatlarında yeterince sıkıntı, karmaşa var. İnternet hayatım beni mutlu etmeli. Aksi takdirde ne Gong YOO görür gözüm ne başka bir şey. Blogu da silerim, resimleri de kendime yeni eğlenceler bulurum. Ve abarttığımı düşünüyorsanız Kore ve Latin fanların bloglarına, mesajlarına bakın derim :) Hepinizi de sevdiğimi ayrıca belirmek istiyorum ama Gong YOO'yu biraz daha fazla :)))


I am writing this English part because of my dearest foreign firends like Julie and Raquel :) My Turkish message written to explain myself to people who doesn't know me well or who just begin to follow my blog. I really need to clarify something. As you know I am fan of Gong Yoo. I am big fan of him. I love him as much as send letters and gifts from here to Korea. But I never lost my sense between reality and fiction world. 2 days a go I made a comment about new project of him and this comment was funny in my style. I was joking. But some users blamed me being disrespectful and protective I talked to Julie about it and she told me just laugh and I did. But today a dear friend's comment about me I couldn't laugh it. In fact I felt sad. I know she cares and simply worrying about me. But I really don't take that much serious Gong YOO and his potential love interest. He is not my boyfriend and he can date any woman he likes (yeah I give my permission ha ha ha ) but I can hate that woman if I want to. :p I believe it is totally normal. I am having fun. It is just for FUN. İf my internet life doesn't make me happy, I delete blogs, pictures and all even Gong YOO's love can not stop me and I find something new to entertain myself.

Thanks for reading :)

09/04/2010

La Vida es Bella-Hayat Güzeldir Mimi

Image and video hosting by TinyPic


Güzel kızım Bunu Sevdim bana yaşadığımı hissettiren hayat güzeldir dedirten 11 şey say demiş. Dedim depresifim 11 değil 1 tane bile bulamam  :D Bahar dedim, lanetliğim üstümde dedim dinletemedim ha ha ha... Eh madem öyle seni mi kıracağım? Başlıyorum.

  1. Yüzüme çarpan soğuk rüzgâr neden bilmem ama severim soğuğu.

  2. Yine buz gibi havada dışarıdan sıcacık eve gelmek.

  3. Annemin yaptığı kısır vb yemekleri yemek. Bazen beklemediğim anlarda yapıyor dehşetedüşüyorum sevinçten. Bazen de çok yalvartıyor ha ha :) (canım çektii şimdi:p)

  4. Ummadık zamanda arayıp 'nasılsın?' diye soran arkadaşlar ve yeni insanlar tanımak.

  5. Kar yağarken, karı seyrederek salep içmek

  6. Uzun zamandır ihmal etsem de güzel bir kitap okumanın hazzı hiç bir şey de yok.

  7. Bana yorum bırakıp 'güzel yazıyorsun' diyenler. Fikirlerime önem verenlerin olması. Yani şu dizi-film olayında bazen ne saçmalıyorum, ne yapıyorum ben diyorum ama benim gibi 'saçmalayanların' olduğunu bilmek güzel.

  8. Yağmuru da severim bak :) İstanbul trafiğinde olmadığım sürece tabii, okul yıllarında yağmur yağdığında bahçe kapısını kilitlerlerdi. Sinir olurdum halbuki en çok öyle havalarda dışarı çıkmak isterdim ben.

  9. Bugünlerde alışveriş yapmak hani şu 1 TL cilerden. Acayip şeyler var aklım gidiyor :)

  10. Uykuuu aslında çok uyuyorum bugünlerde hoşlanmıyorum bundan ama normalde kışın yorgana gömülüpte uyumak gibisi yok :D

  11. Papatyalar. Çoook severim. İnsanın içini aydınlatıyor. Hayat güzeldir dedirtiyor.

  12. Son sebepse Gong YOO ha ha ha. Öyle gülen bir adam istiyorum. Cidden istiyorum. Güzel gülsün benim sevgilim olacak kişi ne olur allahımmm ne olurrrrr :)


Sen 11 istedin ben 12 saydım :) Oldu mu? Valla bunlar değişir, gelişir, çoğalır ama aklıma ilk gelenler bunlar. Bende bunu Mss. Nefertiti ve Nilüm'e paslayayım. Nefertiti Sebeplerin içinde Gong Yoo olamaz tamam mı? Ben yazdım onu önce :)

08/04/2010

Bir sürprizim var...


Aslında blog yazmaya 2009 Şubat ayında başlamışım ama ben hep Nisan diye hatırlıyorum.  Neyse bu sebepten an itibariyle 94 Yazı 1043 yorum sahibi bir blogcu olarak bunu kutlamaya karar verdim :) Bir şeyler vereceğim ama ne bilemedim. Beni izlemeye devam edin.

06/04/2010

Im Soo Jung-Melek Yüzlü Şeytan

Image and video hosting by TinyPic





  • Name: 임수정 / Im Soo Jung (Im Su Jeong)

  • Also known as: Lim Soo Jung

  • Nickname: Babyface

  • Profession: Actress and model

  • Birthdate: 1980-Jul-11

  • Birthplace: Seoul, South Korea

  • Height: 167cm

  • Weight: 45kg

  • Star sign: Cancer

  • Blood type: A

  • Family: Younger brother

  • Talent agency: N.O.A Entertainment

  • 1998: Ceci Daesang

  • 2003 Pusan Film Festival Critics Choices: Best New Actress

  • 2003 Director's Cut: New Face Award




TV Shows



  • Sorry I Love You (KBS, 2004)

  • School 4 (KBS2, 2001)


Movies



  • Jeon Woo Chi (2009)

  • Happiness (2007)

  • I'm a Cyborg, but it's Ok (2006)

  • Lump of Sugar (2006)

  • Sad Movie (2005)

  • ...ing (2003)

  • A Tale of Two Sisters (2003)

  • The Romantic President (2002)


Recognitions



  • 2004 KBS Drama Awards: New Actor Award

  • 2004 KBS Drama Awards: Best Couple Award (with So Ji Sub in Sorry I Love You)

  • 2004 KBS Drama Awards: Popularity Award

  • 2004 KBS Drama Awards: Netizen Award

  • 2003 MBC Film Festival: New Face Award

  • 2003 Blue Dragon Movie Awards: Best New Female Actor



Hiç kusura bakmayın bu kız için uğraşıpta çeviremezdim bilgileri :) Kendisini I am Sorry I love You da tanıyıp pek bir sevmiştik. Ama o, o zamandı. Gong YOO ile adının aşk dedikodularına karıştığını öğrenmeden önce. İkisi de zamanında inkâr etmiş bu birlikteliği. Im Soo Jung iyi bir oyuncu mudur? Evet fena değildir :Pama o güzel yüzünün altında meğer ne yılanmışsınnnn sennnn. Sürtük diyeceğim ne olur içimde kalmasın ha ha ha :) Ben neden dellendim sabahın bir köründe bu kızla ilgili yazıyorum? Efendim Gong YOO ile bir filmde oynaması gündemdeymiş ve görüşmeler olumlu devam etmekteymiş. Bu yeni bir haber değil ama Soompi forumda yeni üye olan bir kullanıcının mesajı sinirimi bozdu. Gong YOO başlığında ben dedim ki; eğer sonunda eskiden veya hala beraber olduklarını açıklarsa (açıklamasınlar ne olurrrrr) hiç şaşırmam hazırım ve bu kızdan şimdiden tüm kalbimle nefret ediyorum!!!! Başka bir üye de demişki bence 5 yıldır falan beraberler. Bilemiyorum 2 sene öncesine kadar hiç birinin varlığından haberim yoktu. Bu bana teselli olur mu? Belki! Ama umarım hepsi sadece dedikodudan ibarettir. Öte yandan ateş olmayan yerden de duman çıkmaz.

04/04/2010

Kim Nam Gil-Bidam

Image and video hosting by TinyPic


Kimlerdensin? Nam gillerden ha haha bu berbat espiriyi yapmasaydım rahat edemezdim. Lee Han olarak çıkış yapmış ama daha sonra gerçek ismini kullanmaya karar vermiş iyi de etmiş. Adını tek seferde ezberleyebildiğim ender aktörlerden. Yakışıklılığını farketmemiz biraz geç olsa da kendisini daha önce iki yapımda izlemişliğim var. Biri 'No regret' isimli film biri de 'Lovers' dizisi. Aslında hatırlıyorum yüzünü ama Bidam olarak Muhteşem Kraliçe de harikalar yarattığından aynı kişi olduğunu anlayamadım hemen. Kendisiyle ilgili bilgilere gelirsek yaşı yaşıma uygun diyebilirim :)) Gerisi mühim değil pek :) 46. Baeksang ödül töreninde 'Muhteşem Kraliçe' deki rolü ile en iyi çıkış yapan aktör ödülünü almış. Ayrıca 2009 MBC ödül töreninde rol arkadaşı Lee Yoo Woon ile birlikte en iyi çift ödülünü almışlar. Ayrıcaaaa yine 2009 MBC ödüllerinde 'Man execelence award' almış. Nasıl çevrilir bilemedim.

D. Tarihi: 18 Mart 1981

Burcu: Balık

Boyu: 1,84 (hiç fena değil :p)

Kilosu: 70 (güzell :p)

Filmleri:

  • Eve of the Storm (2010)

  • Hand Phone (2009, cameo)

  • Portrait of a Beauty (2008)

  • Modern Boy (2008)

  • Kang Chul Jung : Public Enemy 1-1 (2008)

  • No Regrets (2006)

  • Don't Look Back (2006)

  • Low Life (2004)


Dizileri:

  • Bad Guy (SBS, 2010)

  • Queen Seon Duk (MBC, 2009)

  • Terroir (SBS, 2008)

  • Several Questions That Make Us Happy (KBS2, 2007)

  • When Spring Comes (KBS2, 2007)

  • Lovers (SBS, 2006)

  • Goodbye Solo (KBS2, 2006)

  • Be Strong Geum Soon (MBC, 2005)


Bidam olarak kendisine bayıldığımı bir kez daha belirtmek istiyorum. Eğer Nam Gil (ayy çok fena bir isim :p zor tutuyorum kendimi) canlandırmasaydı Bidamı bu kadar sevebileceğimi ve üzülebileceğimi sanmıyorum. Esmer tenine kırmızı ne kadar yakışmış öyle değil mi? Psikopatımmmm :)

Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic