28/11/2013

Reign Aksesuarlar

Söz verdiğim üzere Kraliçe Marry'nin taçlarını ve bir iki aksesuarını yayınlıyorm. Benim en sevdiğim aksesuar-takıdır taçlar. Marry de tabii Kraliçe olduğu için çeşit çeşit kullanıyor :) Ben en çok beğendiklerimi derledim. Zaten kostüm ve aksesuarla igili resimler ulaşmkta çok zorlandım. Bu dizi çok konuşuluyor ama işe yarar görseller bulmak oldukça güç oldu benim için.


Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic



Al bunu olduğu gibi 21. YY da giy.




En çok bunu sevdim. Muhteşem...






Bu taç satıştaymış ama tükenmiş.




26/11/2013

Şans Bilekliği - Cathy Lamb




Uzun zamandır obeziteyle mücadele eden Stevie Barrett, neredeyse hayatını kurtaracak bir operasyon geçirmek üzere, tekerlekli sandalye eşliğinde ameliyathaneye götürülür. Operasyonun ardından hırıldamadan yürümeyi başarabilen, kendi kendini iyileştirmek için bir bahçe yetiştiren ve tahtadan muhteşem sandalyeler yaparak onları boyayan yepyeni bir Stevie doğar.  Fakat hayatında değişen onca şeye rağmen, aynı kalan ufak birkaç detay vardır. Stevienin utangaçlığı, yakasını bırakmaya pek niyetli değildir. Bu nedenle, yakışıklı komşusuna duyduğu ilgiyi gizlemek zorundadır. İşler tıpkı onu küçük bir kızken yanına alan ailesinde olduğu gibi, çalışmakta olduğu hukuk bürosunda da yolunda gitmemektedir. Üstelik bir zamanlar en iyi arkadaşı olan kişi, verdiği kilolar yüzünden kendisine farklı davranmaya başlamıştır.



Rüzgarla gelenin yazarından yüreklerimize dokunan başka bir hikaye daha.  İlk kitabını elimden bırakamayacak, bitmesini istemeyecek kadar çok sevmiştim. Dolayısla dilimize kazandırılan ikinci kitabını, büyük bir heyecan ve merakla karşıladım.


Kitabın kapak tasarımı çok güzel ancak fazlasıyla aldatıcı. Kitabın konusu ile ilgisi yok. Yine de pazarlama adına çok başarılı bir düşünce olduğunu söylemeliyim. Sonuçta önemli olan kitabın içeriği.


Stevie'nin annesi şizofren ve bir gün kendisi ve kızkardeşini arabaya atıp nehire götürüyor. Kendisi ve küçük kızı boğuluyor fakat Stevie kurtuluyor. O günden sonra hiç bir zaman sağlıklı, mutlu bir insan olamıyor. Bir taraftan 'hayatta kalma suçluluğu' (survival guilt), bir taraftan annesinin hastalığının kendisinde belirme ihtimalinin korkusu ve elbette yaşadığı acılar onu kontrolsüzce yemek yemeye itiyor. Elbette onu küçük yaşta yanına alan teyzesinin kocası da hayatını kolaylaştırmak için bir şey yapmıyor. Kitapta enişte öyle iğrenç bir karakter ki; zerre empati duymuyorsunuz. Herşeyi kendinin bildiğini zanneden, sırf erkek olduğu için kendini eşinden ve çocuklarından üstün gören, faydasız adamın teki.


Cathy Lamb okurlarını 'rahatsız etmekten' çekinmeyen bir yazar. Bu ne demek? Pek çok kişinin görmezden geldiği, yok saydığı konu ve kişileri ele alıp, sizi düşünmeye itiyor. Pembe rüyalar, beyaz düşler kurdurmuyor belki ama anlattıklarıyla başka hayatlara ışık tutuyor. Aynı kitapta hem beslenme ve yeme bozukluklarının her iki türünü ve insanın sağlığını, psikolojisini nasıl etkilediğini aynı zaman da şizofreni denen psikoz aşamasında hastalığı anlatıyor.


Karakterlerin geçmişinde çok fazla acı ve bunun getirisi olarak ciddi travmalar var. Ancak yazar bütün bunları anlatırken; size bunları yalın gerçekler olarak sunuyor. Biraz üzülebilirsiniz bunda sorun yok ama acımayın ve destekleyin mesajı veriyor. Bunlar elbette benim kişisel çıkarımlarım.


Özetle Catyh Lamb ne yazsa okunacaklar listesinden yerini aldı benim için. Bu arada bu kitap kesinlikle çiklit bir kitap değil. Ben kahkahalar atmadım okurken, ağlamadım da. Dediğim gibi ele aldığı konular bakımından okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. Sona doğru bazı kısımlar biraz zorlama-doldurma olsa da, yine de kitabın bütünü içinde rahatsız etmiyor.


23/11/2013

Reign Kostümler - Dönem Dizisi-

16. Y.Y. da böyle giyiniliyormuş. İskoç Kraliçesi de görüldüğü gibi boğazına kadar kapalı bir elbise içinde. Yani CW Reign kostüm konusunda da döneme sadık kalmamış. Ama bence iyi yapmış :) Kostüm tasarımcısı 'Kraliçe Margot' filminden, Bizans barok döneminden, Alexander McQueen, Oscar de la Renta ve Dolce Gabana gibi isimlerden esinlediğini söylüyor.


 Bu kostümü dizide henüz görmedim fotoğraf çekimi için herhalde ama BAYILDIM! Zaten bana kırmızı olsun da üç kuruş fazla olsun :)

Image and video hosting by TinyPic



 Marry kızımızın hiç ayarı yok, ya boğazına kadar kapalı ya cüretkar göğüs ve sırt dekolteli elbiseler giyiyor :)




Bu da  kapalı elbiselerinen bir diğeri. Hafif bir dekoltesi olsa da kapalı sayılır yani kız Kraliçe neticede her giydiği yakışıyor. :)



Bu elbiseyi çok sevdim. Kır düğünleri için, ideal bir gelinlik olabilirdi. Kemerde tabii ki şahane.



Bu elbise ile piknik yapıyor kız.... Hay allam :)



Ben susuyorum resimler konuşsun diyorum :)







Bir sonraki yazımda Mary'nin taçlarını ve aksesuarlarını göstereceğim. Takipte kalın xo xo...


14/11/2013

Kelimelerin Bahçesi / Garden of Words

Bir süre önce online izledim bu animeyi. Bu yazıyı yazarken, indirmek istedim. Tekrar seyredebilmek için. Aslında öyle defalarca izlenebilecek bir konusu yok. Fakat çizimler o kadar güzel ki, insan baktıkça, bakmak istiyor.


 photo 543x305xgallery_m_020jpgpagespeedic47L1MilNGz_zps862bc91a.jpg




KONUSU: Akazuki Takao, abisi ve sorunlu annesiyle yaşayan 15 yaşında romantik bir delikanlıdır. Takao'nun ev yapımı ayakkabı yapmak gibi bir tutkusu vardır aynı zamanda. Bu konuda da oldukça yeteneklidir. Yağmurlu günlerde de okula gitmek yerine Cennet Bahçesi diyebileceğimiz Shinjuku Gyoen'deki bir çardakta çizim yapmaktadır. Yine öyle bir günde Yukino Yukari adında kendisinden 12 yaş büyük güzel bir kadınla tanışır. Yukino'nun ise çalıştığı yerle sorunları vardır ve bu yüzden işe gitmek için fazla isteksizdir. O da yağmurlu günlerde işe gitmek yerine bu bahçede bira içip, çikolata yiyerek geçirir zamanını. İkili sürekli karşılaşmaya başlar ve aralarında adı konmamış bir yakınlaşma doğar.




Sevgili Mikalzia'nın blogunda görüp, izlemeye karar verdim bu animeyi. Görseli çok özenli. Animenin genelinde dingin, huzurlu bir hava  var. İnsan kendini gerçekten cennetten bir köşedeymiş gibi hissediyor. Sadece 45 dakikalık bir süresi var. Mutlaka izlemenizi öneriyorum. Günün sonunda kafanızı yormayacak, sakinleştirecek, sebepsiz mutlu edecek bir şey seyretmek istiyorsanız tavsiye olunur.


 photo tumblr_mp1sz9r2ct1ricipbo1_500_zps1af0e154.gif





Burası da bahçenin gerçek hali. Tası tarağı toplayıp, oraya gitme isteği uyandır mıyor mu? Yalnız buraya ne güzel AVM olur değil mi? İşi bilmiyor adamlar pehhh :)



Beni buraya bırakın yazın, sonbaharı da geçireyim, sonra kış başlayınca gelip alırsınız. Olmaz mı?




06/11/2013

Yeni Diziler -Kore, Amerika,Türk-



2013 sezonunda izlediğim dizilerden bahsetmek istiyorum size. Bazıları yeni değil, ben yeni izlemeye başladım. Bazıları da yeni, henüz 2-3 bölüm yayınlandı.


REİGN: İskoçya Kraliçesi Marry Stuart'ın hayatını anlatan CW yapımı bir dizi. 15 yaşında nedimeleri ile beraber İskoçya'dan Fransa'ya tahtın varisi Francis ile evlenmek üzere gelen Mary, ülkesi, aşkı, entiriklar arasında kalır.



Hedef kitlesinin ergen genç kızlar olduğu söyleniyor. Diziye tepkiler büyük. İskoçya Kraliçesinin neden İngiliz aksanı ile  konuştuğu bunlarda biri. Ortalama Amerikan izleyicisinin aşina olduğu tek aksan İngiliz aksanı olduğu için, genç kızlarda aradaki farkı pek bilmeyecekleri için uğraşmamışlar işte. Bu kadar yaygara neden çıkıyor bu dönem dizilerinde anlamıyorum. Tamam tarihi gerçekleri yansıtmak önemli ama neticede bu bir iş Tv dizisi. Tamamı olmasa da bir kısmının kurgu olmasına itirazım yok. Tamam bu dizi bahsettiği dönemle bağdaşmıyor ama olsun. Hem bu kadar tarihi doğruların peşindeyseniz gidin belgesel izleyin arkadaşım. :) Güzel kızlar, yakışıklı erkekler, göz alıcı kostümler var. Eh daha ne olsun. Henüz 3 bölüm yayınlandı. Tamamı 7-8 bölüm emin değilim ama sevdim ve izliyorum.



Witches of East End: Doğu yakası cadıları mı diye çevirilir yoksa bu kasabanın adı mıdır? Bilmiyorum. 5. bölüm yayınlanan yeni bir dizi bu da. Aynı isimli bir kitaptan uyarlanmış. Joanna ve kızlar İngrid ve Freya çok güçlü cadılardır. Fakat bir lanetten dolayı kızlar 20'li yaşlarında ölüp, kısa süre sonra yine doğuyorlar. Bu seferinde anneleri cadı kimliklerini gizlemeye ve kızlarını büyüden vs.de uzak tutmaya karar veriyor. Ancak kız kardeşinin kasabaya gelişi ve kendisini bekleyen tehliklerle ilgili uyarılarından sonra bu sırrı daha fazla koruyamıyor.



Küçük kızı Freya zengin ve yakışıklı bir doktorla nişanlı. Nişan gününden önce rüyasında yabancı bir adamla öpüştüğüni görüyor. Önemsemiyor ama rahatsız oluyor neden diye sorguluyor. Tam nişan günü tesadüf bu ki Dash'in uzun zamandır ortalarda olmayan kardeşi Killian ortaya çıkıyor. Yine tesadüfdir ki bu adam Freya'nın rüyasında gördüğü kişinin ta kendisi. Birbirlerine karşı güçlü bir çekim hissediyorlar. Henüz bir durum yok ama bizi bir aşk üçgenin beklediği kesin. Heyecanla izliyorum ve beğeniyorum tabii ki :) Bu arada adamlar resimdeki kadar donuk değil ya. Dizide daha iyi görünüyorlar.



Devious Maids: Los Angelesta yaşayan Latin kökenli hizmetçilerin hikayesini anlatan dizinin yapımcısı Mark Cherry. Kendisi aynı zamanda Desparate Housewifes'ın yapımcısıydı. Bu sebeple izlemeye karar verdim. Eh nickimden belli Latinleri severim. Tanıdık yüzlerde vardı geçmişten diye izlemeye başladım. Biraz Amerikan rüyasının iç yüzünü anlatıyor. Bu anlamda iyi. Başrol oyuncuları gerçekten Latin bu anlamda da bir ilk. İlk sezonu bitti. Bölümlerin çoğu bir cinayet ve onun aydınlatmakla, suçluyu aramakla geçti. 2. sezona devam etmem sanmıyorum.



REVENGE: Emily Throne/Amande Clarke babasını suçsz yere mahkum etmiş ve ölümüne sebep olmuş Greysonlardan intikam almak için elinden gelen herşeyi yapmaya hazırdır. Konusunu bilmeyen varsa buraya tık tık. Aslında ben bunun Türk versiyonunu izleyecektim sonra bir bakayım dedim orjinaline... Ve bakış o bakış. Tabii ki orjinali 5 basar Türkiye'deki İntikam dizisine. Valla bazı olaylar duruluyor, bazıları tekrar alevleniyor. Biraz durağanlaştı, zorlama sahnelerin olduğu zamanlar var. Yine de 3. sezonunda da zevkle izletiyor.



THE ORGİNALS: The Vampire Diaries'in acımasız köken vampiri Klaus ve kardeşlerinin dizisi. Spin Off dedikleri bir tür. Diziden yeni bir dizi türetmek yani :) Klaus 4. sezon sonunda New Orleansa dönüyor. Tek gecelik ilişki yaşadığı Kurt kız Hailey meğerse Klaus'un bebeğine hamileymiş. Vampirler çocuk yapamaz ama kurtadamlar yapabiliyor demek ki. Klaus yüzyılın en seksi melezi olduğundan, doğanın dengesinde ki açık, ya da güvenlik duvarındaki delik, böyle bir duruma sebep olmuş. Yalnız sorun şu ki, yokluğunda Klausun dönüştürdüğü vampirlerden biri olan Marcel şehri ele geçirmiş Krallığını ilan etmiş. Cadılara büyü yapmayı yasaklamış vs. vs. Şimdi Klaus, kardeşleri ile beraber zar zor kabullendiği bebeğini ve annesini korumak bu sırada da Marceli uyandırmadan, Krallığını geri almak için çabalıyor. Yani Klaus benim TVD sevdiğim bir karakterdi. Bir ısırık alayım dese hemen boynumu uzatacağım, seksi İngiliz aksanı da çekiciliğine, çekicilik katan bir yaratık :) İzliyorum, izlemeye devam edeceğim. Tabii ben Marceli de sevdim. Arkadaş olmak istiyorum kendisiyle çok cool bir abimiz :)



THE VAMPİRE DİARİES:  İlk sezonlarına bakmadığım, burun kıvırdığım bir diziydi bu da. Ne kınıyorsam zaten şu hayatta başıma geliyor. KINAMAYIN. Diziyi bir kaç ay önce izlemeye başladım. Bir anda bütün bölümleri ve sezonları tek tek izler buldum kendimi. Beni bir içine çekti ki dizi sormayın. Damon, Klaus bu iki vampir azıcık içelim dese, hemen boynumu uzatacak kıvama geldim. Hatta Allah aşkına al çekinme diyebilirim o derece :)



Diziyi izlerken; bir şeyler tanıdık geldi. Çok önemsemedim sonra sezonlar ilerdikçe aşk üçgeni belirdi. Sağduyulu, sakin Stefan... Delifişek, asabi, 'kötü' Damon... Stefan-Elana-Damon aşk üçgeni bana fazlasıyla Dawsons Creeki hatırlatıyordu. Çok geçmeden öğrendim efendim sebebini. Meğer dizinin yapımcıları arasında Dawson's Creek'in yaratıcısı Kevin Willamson varmış. Bu durumda Stefan-Dawson, Damon-Pacey karakterine karşılık geliyor. Tabii ki Damon 2 katı romantik, 3 katı yakışıklı, 5 katı seksi :) Bu iki kardeş salak Elenaya aşık. Aptal talihi işte :) Bu sefer Delena çiftini destekliyorum. Damon ve Elena diyorum. Fakat yapımcılar DC de ne yaptılarsa, burada da yapıyor. Ben kanmıyorum tabii bu numaralara. Spoiler vermemek adına paylaşmıyorum. Ama bir o çifte göz kırpıp, bir diğerine umut verip her iki çifti destekleyen fanları bağlamak istiyorlar. Kevin bebeğim yemezler. Yılların dizi izleyicisiyim ben. Ama ben Delenayı destekliyorum ya, kesin dizinin sonunda Stelena olur :) Hayır ona da itirazım yok ama bir karar verin :)



Marry Him If You Dare/ Mi Raes Choice: Bu dizi ile ilgili ayrı bir tanıtım yazmayı düşünüyorum kısa keseceğim o yüzden. Yoon Eun Hye artık kendini kanıtlamış, tecrübeli bir oyuncu. Eskiden itici gelen her hangi bir özelliği varsa da, artık hiç biri yok benim açımdan. Güzelliği, tatlılığı, başarısı... Ne yapsa izletir. Özellikle romantik komedilerde çok başarılı. Mi Raes choice konusu birazcık fantastik. Gelecekten gelen Mi Rae'nin günümüzdeki Mi Raeyi uyarıyor. Kim Shin ile olacak evliliği felaketine ve çok sevdiği birinin ölümüne sebep olacak diyor. İkisini ayrı tutmak için elinden geleni yapıyor. Bu arada Yong Hwa YBS kanalının ve bütün şirketin tek veliahtı. VJ olarak çalışmaya başlıyor. Tabii ki kimliğini gizliyor. Ben çok eğleniyorum izlerken. Tavsiyemdir.



HEİRS: Recapini yapıyoruz blogcular olarak buradan benim yazıma Hikaru ve Supercel'in linklerine ulaşabilirsiniz. Ne diyeyim Lee Min Ho forever liseli olması dışında çok tatlı. Çok yakışıklı seviyorum. Her türlü izlerim :)



THE PARADİSE: Nihayet sevgili Tukyu el attı da çevirisine izleyemeyenler de seyredebilecek bu güzelim diziyi.  2. sezonu başladı ve de heyecan kaldığı yerden devam ediyor. Bununla da ilgili bir post hazırlarım belki ama söz vermeyeyim :) Konusunu burada anlatmıştım. Tekrar yazayım ( kopyala-yapıştır yapacağım tabii ki :P )


Sevgili Tukyu’nun önerisi ile izlemeye başladığım 8 bölümlük bir İngiliz dönem dizisi. BBC1′ de yayınlanıyor. Period Drama sevenlerin beğenerek izleyeceği bir yapım Paradise. 1870′lerin İngiltere’sinde Paradise isimli çok katlı bir mağazada çalışan Dennise, diğer çalışanlar ve sahibi  Mr. Murray’in hikayesini anlatıyor. Dennise son derece zeki ve başarılı ve yenilikçi. Bu özelliği ile diğer çalışanlar arasından sıyrılmakta zorluk çekmiyor. Mr. Murray çalışkan, atılgan ve de hırslı. Dizi Fransız yazar Emil Zola’nın kitabından uyarlanmış. Mekan, kostümler, eşyalar son derece göz alıcı. Ciddi bir prodüksiyon ve emek harcanmış.


Türklerden, Çalıkuşunu, Merhameti ve Aramızda Kalsını, bir de yeni başladığım ergen dizisi Güneşi Beklerkeni izliyorum :)


İzlediklerim, önerdiklerim bu kadar. Bir de izlemeyi bıraktıklarım var. Beauty and The Beast, Dowtown Abby ve yeni başlayan dizilerden Once Upon A Time Wonderland. Alice Harikalar Diyarında. Sarmadı nedense. Once Upon a Time tık tık kadar iyi değil.


03/11/2013

Dawson's Creek 1998-2003


Bu dizi benim internet kullanıcısı olma, aşka inanma, forumlara yorum yazma, internetten insanlarla tanışma, Pazartesileri heyecanla bekleme... Hatta ve hatta blog yazma sebebimdir.

İnternetin henüz çevirmeli bağlantı olduğu, sevdiğimiz dizilerin sebepsizce, ansızın yayından kaldırıldığı ve sesimizi çıkaramadığımız yıllardan söz ediyoruz :) Klasik olarak küçük bir kasabada yaşayan ama hayalleri ve umutları ve hedefleri o kadar da küçük olmayan bir grup gencin öyküsü Dawson's Creek. Oyuncularını bugün dünyaca ünlü yıldızlar seviyesine getiren bir dizidir.

Dawson: Diziye ismini veren Dawson 15 yaşında yönetmen olmak isteyen, son derece akıllı, çok mantıklı, çok olgun, çok zeki bir çocuktur. Zennedersiniz ki 15 değil 45 yaşında öyle bir sıkıcı uslu çocuk durumu var :)

Joey: Drama kraliçesi :) 15 yaşında kendini bulmak için Dawsonı terkedecek kadar beyinsizdir. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, babası hapistedir. Ablası ve zenci erkek arkadaşı ile birlikte yaşamaktadır.


Pacey: Dawson'ın en yakın arkadaşı. Fırlama, zeki ama tembel. Joeyle aralarında hep bir flörtleşme vardı. Sonunda sevgili olup, tekne ile açıldılar engin denizlere. Keşke hiç dönmeselerdi. Herşey daha güzel olurdu.


Jen: Newyork'tan gelen şehirli kız. Dawsonım gördüğü anda vurulduğu, kasabayı birbirine katması beklenen ama sevgi dolu bir karakter. 6 sezon içinde karakter olarak en çok Jen gelişti ama dizinin sonunda ona olanlar büyük haksızlıktı. Ahh çok üzülmüştüm.

Andie: Jack'in kızkardeşi. Pacey'nin ilk aşkı. Dizide D&J den sonra en beğendiğim çiftti.A&P ama yazarlar bu ikiliyi de mahvettiler. Hatta dizinin finalinde Andie'nin bir dönüş sahnesi çekilmiş. Hastanede, Pacey ile konuşurlarken ama Tv'de yayınlanmadı. Kesildi. Halbu ki yıllar sonra Andie'ye de ne olduğunu öğrenmemiz açısından çok güzel bir ayyrıntıydı. Bu arada Doktor olmuş Andie. Bilmeyenler için söyleyeyim :)

Jack: Dizideki gay karakter. Dizinin finalinde Paceynin ağabeyi ile sevgili oluyor. Jennifer'ın en yakın arkadaşı ve eşcinssel olduğunu açıklamadan önce Joey ile kısa süreli bir ilişkileri oldu.

 photo dawsons-creek-6_zps819ef0dd.jpg


6 sezon süren ve daha sonraki nesillere örnek olmuş bir diziyi nasıl anlatabilirim diye düşünüyorum günlerdir. Bir zamanlar üyesi olduğum sitelerden, forumlardan, yerli-yabancı portallardan örnek vermek isterdim. Ama hepsi kapandı.

Benim diziye aşık olma ve izlemeye karar vermemin sebebi 1. sezondaki güzellik yarışması bölümüdür. Joey, Dawson'a kendini göstermek için giyinir, süslenir ve güzellik yarışmasına katılır. Yarışmadan sonra Dawson'ın şaşkınlığına kızarak, makyajını siler, saçını bozar. Ben yine aynı benim. Koyun karşı tarafında oturan kız. Bin yıllık arkadaşın meali bir konuşma yapar. Tam olarak replikleri hatırlamıyorum ama o zaman çok etkilenmiştim.



Bu arada dizide Andyi canlandıran Meredith Monroe'nun o zaman 29 yaşında olduğunu yeni öğrendim. 16 yaşında bir liseliyi canlandıran oyuncu genç görünmek konusunda çığır açmış :)


Dizi Joey-Dawson -Pacey-Joey  üçgeninde ilerledi epey bir süre. Ben Dawson&Joeyciydim. Hala öyleyim. Heppp Dawson&Joeyci olacağım :) Ama Dawsonı sevdiğim için. Yoksa o paçoz Joey ne Dawson'ın ne de Pacey'nin aşkını hak ediyordu. Ama bizim çocuklar salak işte. Gözlerini açtılar, küçük kasabada bir bu kızı gördüler. Sonra da yok ilk aşk, yok soulmate, efendim True love neyim diye unutamadılar. :)

 photo dampj_zpse86e5ae9.jpg


Sanırım ben burada keseceğim. Bir şeyler gelirse aklıma yazacak, güncellerim bu postu ya da yenisini yazarım. Parmaklarım ve beynim senkronize çalışamadı bu sefer. Biane :( Ben bu dizi ile ilgili söyleyecek sözlerimi bitirmişim meğerse. Yıllarca konuştuk, tartıştık. Çakmalarını görüp, sinir olduk. En son 2008 bir forumda yine uzun bir yorum yapmışım. Kendi yorumumu pek beğendim ha ha ha... En baştan başlamak yorucu ve anlamsız olur bu saatten sonra. Size tavsiyem izlemediyseniz bulun, buluşturun seyredin. Bu adına gençlik dizisi dediğimiz yapımların atası nasılmış bir görün. Ama bugünün değerleri ve teknojisi ile değil o günlerin alışkanlıları açısından izleyin.