Konusu: Piyasada tutunmaya çalışan çiçeği burnunda bir yazar olan Paul Varjak (George Peppard), New York'ta eski bir apartman dairesine taşınır. Buradaki güzel ama tuhaf davranışları olan komşusu Holly Golightly (Audrey Hepburn) onun ilgisini çekmeye başlar. Hollytaşradan gelmiştir, mutsuz bir çocukluğun ardından 14 yaşında evlendirilmiş, aktrist olmak için Hollywood'a kaçmış, sonra da New York'a gelmiştir. Burada geçimini sağlayan paranın kaynağı pek açık değildir. Holly'nin çelişkili yaşam tarzı, sadece tek bir roman yazmış ve kendine güven sorunları olan Paul Varjak'ı hem şaşırtır hem de onda hayranlık uyandırır. Toplum içindeyken, seksi ve kaşarlanmış tavırlarıyla dışadönük bir kişilik yapısı sergileyen Holy, Varjak'la yalnız kaldığında savunmasız, yumuşak, tatlı, çocuksu ve vesveseli bir insan haline gelmektedir.
(Vikipediden alıntıdır)
Bugünlerde pek bir nostaljiğim. Fransız filmlerine falan sarmak istiyorum. Bir sinema klasiği olmasına rağmen, bu filmi seyretmemiştim daha önce. Türkçeye 'Çılgınlar Kraliçesi' olarak çevrilen (ne saçma!) 1961 yapımı olan Breakfast at Tiffany's- Tifanide kahvaltı, çok sevimli bir film. Bilmeyenler için Tiffany dünyaca ünlü bir mücevher markası. Merkezi Newyork'da. Bugüne kadar pek çok filme konu olmuştur. Ne anlatasam ki filme dair, tam bir görsel şölen. Audrey Hepburn'ün güzelliği, giysilerin muhteşemliğinden etkilenmemek imkansız.
Bugün bile üzerime olsa, ben giyerim o kıyafetleri. Yılların ötesinden gelen bu film içinizde mutluluk hissi uyanmasına sebep oluyor. Audrey Hepburn'ün zerafeti de cabası. Kostümlerin içinde ben en çok kırmızı-turuncumsu montunu beğendim. Şapkası ile beraber. Zaten bu filmde giydiği uzun siyah elbise bir klasik olmuştur artık. Bu arada kıyafetlerin tasarımcısı da Gwenchy'miş.
Breakfast at Tiffany's Truman Captone'nun aynı adlı romanından uyarlanmış. Yazar, film haklarını sattığında, Holly rolü için Marlyn Monroe'yu önermiş. Ancak bu önerisi Marlyn ve yapımcı şirket tarafından bir hayat kadınını canlandırmak imajına zarar verir gerekçesi ile reddedilmiş. Çok da iyi olmuş. Belki yeni nesil için biraz fazla naif, fazla yavaş ilerleyen bir film olabilir. Ama mutlaka çok sevenler olacaktır. Hala seyretmediyseniz, bulun ve hemen izleyin.
7 yorum:
izlemedim ben bu filmi ama 60'lar 70'ler moda olduğundan beri o dönemlerde çekilmiş filmleri izlemekten artık gına gelmişti bi ara.. pembeli elbise ne güzelmiş dimi?? tam dönemin ingiliz-fransız tarzı.. daha çok görsel olsaydı da az gözümüz şenleneydi ama olsundu bu bile yetti.. izliyayim bari bende bu filmi :D
Filmin her karesi efsaneleşmiş. genelde baktığımda açıkçası çok da etkilenmedim ama kare kare aldığımda saç makyaj duruş zarafet atmosfer insanı etkiliyor. hele balkonda komşudan yükselen müziği dinlemek çok hoş.
DeliKız: Evet ben de bayıldım. Görsellerin çoğu siyah beyaz. Ben screencap aldım istediğim sahneleri gösterebilmek için.
Tarih84: Evet genele bakınca etkilenmiyor insan belki ama ayrıtılarda gizli olan güzellikler cezbediyor izleyeni.
ben nedense daha değişik bekliyordum hani kahvaltı belki gözümüze mi sokulur napılır bekliyosam :)
yoksa sevmiştim filmi, audrey e ise bayıldım manyak bir auraya sahip ekranı deşip size ulaşıyor.
Ben de kahvaltı sofrası gibi bir şey bekliyordum :)) Audrey Hepburn çağının bir numaralı kadınlarından. Mekanı cennet olsun.
Süper bir filmdi. Zaten Audrey Hepburn çok tatlı her filminde olduğu gibi. Özellikle son sahnelerdeki kediyi arabadan atıp bir süre bekledikten onra geri gitmesi çok hüzünlendirmişti beni. Ellerinize sağlık.
Uğur: Çok teşekkür ederim. Klasikler asla eskmiyor işte. Her devirde izleyici buluyor.
Yorum Gönder