Yılların ötesinden gelen bu filmi hatırlamama sebep Naysting blogudur :) Yıllar önce Star Tv pek çok kez yayınlamıştı bu filmi. En son Tv8 de izlediğimi hatırlıyorum. 1920'ler Amerikasında Alabama'da geçen hikâye iki kadının dostluğunu ve çevrelerindeki insanlarla olan ilişkisini anlatıyor. Fried Green Tomatoes at the Whistle Stop Cafe isimli kitaptan esinlenen film en iyi uyarlama senaryo dalında Oscar ödülü almış.
Evliliği yolunda gitmeyen ve orta yaş bunalımına giren Evelyn Couch, bir bakımevinde tesadüfen tanıştığı Ninny ile arkadaş olur. Onu her ziyaret edişinde, Ninny gençliğinde tanık olduğu bir dostluğun öyküsünü anlatır: 1920'ler Amerika'sında, siyah-beyaz çatışmasının en yoğun olarak yaşandığı günlerde, birçok zorluğa göğüs geren Idgie ve Ruth'un dostluğunun... Bu iki kadının öyküsünden ilham alan Evelyn, Ninny'nin de yardımıyla kendi sorunlarının üstesinden gelmeyi başaracak ve hayata yeniden tutunacaktır.
Idgie'nin büyük hayranlık duyduğu çok sevdiği ağabeyi bir tren kazasında ölünce yıkılıyor ve hayat onun için hiç bir zaman eskisi gibi olmuyor. Ağabeyinin o zamanki sevgilisi Ruth bir süre sonra kasabaya geliyor. Hayır işlerinde yer almak ve İdgie'ye yardım edebilmek için.
İki kadın arasındaki güçlü dostluk ön planda olsa da filmin alt metninde üstü kapalı le.zbiyenlik konusu işleniyor. İlk izlediğimiz yıllarda küçüktük elbette anlamadık. Hatta bana acaba mı? dedirten bir sahne ile ilgili yönetmenin yorumunu okudum sanırım Vikipedideydi. O sahnenin iki kadın arasındaki sembolik/temsili bir 'aşk' sahnesi olduğunu söylemiş. Idgie tam bir erkek fatma. Ruth tam bir hanımefendi. İkisi arasında tanımı ne olursa olsun güçlü bir sevgi bağı var.
Bütün bir yazı kasabada geçiren Ruth yaz sonunda evlenmek üzere evine döner. Idgie onu uzaktan kalbi kırık bir şekilde izler. Bir süre sonra Ruth'un kocasından şiddet görmesi sebebiyle Ruthu alır ve kasabaya getirirler. Bir cafe açarlar ve o cafe kasabanın kalbi olur adeta.
Evely'nin sorunluğu evliliği, özgüvensizliği ve hayattan bezmiş hali Ruth ve Idgie'nin hikayesi ile farklı bir boyut kazanır. Hikayenin ilerleyişi ile beraber Eveylyn kendini isteklerini, keşfeder. Özgüvenini kazanır. Fazla anlatıp da tadını kaçırmak istemiyorum. Ruth ve İdgie sadece kendilerinin değil çevrelerindeki insanların hayatında izler bırakır.
Sıcak, eskilerden güzel bir film. Hatırlayanlar bilir Parliment Pazar Gecesi Sineması olurdu 90'larda Star Tv de. Tam o kuşakta yayınlanan filmlerden. Hem de bir Pazar günü sadece hatırlamak için bir kaç sahnesine bakayım derken, kendimi filmi baştan sona izlerken buldum. İzleyin diyorum. Her seferinde 'çook güzel' diyerek seyrediyorum ben bu filmi.
Bir de internette gezinirken böyle bir yazı gördüm. Beğendim bir göz atın derim.
Bu da bonus olsun :)
3 yorum:
oy oy çok tatlı bir yazı olmuş, ah göl yok mu, bazen kafamı kaldırdığımda görür gb olurum hala gökyüzünde :))) bir düşünsenize :)
Bu film ile birlikte Mary Stuart Masterson'ında hayatımıza girmiş oldu, tutkunun gülleri filmi de ayrı bir şahanedir. Bu arada her çocuk gibi bende Ruth ve İdgie'yi kanka sanmıştım ahahha :D :D öyle kankalığa can kurban gerçi :) ama yıllar sonra işin özünü öğrendiğimde filme ayrı bir saygı duydum, cidden herşeyiyle çok güzel bir filmdi bu, verdiğin linklerdeki yorumları da okudum onlarda şahane yazmışlar, bunun gb 1000 tane yazı okusam bıkmam herhalde :) ellerşne kollarına sağlık :)
90ların gözünü seveyim :) parliment sen bizim herşeyimizsin desem yeridir :)
şimdi okuyunca filmi pek hatırlamadığımı anladım lezbiyenlik olayını kaçırmışım, eğer film kaliteyse erotizm ön planda değilse bu tür filmler iyi oluyor. olayın doğası ve psikolojiler önümüze seriliyor. her insanın her farklı duygusunun hissediş ve yansımasını tanımka da insanları ve kendimizi benzer ve farklılığımımızı anlamamıza yardımcı oluyor. empati oluşturabiliyor hoş görüye geçiş yapabşiliyoruz. yoksa mış gibi yaprak geçen sanal hayatlarda sıkışıkp kalıyor şu geri kafalar.
iyiki tanıttın canım bir ara yendien izleyeceğim.
NOT:Bu film sonrası bir süre yeşil turşuluk domates kızartıp yemeye çalışmıştım:)
Makinosev: Filmi izleyen biri olarak senin beğenmene sevindim. Açıkçası çok sınırda kaldım çok şey söylersem büyüsü kaçar diye düşündüm. Fakat bu da yavan geldi ama sen beğendiysen sorun yok :) 90'lar başkaydı cidden. Keşke yine öyle sinema kuşakları olsa da kalitteli filmler izleyebilsek.
Tarih84: Canım ilk izlediğimiz tarihlerde daha küçüktük anlayamamış olmamız normal bir de öyle altı çizilen bir şey değil filmde eşcisellik. Üstü kapalı, hissettiriliyor sadece ama kesinlikle böyle bir şey var denemez. Ama kitapta daha belirginmiş bu ilişki. Okuduğum yorumlar öyle söylüyor. Dediğin gibi hele iki kadının aşkı konu alınıyorsa bazı erkeklerin hayal dünyalarını beslemeden anlatmak önemli ve zor. Ama filmde aşkı daha cinsiyet üstü olarak anlatmışlar bence çünkü Niny Ruth ile ilgili olarak 'Smokey ona aşıktı, hepimiz aşıktık' diyor Emly'e.
Yorum Gönder