HELLO STRANGER
İlki hepimizin içselleştireceği bir hikâye. 'Two Shadows in Korea' isimli kitaptan uyarlanmış. Kore dalgasına kapılan iki Taylandlı turistin yollarının Kore'de kesişmesi ve birbirlerine arkadaşlık etmelerini konu alıyor kısaca. Elbette bununla kalmıyor, beraber vakit geçirirken birbirlerine duygusal bir şeyler de hissetmeye başlıyorlar. Erkeğin aksine, kız tam bir Koresever. Dizilerin çekildiği mekânlara gidiyor. Her şeyin fotoğrafını çekiyor. Yani Kore'ye gitsek pek çoğumuzun yapacağı şeyleri tek tek o da yapıyor :) Bu arada başrol oyuncusu kızın biyografisinde 92'li doğumlu olduğu yazıyor. Doğruysa ilginç, daha büyük görünüyor.
Coffee Prince'in çekildiği cafeye gidip, kahveyi yerinde tatmayı ve bu sırada fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyor.
Adamımız kızın bu Turist halleri ile pek eğleniyor. İkisinin de Kore'ye geliş amacı farklı. Tanıştıklarında birbirlerine isimlerini söylemiyorlar. Eğer söylerlerse, birbirlerini tanıyacakları, dolayısıyla önemseyecekleri gibi bir sebep ileri sürüyorlar. Yabancı ülkelerde bazen, insan normalde yapmayacağı ya da hep yapmak istediği şeyleri yapabilir. Garsonu çağırıp, gülümseyerek yemek berbattı demek gibi :) Sokaklarda çılgınca koşmak gibi. Örnekler çoğaltılabilir. Suç işlemediğiniz sürece ne sorun olabilir ki? Nasıl olsa kimse sizi tanımıyor ve ayıplasalar bile bir daha o insanlarla karşılaşma şansınız çok düşük. Ben bu rahatlığı, sonuna kadar hissettim karakterlerde. Hem Turist olmanın getirdiği yabancılık duygusu ve heyecan, hem de 'hadi bir çılgınlık yapalım' ruh hali :)
Kızımız tam bir Bae Yong Jun hayranı. Filmin ilerleyen kısımlarında bununla ilgili hoş bir sürprizle karşılaşıyor. Kalbi kırık bir adam, öküzün Tayland'daki karşılığı olan biri ile beraber olan kız. Seul'de yolları kesişiyor ve gerisini tahmin etmek güç değil. İzlemesi çok keyifli. Çok eğlenceli, Tayland yapımları içinde 3. izlediğim film bu ve üçünü de beğendim. Pişman olmazsınız izleyin derim.
MY BLACK MİNİ DRESS
Yoon Eun Hee şekerinin oynadığı bir film diye aldım izleme listeme. 4 kız arkadaşın dostluklarını ve yaşamlarını konu alıyor. Zengin bir ailesi olan, dışarıdan sorunsuz bir hayat yaşıyor gibi görünen Min Hee. Secret Gardenle yıldızı parlayan, The Greatest Love ile bu ünü cilalayan Yoon In Ha oynuyor bu rolü. Oyuncu olmak isteyen idealist Soo Jini, Cha Ye Ryun canlandırıyor. (İsimleri kopya çekiyorum :P) Grubun en güzel ve popüler ismi Hye Ji karakterine Seven'ın uzatmalı sevgilisi Park Han Byul hayat veriyor :) Kız cidden hepsinden güzel. Vee Yu Mi (Yooun Eun Hye) grubun daha aklı başında, toparlayan, daha az karmaşık olan üyesi. Yazar olmak istiyor.
Kız filmi, arkadaşlık üzerine bir fim eğlenirim diye izlemeye başladım. Umduğumu bulamadım desem, abartmış olmam. Yoon Eun Hee ön plana çıksa da, kanımca onun varlığı bile filmi kurtarmaya yetmemiş. Tanıtımlarında 'Sex and the city' benzetmesi yapılmış ama bence yanından bile geçmiyor.
Tek beğendiğim şey bu ayakkabı. İstiyorummmm :)
Görsel olarak tatmin etmedi beni. 4 tane birbirinde güzel kadının bir araya geldiği bir filmde, en azından güzel giysiler, mekânlar görürüm demiştim ama olmadı. Yağ var, un var, şeker var ama ortada lezzetinden damak çatlatacak bir helva yok maalesef. Yine de izleyin siz karar verin diyorum. Ben bazen, herkesin beğendiği dizi ve filmleri beğenmeyebiliyorum. Terslik işte.
WE TEACH LOVE
Aşkı öğretiyoruz. İddialıyız üç seansta sevdiğiniz kişi size aşık olacak... Demeseler de, hatırı sayılır bir başarısı olan bir 'çöpçatan şirketi' sadece erkeklere hizmet veriyorlar. İlk başta bana 'Cyrano Agency' i hatırlattı. Kulaklıkla talimat vererek, söyletilen aşk sözleri... Aynı şekilde talimat vererek ayarlanan hal ve tavırlar... Yaratılan tesadüfler, mizansenler.. Bir gün kapılarını bir kadın çalıyor. Kadınlara hizmet vermeyen şirket müdürünün inadını kırıyor çalışanlar. Bunun iyi bir fırsat olacağına, kadınlara da yardım ederlerse, çok daha fazla para kazanacaklarına ikna ediyorlar.
Dizi olarak planlanmış önce ama daha sonra film olmasında karar kılmışlar. Film son dakikalara kadar klişelerle ilerliyor. Yakışıklı ve kibirli bir adam salak, sarsak masum bir kadın. Fenalık geçiriyordum izlerken sevgili Hikaruivy'in ve Kore Delisi'nin bloglarında gördüm filmi. Bizim kızlar beğendiyse vardır bir bildikleri dedim. Sonuna gelene kadar anlamadım bu filmde ne bulduklarını :)
Yakışıklıyım, bunun son derece farkındayım duruşu yapan adamımız :)
Kadın tam bir çiçek sever. 10 yıldır aynı adama aşık ve artık onunda kendisini farketmesini istiyor. Bu yüzden gidip bizim kibirli müdürden yardım istiyor. Yardım etmeyi kabul ettikten sonra elbette kadına şekil yapıyorlar. Seni böyle kim ne yapsın, bir saçını başını düzeltelim diyerek değiştiriyorlar :) Kızın hep söylediği bir şey var: 'Benim aşkım sadece benim anılarımda -hafızamda- onun anılarında yok.' Dikkatli gözlerden kaçmayacağını düşündüğüm bir ayrıntı var. Kız evinde telefonla konuşurken Tv'de 'Eternal Sunshine of the Spotless Mind' (Sil Baştan) filmi oynuyor. Kız, müdüre her seferinde bir çiçek götürüyor ve hepsinin bir anlamı var. Son ana kadar ne olduğunu anlamadım. Sonunda ise 'hadi canımm' oldum :) Tamam Kore filmlerinin sağ gösterip, sol vurmasına alışmıştık ama bu cidden sürpriz oldu. Bizim blogdaşların varmış bir bildiği dedim. Oysa ki film boyunca karakterlere sövmüştüm. Hepsini geri aldım. İzleyin diyorum ama sabredin.
6 yorum:
Hello stranger'ı ben de çok beğenmiştim. Yakın zamanda bir Tayland seansında anlatmayı planlıyorum ^^
We Teach Love'ın sonuna kadar sabredip bizi yarı yolda bırakmadığın için teşekkürler canım :D :D Yoksa cidden zevkimizden şüpheye düşecektin sanırım! :D :P Ve evet, çok haklısın, esas oğlan tam da "yakışıklıyım, bunun da farkındayım" modunda! Badass :P
çok iyi seçim üç film de izlenecekler listemde belkide sen anlatıp içime izleme isteği aşıladın diye:) şimdi yazını okuyorum ve çok başarılı pek beğenmedim derken bile bir izle dedirttiyorsun kuzum ya:) bu ara vaktim neredeyse yok gibi ama izleyeceğim.
Senin zevkine çok güvendiğim için 3 filmde izlenecekler listeme aldım Tayland maceram vardı bunada hayır demem :)))
hepsi çok güzeldi filmlerin, at kuyruklu ajussi de öyle :D
içlerinden bir tek MY BLACK MİNİ DRESS'in komedi değil de, ciddi bir film çıkması şaşırttı beni, komedi sanarak izlemeye başladığımda sıkıcı mı acaba film dedim, ama baktım ki ciddi takılıyorlar o moda girdim ben de, kızların doğal diyalogları hoşuma gitti, kızların hep çifter çiftre birbirinin kötü yanını yüzüne vurması değişikti, birinin hatasını başka biri söylüyordu, masum sandığın daha bir hatalı çıkıyordu. bu bakımdan değişik geldi açıkçası. kızlarda kendini izlettiler hani :) özellikle şu sıra Yoon In Ha'ya ağzım açık bakıyorum, çok güzel kız, liseli çocuk vakası da kopardı beni, BOF'taki artist tipler nerde o çocuk nerde, sanki bilerek dalga geçmişler....
Bu filmlerin hepsini çok sevdim galiba ben, toz kondurmuyorum heheh :D
Hikaru: Valla öneren siz olmasaydınız yarı da bırakırdım. Bekliyorum Tayland yazılarını :D Badass iyi benzetme :D
Tarih84: Arkadaşım olmadan evvel de sadık bir okuyucum olduğun için teşekkür ederim :) Moral veriyor yorumların bana. İzle bakalım sen ne düşüneceksin.
Besra: Çok teşekkür ederim. Taylanda ilgi Min Ho'dan dolayı mı? :)
Makinosev: My Black Mini Dressi iki kez indirdim. İki kez sildim. Çok kastı beni. Kızların arkadaşlıklarını da sevmedim. Birbirinden habersiz bir ilişkileri var. Hayatlarından o kadar da haberdar değilller. O çocuk bence gerçek bir liseliyi temsil ediyordu. Diğerleri aldatmaca ;)
hahaha yok :) Bangkok trafiğinde aşk oluşumunu izlemiştim çok sevmiştim ordan La Fea
Yorum Gönder