25/06/2010

Oppasia- Bütün Oppalar burada :)

Image and video hosting by TinyPic


Sinemasianın kardeş sitesi olan Oppasia sevdiğiniz bütün Koreli oyuncular, şarkıcılar, müzik grupları hakkında konuşabileceğiniz %90 Kızlara hitap eden ama erkek üyelerine de kapılarını sonuna kadar açık tutan sevilesi bir sitedir. İsterseniz oyuncuların performansları hakkında entellektüel yorumlar yapabilir, en son projelerini, hakkında çıkan haberleri öğrenebilir,  isterseniz kit katları ile ilgili iç geçirebilir, kız arkadaşlarına lanet okuyabilir, dilerseniz bütün yorum boyunca 'ama bu adam çok yakışıklı yaaa' yazabilirsiniz. Oppasia adminleri hiç bir sınırlama getirmiyor. Bence film ve oyuncunun performans harici, görselliğine, özel hayatına, hobilerine, fobilerine vb. ait yorumlar ayrı olmalı. Bu yüzden Oppasia hem çok eğlenceli, hem de bu anlamda bir talebi karşılıyor. Siz de gelin, bayılana kadar Oppa muhabbeti yapalım :D :D

20/06/2010

Oh My Lady- Zaman Kaybı


Konusu ve resimler için buraya bakınız. Chae Rimi yeni bir rolde görmek istediğim için başladığım bir diziydi.  Posterleri, özetleri çok eğlenceli ve  şirin bir yapım olduğu yönünde ip ucu veriyordu ama ne yazık ki umduğumu bulamadım. Hatta vakit kaybı bile diyebilirim. Son ana kadar bir şeyler olsun diye sabırla bekledim ama o kadar üstün körü geçildi herşey. Zaman kaybıysa neden yazıyorsun diyeceksiniz. Belki siz sevebilirsiniz dedim çünkü seveni de çok fazla ama Personal Taste'den sonra kesmedi beni bu dizi. Romantizm yok, komedi çok zayıf, oyunculuklar ortalama. Hikaye kopuk. Ne bileyim sildim gitti. Vaad ettiği hiç bir şeyi bulamadım şahsen. Shiwonu da beğendim aslında Super Junior grubu üyesiymiş. Eli yüzü düzgün bir çocukcağız ;) Asıl beğendiğim şey bu gördüğünüz muhteşem güzellikle ve şirinlikteki küçük kız. Benim kızım olsun ne olurr :) Hatta kendisini Gong Yoo ve benim çocuğum ilan ediyorum biliyorsunuz bir oğlumuz vardı :D Bir de kızımız oldu. Allah bağışlasın :D :D

Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic

16/06/2010

Personal Taste- Lee Min Hoo Şekeri :)

Image and video hosting by TinyPic


Bu resmi gördükten sonra Spoiler uyarısına gerek var mı? Yok bence. Baştan sona Spoiler vereceğim. Sonra gelip de bana 'ayy izlemiş kadar oldum' 'ah ne güzel tamamını anlatmışsın' gibi şeyler söylemeyin. Döverim :D Öyle de şiddet eğilimliyimdir :D :D Dizinin konusunu burada anlatmıştım kısaca. Tekrar etmiyorum. Hazır mısınız? Başlıyorum :)


Eğer tek bir cümle ile  özetlemek gerekirse Personal Taste tam bir kız dizisi. Bu cümleden erkeklerin izleyemeyeceği veya keyif almayacakları sonucu çıkmasın. Ama genele vurursak daha çok kadınlara hitap ediyor diye düşünüyorum. Herşeyden önce Lee Min Hoo sadece güzel bir surat değil yetenekli bir genç aktör olduğunu kanıtladı bu dizi ile. Büyümüş benim çocuğum :D Son Ye Jini ilk kez izliyorum ama, abartısız mimikleri, yalın oyunculuğunu çok beğendim. Min Hoo ile kimyası da müthişti. İkisini beraber farklı projelerde görmek istiyor pek çok hayran.


Image and video hosting by TinyPic


Diziyi hiç bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim. Par Gae İn, San Go Je adı verilen babasının inşa ettiği bir evde yaşıyordur. Ev mimari açıdan örnek teşkil ediyor ama yıllarca kimse içeriye girmemiş. Sadece dışarıdan görünen kadarını biliyorlar. Gae İn son derece iyi niyetli ama bir o kadar sarsak ve pasaklı. Sadece işinde çok titiz. En yakın arkadaşı ona ihanet edip, erkek arkadaşını elinden alıyor. Son ana kadar da Ka İn'in bundan haberi olmuyor. Düğün günü damadın kendi sevgilisi olduğunu gördüğünde; Kim In Hee'den duyduğu tek sözcük 'üzgünüm' Ama diyor Gae In 'Bu ancak birinin ayağına bastığında söyleyebileceğin bir şey' Böylelikle dizinin kötü kadını ve adamı kim öğrenmiş oluyoruz :)



Image and video hosting by TinyPic


Jin Hoo ile ilk karşılaşmaları ise tabiiki hoş olmaz kural bu bozulamaz. İllaki tatsız başlangıç yapacak çiftler. Bir dizi yanlış anlama sonucu Jin Ho'nun gay olduğuna inanıyor ve onu ev arkadaşı olarak alıyor. Dahası iş arkadaşını da sevgilisi zannediyorlar ve komedi başlıyor. Jin Hoo'dan daha kurnaz olan arkadaşı bu oyunu abartılı gay tavırlarıyla sürdürüyor. Biraz fazla karikatürize edilmiş gibi geldi bana yine de komik :) Yong Ra'nın (Ka in'in diğer en yakın arkadaşı) unni, unni diye peşinde koşması çok şirin.


Image and video hosting by TinyPic



Aslında klişelerle ilerleyen bir dizi ama oyuncuların, romantizmin seyrine kapılıp fazla da kurcalamıyorsunuz bu neden böyle diye. In Hee, Ji Hoo ya sonuna kadar asılıyor ama kesinlikle yüz bulamıyor. Neredeyse ya benimsin ya toprağın diyecek kaltak :D Kişi kendinden bilirmiş işi mantığıyla, kendi art niyetini, sevgisizliğini Ka İn'e yüklüyor. Sürekli iyiliğini sorguluyor bu kadarı da olamaz diye.

In Hee ne kadar itici ve sevimsizse. Patronu Choi Don Bin o kadar asil ve beyefendi bir adam. Kendisi de 'özel' biri ama o kadar zarif ki. Eğer sözlükte asaletin bir isim karşılığı olsaydı, kesinlikle Don Bin olurdu. Sevgisine karşılık bulamadığında bile çirkinleşmeyen, elindeki gücü en adil şekilde kullanan sağduyusu yüksek bir insan. O kadar hüzünlü bakıyor ki, empati kuramayan varsa bile hüznünü, hayal kırıklığını kalbinde hissediyor.


Jin Ho ve Ka In'inin birbirlerine aşık olmaları çok uzun sürmüyor. Bunun öncesinde Ka İn'in eski sevgilisi Chang Ryul'dan intikam alması için Ka İn'e yardım ediyor Jin Hoo ama bu sırada kendisi de kıza karşı bir şeyler hissetmeye başlıyor. Kıskanıyor Chang Ryuldan. Anlaşmalarına göre, Jin Hoo 'Game over' (oyun bitti dediğinde) herşey biter diyor Ka İn.


Veeeee Oyun bitti :D


Image and video hosting by TinyPic


Bizi fazla sürüncemede bırakmadan bir-iki bölüm içinde çiftimizi kavuşturuyorlar . O kadar tatlılar ki bir aradayken. Romantizmi, aşkı, şefkati hatta şehveti çok doğal ve inanılmaz bir güzellikte yansıtıyorlar izleyiciye. Dahası Kore dizilerinde alışık olmadığımız dudak değdirip çekmeden öteye giden gerçek bir öpüşme sahnesi ile seyirciyi mest ediyorlar. Tabii Pembe dizilerle büyümüş bir neslin çocuğu olarak beni pek tatmin etmedi bu öpüşme sahnesi ama Kore dizilerini baz alırsak, Coffee Prince'den sonraki en iyi öpüşme sahnesi diyebilirim. La Fea Mas Bellada Fernando ve Lety kadar tutkulu değildi :D ama olsun.


Çok da güzel bakarmış :)


Image and video hosting by TinyPic


Yine Kore dizilerinde alışık olmadığımız şekilde Ka İn kendi fiziksel arzularının farkında bir kadın karakter. Kadını çizgi fim kahramanı şeker kız candy modunda göstermeyen ender dizilerden Personal Taste. Yani Jin Hoo ne kadar istiyorsa Ka İn'i, Ka İn de o kadar istiyor ama cesaret edemiyor. Sizi resme boğmak istiyorum :)


Image and video hosting by TinyPic


Gum Jan Di yi canlandıran Goo Hye Sun ve Lee Min Hoo arasındaki kimya hayranlar tarafından çok benimsenmiş olmalı ki bir kısmı Son Ye Jin yerine onu görmek istediklerini söylüyordu forumlarda, bloglarda. BOF gençlik dizisi olması sebebiyle bu kadar dolu, dolu romantizm görememiştik. Hatta tek gerçek öpüşme sahnesi olması gerekenden daha tutkulu diye kesilmiş. Lee Min Hoo'nun dönüş projesi olan Personal Taste reytinglerde %20 yi aşamasa da kendi izleyici kitlesini oluşturmayı başaran bir yapım. Oyuncuların her biri çok başarılı performans sergilemişler. Dizi de Min Hoo'nun giydiği pantolanların kısalığından şikayet eden çok kişi vardı ama Chang Ryul karakterinin giyim tarzı daha vahimdi bence. Modaymış kısa paça pantolanlar Korede :) Kim Ji Suk da dizi biter bitmez askere gitti. Çok şekermiş aslında, dizide anlamadık.



Bu arada bakın, bakın 'Kim' var burada :)



Dizi daha önce Ju Jin Hoon ve Yoon Eun Hee  projesi olarak  planlanmış fakat daha sonra iptal olmuş. Bu yüzen Yoon Eun Hee konuk oyuncu olmayı kabul etmiş. Jin Hoo'nun eski sevgilisi rolünde görüyoruz kendisini :)



Son olarak izlemeniz gereken bir dizi diyorum. Romantik, sevimli ne bileyim sadece Lee Mi Hoo için bile izlemeye değer. Hani Aktörlerin üstsüz sahneleri için fan servis derler ya; bence Ka İn ve Jin Hoo'nun romantik sahneleri fan servis diyerek, sizi güzel çiftimizin fotoğraflarıyla baş başa bırakıyor ve huzurlarınızdan çekiliyorum :)


Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic

10/06/2010

Ha Jin - Bekleyiş


Burada bir kitap kategorisi olduğunu unutacaktım neredeyse. Evet kitap okumak yaşam biçimiydi benim için yine öyle ama sadece bir süre sekteye uğradı hepsi bu. Şimdi tanıtacağım kitabı çok uzun yıllar önce okumuştum. Kitap Fuarı Taksimdeydi hala düşünün artık :D Bunu seçmemin sebebi bir süre önce, epey oluyor aslında yarı Tayvanlı oyuncu Takeshi Kaneshiro'nun senaryosunun bu hikayeye dayandığı bir filmde oynayacağını okumuş olmam.
Askeri doktor olan Lin Kong, yaşlı anne babasının ısrarıyla, iyi huylu ama basit bir kız olan Shuyu ile evlenir. Ancak karısıyla hiçbir şeyi paylaşamaz. Lin başka bir şehirdeki askeri bir hastaneye tayin olunca, evinden ayrılır ve ailesini yılda sadece on gün ziyaret edebilir. Genç adam işi ve kitaplarıyla doldurduğu hayatından şikâyetçi değildir. Ancak hemşire Manila'ya âşık olunca karısından ayrılıp onunla evlenmek ister. Karısını boşanmaya razı etmek için köyüne gider, ama Shuyu yılda ancak on gün görebildiği kocasından vazgeçmek istemez. Lin ile Manna on sekiz yıl boyunca, komünist rejimin baskısı altında Shuyu'nun boşanmaya razı olmasını beklerler. Sonunda aşkın gücünün zamanın acımasızlığına karşı kazandığı zafere rağmen, hayat başka bir 'Bekleyiş'e mi dönüşecektir?

Aklımda ne istediğini bilmeyen bir adamın hikayesi olarak kalmış, bir kitap. Başladığım da zor bitirdiğimi hatırlıyorum ama aradan uzun zaman geçip, biraz daha farlı bir bakış açısı ile bakınca o kadar da sıkıcı olmayabileceğini düşündüm. Komünizmin gölgesinde yaşanan bir aşk hikâyesinin yanı sıra modern ve geleneksel Çin kadını arasında ki farkı da gözler önüne seriyor. Bir yanda bağımsız, kendi hayatını kazanan meslektaşı Mana diğer yanda geleneksel değerle büyümüş ayakları bağlı kocasının her sözüne itaat eden Shuyu. Lotus çiçeği diyorlarmış o zaman bağlanan ayaklara. 'Her bir lotus çiçeği kovalarca göz yaşı demektir' diyor Shuyu kendisine hiç acı çekip, çekmediğini soran hemşire kızlara.


Lin karısını boşanmaya ikna edemez ve bu bekleyiş 18 sene sürer. Yasalara göre ancak 18 yıl sonra karısı istemese bile ondan ayrılabilecektir. Zamanın acımasızlığına yenildiğini gördüğümüz bir takım değerlerin aslında kişilerin değişimi ile de alakalı olduğunu görüyoruz.  Sonunda karısından ayrılıp sevgilisi ile evlendiğinde, kavuşmanın mutluluğundan çok kaybettiği yılları düşünerek hem kendini, hem okuyucuyu depresyona sokuyor :) Kahramanımız hayatta hiç bir kadını bütün kalbiyle sevmediğini, sevilen tarafın hep kendisi olduğunu söylüyor. Büyük bir aşk duymasa da hayatında ki kadınlara, büyük bir sabır ve şefkat duyduğu tartışılmaz bir gerçek. 


"Aşk ve huzur arasından birisini seçmemi söyleseler sonuncusunu seçerdim"


Çekip gidememesinin sebebi korkaklık mı? Sevgi mi? Yoksa geleneklerine olan bağlılığı mı bilemiyoruz. 'Bekleyiş' ilişkilerden bağımsız olarak Çini ve Çin insanın hayatının her alanını etkileyen komünizmin baskısı altında yaşananları da az, çok anlatıyor. Alınan bir haberle hayat Shuyu, Lin ve kızları Huan için yeni-yeniden bir bekleyişe dönüyor.


'Ona beni beklememesini söyle. Ben Beklemeye değecek bir adam değilim.'


'Kendine bu kadar katı davranma baba. Biz seni hep bekleyeceğiz.'


Özetle okunası bir kitap. Bir bakalım başkaları ne söylemiş diyorsanız daha geniş bir özeti burada bulabilirsiniz tıklayın.

01/06/2010

Hediye, arkadaşlar falan :D



Kore Sinemasının kurucusu, admini, herşeysi, ne zaman bilgisayarda bir sorun olsa hiç sıkılmadan yardım eden Emir'ciğime bir teşekkür etmek istedim hani dedim ya burada süprüzlerim var diye kimse sallamadı :D :D Bende sevdiğim, ve beni takip ettiğini bildiğim arkadaşlarıma kendimce hoşluk yapmak istedim. Emir bugün almış paketini :) Mavilim de beni aynı şekilde mutlu etmişti bir kaç ay önce ben ancak misilleme yapabildim :D :D :D Seviyorum sizi arkadaşlar. Mavilim zaten sapığın olacağım biliyorsun :) Emircim ağzının tadı hiç bozulmasın dilerim. İstanbula gelirsen burada ziyaret edecklerinden biri de benim unutma :)