09/03/2010

Nip/Tuck/Farklılık; Çirkinliğin diğer adı mı?

Image and video hosting by TinyPic


SPOİLER İÇERİR: Yani dizinin gelecek bölümleri ve finali ile ilgili bilgi var. O yüzden ya şimdi gidin, ya da sonsuza dek susunuz lütfen :)

Nip/Tuck dizisini izlemeye ilk başladığımda önce bu kadar aykırı bir diziden hoşlanmamıştım. Daha çok ameliyat sahnelerinden ama Dr. Troy ve Mc. Namara hep ilgimi çekmişti. İkisinin birbilerine olan sadakati, suç ortaklıkları, arkadaşlıkları 7 sezon boyunca dizinin en sağlam, en gerçek unsuruydu bence. Bu diziyi çok uzun zamandır izlemedim. Julia cüceyle yattıktan sonra, bu kadar da olmaz diyerek bıraktım izlemeyi sonra da e2 ye geçti sanırım. İyice izleyemez oldum. Gerçi böyle bir hevesim de yoktu. Tesadüf bu ki bugün diziportta final bölümünü gördüm ve izlemeye karar verdim. Sonra da Nip-Tuck aşkım depreşti. Oforimu da aynı histen nasibini almış olacak ki karşılıklı baya bir yorumlaştık bu gece. Onun Nip/Tuck yazısı için buraya bakınız. Söylemeliyim ki uzun zamandır hiç bir dizinin finali beni bu derece tatmin etmemişti. Şu saate kadar iki kez izledim ve seyrettikçe daha çok beğeniyorum. Sean ve Christian birbirlerini tamamlayan iki meslektaş, iki arkadaştı. Tam da tanıtımlarında söylendiği gibi 'Dr. Troyun işi müşteri ilişkileri, Dr Mc Namara'nın işi müşteri memnuniyeti'.

Sean efendi, sağ duyulu, ahlaklı bir aile babasıydı. Christian da her çiçekten bal alan, bir konduğu çiçeğe bir daha konmayan bildiğiniz playboy işte. Parada gani olunca haliyle zorluk yaşamıyor. Sonraki sezonlarda Christianın travmalarına, zaaflarına geçmişinde yaşadığı acılara tanık oluyoruz ama bu onu değiştirmiyor. İki arkadaşın ortak yanı o süprüntü Juliaya olan aşkları. Kadın hem duygusal, hem fiziksel olarak tatminsiz bir insan. Bir kadınla bile beraber oldu. Her naneyi bu yedi, nasıl oldu da dizinin sonunda en mutlu olan yine o oldu anlamadım ben. Christian Juliayı istedi yıllarca. Tam kendinden beklenen şekilde, elde ettiği anda ilgisini kaybetti. Sonra lezbiyen Lizle bile bir ilişki yaşamışlar. YUH dedim en kocamanından.

Sean bu süre zarfında, travmalardan nasibini aldı. Yarı yaşında kızlarlamı yatmadı, uyuşturucu mu kullanmadı. Hepsi o kaltak Julia yüzünden. Bir de Christianı bir türlü yalnız bırakamamasından. Christian ve Sean kardeş gibiydiler. Zaman, zaman acaba bu ikisinin arasındaki ilişkiyi de başka boyuta çekerler mi? Diye endişelenmedim değil. Allahtan olmadı öyle bir şey. Ama bir bölümde düğün pastası seçerlerken, ikisini eşcinsel bir çift sanmaları ve onların bu oyunu bozmaması çok komik ve şekerdi. Fazla ileri gitmemelerine sevindim.


Nip/Tuck 7 sezon boyunca ahlak anlayışını, ters düz etti. Yerle bir etti hatta. Buna rağmen başarısından hiç bir şey kaybetmedi. Çok rahatsız olduğum bölümler de oldu. Transeksüel Ava ve oğlunun ilişkisi gibi. Daha sonra öğrendik ki; aslında anne-oğul değiller gerçekten. Dahası Ava gerçek bir kadın bile değil. İşin en ironik yanı bu kadar güzel bir kadını transeksüel rolüne uygun görmüş olmaları. Aslında tam da Nip/Tucka yakışan bir detay. Ava son sezonda yeniden karşımıza çıkıyor ortalığı alt üst ediyor. Yetimhaneden aldığı, cilt problemi olan çocuğunu 'mükemmel' hale getirmeleri için Sean ve Troya gidiyor. Bir şekilde çocuğu ameliyat ettiriyor bu arada yine Matte sarıyor.

Kimber vardı ne oldu derken. Öğreniyorum ki Christianla evlenmiş ama Dr. Troy kadının hayatının içine etmiş. Kimberde kendi canına kıymış. Halbuki kendini yolunu bulmaya çalışan,  biraz oynak olsa da hoş kadındı Kimber.


Neyse Sean ile Yaptığı konuşma, günümüz popüler kültürünü ve politik doğruculuğu tek cümle ile özetliyor. Sean insanların dışını değiştirirken, içlerini de değiştirebiliriz derken. Ava ona bir hikaye anlatıyor. Sonun da diyor ki; 'Farklılık, çirkinliğin başka bir tanımı'. Netice de o oldu, bu oldu yedi sezonda milyon tane şey oldu. Sonunda Ava mükemmel hayatına kavuştu. Kendisine tapan bir adam ve güzeller güzeli küçük bir kız.


Sean'a gelince, 'hayatımı seviyorum' 'olduğu gib kabul ettim herşeyi' lay lay lom nidalarının altında yatan imdat çığlıklarını yine Julia duydu. Gerçi Christian da biliyordu ama duymamayı yeğledi. Çok klişe bir tabir olsa da 'Seviyorsan birini özgür bırak onu' felsefesinden yola çıkarak,  Sean'ın 'kendini öldürmesine' izin vermedi. Sonunda özgür bıraktı onu. Son sahneye gelince ben çok beğendim. Ama nasıl tanımlayacağımı bilemedim. 'Tabiat boşluk kabul etmez' mi desem, 'Tarih tekerrürden ibarettir' mi desem, yoksa 'Sen uslanmazsın Christian' mı desem? :) Hepsini dedim gitti.  Bütün aykırılığına rağmen çok güzel bir diziydi. Yazının uzun olmasına bakıpta ürkmeyin. Söylemek istediklerimin çoğunu yazamadım.  Çok şey söylemişsin ama hiç bir şey anlatmamışsın demezsiniz umarım.






4 yorum:

Ninsan dedi ki...

ehehe nip/tuck =) benim için 2. sezonunda başladığım güzelim dizi ama 2. sezondan sonra olsa bile çok azla boşluk var benim içn =) şimdi oturup onları tamamlamayı planlıyorum christian için =)
ehehe yazı da bu arada çok hoş olmuş bi solukta bitirdim =)
son söz olarak nip/tuck seyretmeden dizi seyredilmez .d

admin dedi ki...

Ben bir süre Dr. Troy, oy oy oy diye dolaştım ha ha ha :=)

ofori dedi ki...

Troy diye dolaşmayan yoktur herhalde..Adamın ilk zamanları çok karizmaydı ama; hani böyle asi çocuk hallerinde baktırıyordu arkasından..Sonradan sadece egosu görünmeye başladı izlediğimde..Sean ise, hep bir "arkadaş" havasındaydı; arada sırada o da sapıttı aslında.Ama adamın tek derdi ailesi oldu; bütün mesele onun yalnız kalmak istememesiydi.Ve nitekim bütün ailesini kaybettikten sonra yanına evlatlık bir çocuk aldı o da..

Ben en çok ona üzüldüm valla..

admin dedi ki...

Bence Christian'ın durumu vahim asıl. Yaşlandığında kimse olmayacak yanında. Son sahne bence Christianın hayatını özetliyordu. Biraz da ne yapalım o da öyle biri mesajı verildiğini hissettim ben :)

Yorum Gönder