29/03/2010

Noelde kar yağacak mı? - Taze Bitti :)

Image and video hosting by TinyPic


Yine bir Kore dizisini bitirmiş olmanın hafifliği ve boşluğu içindeyim. Sırada izleyecek bir şeyim yok ne fena :)) Biraz da film izlesem fena olmaz diyorum.  Başlamadan önce DİKKAT SPOİLER VERİRİM. BİLİYORSUNUZ ZATEN. Will it Snow Christmas aklımda genç oyuncuların muhteşem performansıyla kalacak bir dizi. Oyunculuklar ten teması haricinde -klasik Kore dizileri problemi- gayet başarılıydı.  Açıkçası adından ötürü çok merak ediyordum ben bu diziyi. Tam da yeni yıl döneminde yayınlanmaya başlandı. Fakat benim izlediğim başka diziler olduğundan buna sıra gelmedi. Neyse sonunda seyrettim. Başım göğe erdi mi? Hayır :) Dizinin konusu şöyle: ChunHee iki yetişkin oğluyla yıllar önce terk ettiği kasabaya geri döner. İki oğluda iki ayrı babadan ve babaları çocukları terk etmiş.

Cha Kang Jine babasından kalan tek şey bir kolyedir. Onu da babası yerine koyar resmen. Boo Soo ise tombul fazla zeki olmayan bir çocuktur. Büyüdüğünde de pek değişmeyecektir :) Geleneksel bir kahve evi tarzı bir şey işletiyor. Gençliğinde annesi bir bar kadınıymış ve o hep annesi gibi olmayacağına dair kendine söz vermiş. Tutmuş mu? İzleyin görün canım onu da mı ben söyleyeceğim :)?

Image and video hosting by TinyPic


Han JunSu ile birbirlerinin ilk aşkıdırlar. Han Jun umut vaad eden genç bir doktor adayıdır. Doğu tıbbı konusunda uzmanlaşacaktır. Kasabanın önde gelen ailesi onu desteklemektedir ve onu çoktan damat adayı olarak seçmişlerdir. Aşklarına pek çok kişi itiraz etse de bunlara kulak tıkayıp beraber kaçmaya karar verirler. Fakat HanJun Su'nun aşkı yeterince güçlü olmadığından kaçıracağı imkânları düşünür ve gitmez Chun Hee ile. Kadın iki gün boyunca bekler. En sonunda gelmeyeceğini anladığında kendisinin de artık eve dönemeyeceğini düşünür ve tek başına biner trene. Bu sahneleri dizide görmüyoruz. Tanıtım metinlerinde anlatılanları çevirdim.

Jun Su'nun oğlu JiYong gurur kaynağıdır. Sadece ailesinin değil bütün kasabanın göz bebeğidir. Akıllı, başarılı, gelecek vaad eden tam bir örnek genç ve örnek evlattır. Bir de kızı vardır eveeeeettt bildiniz esas kızımız bu :)) Han Ji Wan o da ağabeyinin aksine tam bir baş belasıdır. Okulda zar zor geçer sınıfı. Sürekli başını belaya sokar. Bana sorarsanız tek sebebi haksızlığa tahammülü olmamasıdır. Ji Wan'ın küçüklüğünü canlandıran kız o kadar tatlı ki. Çok sevdim ben onu. Diğer genç oyuncuyla da kimyaları müthiş. Zannedersiniz ki 40 yıldır bu işin içindeler. Neyse Ji Wan ve Kang Jin'in yolları kesişir bir sebepten. Birbirlerine ilgi duymaya başlarlar ama bu ilişki başlamadan biter. Yi Jungun zamansız ölümünden kendini sorumlu tutan Ji Wan kasabadan ayrılır.
Image and video hosting by TinyPic


Yan karakterlere gelecek olursak. ikinci çift dizinin sonlarına doğru benim daha çok ilgimi çekmeye başladı. Her ikisi de aslında birbirlerine aşık oldukları halde beraber olamadıkları için ikinci en iyileri olan esas kız ve esas oğlana yöneldiler. Park Tea Jun, Ji Wan ile nişanlanacağı gün terkettiği sevgilisi intihar eder ve onun yanına gittiği için nişan iptal olur. Kang Jin ile tam da o gün karşılaşırlar ama Ji Wan, Kan Jin kendini tanıttıktan sonra onu tanımıyormuş gibi yapar. İntihar eden, Woo Jung Kang Jin ve Park Tea Ju'nun çalıştığı Bomsam grubun varisidir. Ukaladır, şımarıktır ama özünde iyi bir insandır. Tea Jun ile ilişkilerine babasının karşı çıkmasına rağmen devam eder. Ancak şartlar ikiliyi ayrılmaya zorlar.


Image and video hosting by TinyPic


Bu dizinin tanıtımı yazmak için çok kastım normalde beğenmediğim ya izlemesydim de olurdu dediğim dizi ya da filmleri tanıtmıyorum. Fakat bu dizi hakkında kesin bir fikrim oluşmadı. Sevdinmi derseniz evet diyemem ama hayır da diyemem :) Ya da belki şöyle söylemek daha uygun sevdiğim yönleri de oldu sevmediğim yönleri de ve hoşuma gitmeyen kısımlar ağırlıktaydı. Oyunculuklar çok iyi buna kesinlikle laf yok. Dediğim gibi genç oyuncular dahil herkes rolünün hakkını sonuna kadar vermiş. Sevdiğim yanlar o zengin ve şımarık Woo Jung'un doğru olanı yapmak adına aileden atılması, törpülenmesi. Bir zamanlar patronu olduğu kişilerin yanında çalışan olarak yer alması, bundan da gocunmaması. Tea Jun'un ona kıyamaması. Git şunu getir bunu getir diye emir verildiğinde ya da azarlandığında 'Gel benim şirketimde çalış' demesi. Onu kollaması her seferinde. Ben uzun bir süre bu adam kimi seviyor anlamadım. Sonunda anladım. Han Ji Wanı sevdi ama Woo Junga aşıktı.



Sevmediğim yönüyse Han Ji Wan'ın pasif agresif annesi. Geçirdiği bir travma sonucu Kang Jini ölen oğlu zannediyor. Durum daha da kötüleşmesin diye bu oyunu bozmuyorlar ve Kang Jin üç sene böyle yaşıyor. Bu arada çok anlam veremedim bu olaya. Ne gerek vardı? Ha sevdiğimle karı-koca olarak aynı çatı altında bulunamıyorum bari böyle yanında olayım mı dedi? Sanırım. Haa bir de Ji Wanı oynayan aktris ne kadar zayıf. Özellikle öyle seçtiler herhalde. Çıt diye kırılıverecek kemikleri, üflesen uçacak :)) O kadar zayıf. Ehh Goo Soo yu tanımıyordum. Memnun oldum diyeyim anlayın siz artık :)



Bu diziyi izlemeyin diyemem bence izleyin ve nasıl olduğuna siz karar verin. Hatta lütfen izleyin çok merak ediyorum başka yorumları. Sonuçta sırf oyunculuklar için bile izlenebilir. Beğenmedim çoğunu dedim ama hiç atlamadan izlediğim ender dizilerdendir. Ben ne dediğimi bilmiyorum değil mi? Dengesizim :))

27/03/2010

Keşke elma olsaydım ben de :)

Başka da hiç bir şeycik demiyorum :) Yorumsuz.


Photobucket


Photobucket

21/03/2010

Çok tatlısın sen-Nam Ji Hyun

Image and video hosting by TinyPic


Bu güzeller güzeli genç kızı önce Muhteşem Kraliçe dizisinde gördüm. Ama diziyi baştan izleyemediğim için pek anlayamadım kim kimdir. En son Will it Snow for Christması izlerken farkettim. Acaba o mu değil mi? Emin olamadım. Baktım evet Dokmanın küçüklüğünü oynayan kızmış. Gerçekten çok tatlı ve çok yetenekli. Keşke böyle bir kızım olsa ileride. 17 Eylül 1995 doğumlu. Henüz 15 yaşında. Genç yaşına rağmen 3 ödüllü bir oyuncu Nam Ji Hyun. 2006 da My Love Clementine ile 2008 de East of Eaden ile Son olarak 2009 da  Queen Seon Dok yani Muhteşem Kraliçe ile 'Çocuk oyuncu özel ödülünü' almış. Şimdiden önü çok açık ileri de çok başarılı bir aktris olacağı muhakkak. Özellikle Will it Snow on Christmas dizisinde ki performansı muhteşem. Resimlerinde gördüğüm kadarıyla giyim ve makyajı çoğu zaman yaşına göre. O yüzden çok beğendim görüntüsünü.


Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic


Bu kıyafetini sevmedim ama, yaşından çok büyük görünüyor. Hele o ayakkabılar. Aslında normal tabii genç kız ablalarına özenmiş ama bence daha dikkatli olmalı. En azından makyajı sade :)


KAYNAK: SOOMPİ ve SİNEMASİA

14/03/2010

Lüpletmeye gelenler kilo almasın amin :)

Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic
Sözleştiğimiz üzere bugün Seoul restorana Ramen yemeğe gittik. Ayfer,  Pucca, Miss. Nefertiti, Nilü ve ben. Önce biraz kararsız kaldık Aydın bey sağolsun sıkılmadan yanıtladı 'o ne'  'bu ne'? sorularımızı :) Ramenlerimizi bir güzel yedik, keyifli bir sohbet sonrasında Pucca ve Ayferi uğurladık. Nilü, Nefertiti ve ben Jin Mi ye de uğradık gitmişken. Yeşimciğimi gördüm ayak üstü :) Etkinlik sonrası kızlar arı gibi çalışıyorlardı. Oturduğum yerden takip etmekte zorlandım.


Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic


Sonrasında yine Nilü ve Nefertiti ile birlikte kahve içip, pasta yedik. Çok eğlendik. Canım arkadaşım Miss. Nefertitinin enerjisi her zamanki gibi günümüzü neşelendirdi. Gülmekten çenemiz ağrıdı resmen. O kadar ilgi dağıttı ki yan masada oturan turist olduğunu tahmin ettiğim gurubu kesemedim ha ha ha :)) Sonra bir baktım gitmişler. Hiiçç Koreli göremedik etrafta :( Aa bu arada Jin Mi'nin aşçısı unni adını bilemiyorum. Giderken bizi çok içten uğurladı. Beklemiyordum şaşırdım açıkçası. Çok şeker, çok anaç bir insan belli.


Yani gelmeyenler çok şey kaçırdınız. :) Bütün bunlarda sizi özendirmediyse bilemem artık :) Bizimle Ramen hüpletip aynı zamanda lüpletmeye gelen arkadaşlar, en sevdikleri, en kalorili yiyecekleri yesinler -istemedikleri sürece- hiiiçç kilo almasınlar inşalllahhh. Diğerleri de su içse yarasınnn emiiiiiiii :) Başka da bişeycik demiyorum. :)

PS: Miss. Nefertitinin güne dair düşüncelerini okumak için tıklayın

12/03/2010

Kızlar yaşadık Lee Min Hoo dönüyor :)


Boyuna, posuna, kaşına, gözüne bin maşallah dediğimiz çocuk LEE MİN HOO yepyeni dizisi ile ekranlara dönüyor. Ben alıntı yapmayı sevmem biliyorsunuz çok sıkılmadıkça, kendim eklerim tanıtımları. Ya da çevirim. Yani neymiş Kopyala-yapıştır yapmıyormuşuz. Özgün oluyormuşuz. Gereken mesajı da verdikten sonra hemen başlayalım. Dizinin konusu şöyle: Bir kız var her genç kızın hayali olan Amerikan dizilerinden fırlamış bir gay en yakın arkadaş özlemi duymakta. :) Erkeklerle sorunu var besbelli. Lee Min Hoo da ev işlerinde becerikli, titiz ve kadın ruhundan anlayan bir karakteri canlandırıyor. Böyle erkekler normalde var olmadığı için de eşcinsel yakıştırması yiyor. Kızla aynı evi paylaşabilmek için bu oyunu bozmuyor. Biraz bizim Evdeki Yabancı dizisine benziyor ama çook daha güzel olacağına eminim. Bu arada bayan başrol oyuncusu yine Lee Min Hoo dan büyük. Nedir bu kadınların genç, erkeklerin olgun görünme olayı. :) Şimdilik bu kadar. Kısa kestim değil mi? ha ha ha. Dizinin tanıtım videosu çıktı. Gösterim tarihi 31 Mart 2010 olarak belirlendi.



09/03/2010

Ramen lüpletmecede son round :p

Şimdi arkadaşlar, 13 Mart Cumartesi günü saat 14:30 15:00 de Sultanahmet Seoul Restoranda buluşalım diyorum. Bilmeyenler için Sultanahmet tramvay durağında buluşup hep birlikte de gidebiliriz. Kimler ben kesin geliyorum diyor? Bu aralar yoğunluk olabilir o yüzden arayıp reservasyon yaptıracağım. Net bir rakam olursa elimizde iyi olur. Bu arkadaşlar dışında adını unuttuğum varsa lütfen söylesin. Bir de yarına kadar gelip gelmeyeceğiniz bildirirseniz çok sevinirim.

La Fea

Miss. Nefertiti

Rüzigar (hala gelmen konusunda ısrarlıyım)


Nilü

Tuba

Ayfer

Buket

Pucca

Nip/Tuck/Farklılık; Çirkinliğin diğer adı mı?

Image and video hosting by TinyPic


SPOİLER İÇERİR: Yani dizinin gelecek bölümleri ve finali ile ilgili bilgi var. O yüzden ya şimdi gidin, ya da sonsuza dek susunuz lütfen :)

Nip/Tuck dizisini izlemeye ilk başladığımda önce bu kadar aykırı bir diziden hoşlanmamıştım. Daha çok ameliyat sahnelerinden ama Dr. Troy ve Mc. Namara hep ilgimi çekmişti. İkisinin birbilerine olan sadakati, suç ortaklıkları, arkadaşlıkları 7 sezon boyunca dizinin en sağlam, en gerçek unsuruydu bence. Bu diziyi çok uzun zamandır izlemedim. Julia cüceyle yattıktan sonra, bu kadar da olmaz diyerek bıraktım izlemeyi sonra da e2 ye geçti sanırım. İyice izleyemez oldum. Gerçi böyle bir hevesim de yoktu. Tesadüf bu ki bugün diziportta final bölümünü gördüm ve izlemeye karar verdim. Sonra da Nip-Tuck aşkım depreşti. Oforimu da aynı histen nasibini almış olacak ki karşılıklı baya bir yorumlaştık bu gece. Onun Nip/Tuck yazısı için buraya bakınız. Söylemeliyim ki uzun zamandır hiç bir dizinin finali beni bu derece tatmin etmemişti. Şu saate kadar iki kez izledim ve seyrettikçe daha çok beğeniyorum. Sean ve Christian birbirlerini tamamlayan iki meslektaş, iki arkadaştı. Tam da tanıtımlarında söylendiği gibi 'Dr. Troyun işi müşteri ilişkileri, Dr Mc Namara'nın işi müşteri memnuniyeti'.

Sean efendi, sağ duyulu, ahlaklı bir aile babasıydı. Christian da her çiçekten bal alan, bir konduğu çiçeğe bir daha konmayan bildiğiniz playboy işte. Parada gani olunca haliyle zorluk yaşamıyor. Sonraki sezonlarda Christianın travmalarına, zaaflarına geçmişinde yaşadığı acılara tanık oluyoruz ama bu onu değiştirmiyor. İki arkadaşın ortak yanı o süprüntü Juliaya olan aşkları. Kadın hem duygusal, hem fiziksel olarak tatminsiz bir insan. Bir kadınla bile beraber oldu. Her naneyi bu yedi, nasıl oldu da dizinin sonunda en mutlu olan yine o oldu anlamadım ben. Christian Juliayı istedi yıllarca. Tam kendinden beklenen şekilde, elde ettiği anda ilgisini kaybetti. Sonra lezbiyen Lizle bile bir ilişki yaşamışlar. YUH dedim en kocamanından.

Sean bu süre zarfında, travmalardan nasibini aldı. Yarı yaşında kızlarlamı yatmadı, uyuşturucu mu kullanmadı. Hepsi o kaltak Julia yüzünden. Bir de Christianı bir türlü yalnız bırakamamasından. Christian ve Sean kardeş gibiydiler. Zaman, zaman acaba bu ikisinin arasındaki ilişkiyi de başka boyuta çekerler mi? Diye endişelenmedim değil. Allahtan olmadı öyle bir şey. Ama bir bölümde düğün pastası seçerlerken, ikisini eşcinsel bir çift sanmaları ve onların bu oyunu bozmaması çok komik ve şekerdi. Fazla ileri gitmemelerine sevindim.


Nip/Tuck 7 sezon boyunca ahlak anlayışını, ters düz etti. Yerle bir etti hatta. Buna rağmen başarısından hiç bir şey kaybetmedi. Çok rahatsız olduğum bölümler de oldu. Transeksüel Ava ve oğlunun ilişkisi gibi. Daha sonra öğrendik ki; aslında anne-oğul değiller gerçekten. Dahası Ava gerçek bir kadın bile değil. İşin en ironik yanı bu kadar güzel bir kadını transeksüel rolüne uygun görmüş olmaları. Aslında tam da Nip/Tucka yakışan bir detay. Ava son sezonda yeniden karşımıza çıkıyor ortalığı alt üst ediyor. Yetimhaneden aldığı, cilt problemi olan çocuğunu 'mükemmel' hale getirmeleri için Sean ve Troya gidiyor. Bir şekilde çocuğu ameliyat ettiriyor bu arada yine Matte sarıyor.

Kimber vardı ne oldu derken. Öğreniyorum ki Christianla evlenmiş ama Dr. Troy kadının hayatının içine etmiş. Kimberde kendi canına kıymış. Halbuki kendini yolunu bulmaya çalışan,  biraz oynak olsa da hoş kadındı Kimber.


Neyse Sean ile Yaptığı konuşma, günümüz popüler kültürünü ve politik doğruculuğu tek cümle ile özetliyor. Sean insanların dışını değiştirirken, içlerini de değiştirebiliriz derken. Ava ona bir hikaye anlatıyor. Sonun da diyor ki; 'Farklılık, çirkinliğin başka bir tanımı'. Netice de o oldu, bu oldu yedi sezonda milyon tane şey oldu. Sonunda Ava mükemmel hayatına kavuştu. Kendisine tapan bir adam ve güzeller güzeli küçük bir kız.


Sean'a gelince, 'hayatımı seviyorum' 'olduğu gib kabul ettim herşeyi' lay lay lom nidalarının altında yatan imdat çığlıklarını yine Julia duydu. Gerçi Christian da biliyordu ama duymamayı yeğledi. Çok klişe bir tabir olsa da 'Seviyorsan birini özgür bırak onu' felsefesinden yola çıkarak,  Sean'ın 'kendini öldürmesine' izin vermedi. Sonunda özgür bıraktı onu. Son sahneye gelince ben çok beğendim. Ama nasıl tanımlayacağımı bilemedim. 'Tabiat boşluk kabul etmez' mi desem, 'Tarih tekerrürden ibarettir' mi desem, yoksa 'Sen uslanmazsın Christian' mı desem? :) Hepsini dedim gitti.  Bütün aykırılığına rağmen çok güzel bir diziydi. Yazının uzun olmasına bakıpta ürkmeyin. Söylemek istediklerimin çoğunu yazamadım.  Çok şey söylemişsin ama hiç bir şey anlatmamışsın demezsiniz umarım.






03/03/2010

Çakkıdı çakkıdı oynayıp kaynaşalım mı?

Kızlar, kızlar ne diyeceğim bakın İstanbulda yaşayan blogdaşlarla tabiiki blogu olmayan arkadaşlarda dahil buna görüşelim, tanışalım, kaynaşalım diyorum. Filmlerde gördüğümüz Ramenleri lüpletebiliriz.  Mekan olarak elimizde iki seçenek var malum Seoul ve Jin Mi ama Kore lokantası olması şart değil derseniz beraber seçeriz mekanı. TARİH: bu hafta yani 6 MART Cumartesi Ya da 13 Mart Cumartesi olabilir. Aynı hafta Jin Mi de film gösterimi etkinliği yapılıyor ona katılabiliriz isterseniz. Görüşlerinizi bekliyorum. LÜTFEN YORUM BIRAKIN ONA GÖRE BİR KARAR ALALIM.

6 Martın çok yakın bir tarih olması ve bu kısa sürede organize olamayacağımızı hesaba katarak önerimi 13 Mart ya da 20 Mart Cumartesi olarak değiştiriyorum.

01/03/2010

Jin Mideydim

Image and video hosting by TinyPic


Fotoğraf çekemedim ne yazı ki. Bilgisayarımdaki eski bir resmi ekliyorum. Koresevenler tanışma buluşmasında çekilmişti bu resim. Bu Pazar günü Jin Mi restorana Türkiye'deki en tutkulu Kore sever olan Yeşimi görmeye gittim. Bana yeşil çay ikram etti sağolsun. Tatlı sohbeti ve misafir perverliği günümü güzelleştirdi. Bir de Korece hocası olacak genç bir Koreli bayanla tanıştım. 10 aydır falan Türkiye'deymiş Gong Yoo sevgimden bahsettim ayak üstü, ama şimdi o askerde dedi. Bende hemen Aralıkta döndü diye bilgilendirdim kendisini :) Ne çabuk dedi. Yani tepkisinden ben öyle anladım ha ha ha dedim iki sene sürdü. Sen gel onu bir de bana sor nasıl geçti o kadar zaman :) Eve dönüşte Yeşim'cim bana Takvim hediye etti. Kore'nin turistik mekanları ödüllü fotoğrafçılar tarafından görüntülenmiş. Söylemeden geçemeyeceğim Yeşimin kendi kendine öğrendiği Korecesi süper o aksini iddia etsede en azından günü kurtarabilecek kadar konuşuyor hayran oldum valla. Tatlı sohbetin için yeniden teşekkürler Yeşim'cim  :)