31/07/2016

Birth of Beauty & Another Miss Oh

Uzun uzun zaman sonra (yaklaşık 1.5 yıl) Kore dizilerime geri döndüm. Alışkanlıklar kolay terk edilemiyor malum :) Bu sırada ancak iki dizi izleyebildim. Başlangıç için fena değil. Birth of Beauty ve son zamanlarda herkesin dilinde olan Another Oh Hae Young ya diğer adıyla Another Miss Oh. Öncelikle Birth of Beauty ile başlamak istiyorum.

Birth of Beauty: Sa Geum Ran kilolu ama pek iyi niyetli, sevimli bir ev hanımıdır. Zaten şişman ve 'çirkinsen' bunların aksi bir tutum sergilemen düşünülemez Sea Gem Ran'ın yakışıklı ve yarı ünlü kocası bir gün ondan ayrılmak istediğini söyler. Zaten karısını tv spikeri ile aldatıyordur. Bu noktadan sonra olaylar farklı bir hal alır.


 


Image and video hosting by TinyPic

Sea Geum Ran bir dizi estetik ameliyat geçirir ve Sarah olarak yeniden doğar. Artık zayıf ve güzel bir kadındır. Kore'nin güzellik algısı ve dayatması bana dünyanın geri kalanındaki güzellik anlayışından biraz daha acımasız ve katı geliyor. En azında uzaktan gördüğümüz ve dizi ve filmlerde bize yansıtılan 'güzellik' olgusu bütün problemleri çözer nitelikte görünüyor. Sürekli kocası ve ailesi tarafından hor görülen, ezilen Geum Ran estetik ameliyat sonrası bir intikam planı hazırlar ve başta plastik cerrah sandığı daha sonra öyle olmadığını anladığı Han Tae Hee'nin yardımıyla işe koyulur. Elbette süreçte aralarında bir aşk doğar doğmaması doğanın kuralına aykırıdır zaten :) Kaldı ki adamın kocasının iki katı romantik -ki kocası kendisine karşı hiç romantk değildir- iki katı yakışıklı olduğu düşünülürse aşık olmak iş bile değil. Birth Of Beauty zaman zaman sıksa da komedi dozu yüksek, macera, aşk ve intikamın harmanlandığı eğlenceli bir diziydi.

İkinci kadın rolündeki oyuncuyu hep ikinci kötü kadın rollerinde görüyoruz. Yazık değil mi bu kızcağıza halbuki çok temiz bir yüzü var. Biraz da masum rollerde görelim kendisini. Yalnız beni bu güzellik vurgusu bir noktadan sonra rahatsız etti. Artık güzelim onu yapabilirim, artık güzelim bunu yapabilirim tarzı cümleleri çok fazla duyduk başrol karakterin ağzından. Tamam anladım görüntüsü yüzünden çok aşağılanmış, çok acı çekmiş, terk edilmiş, canına kast edilmiş ama bu kadarına gerek yoktu. Ha bir de tamam Güney Kore'de estetik cerrahinin ne kadar gelişmiş olduğunu biliyoruz ama henüz boy uzatan ve ses değiştiren başarılı bir estetik ameliyat vakasını duymadık ;) Bunu da görmezden gelelim. İzleyelim eğlenelim. Bir de iç güzellik de önemlidir diyelim. Dış görünüş elbette mühim ama bir yere kadar. Önemli olan güzel insan olabilmek.


 



 

Another Oh Hae Young:  Oh Hae Young ortalama bir görünüşe sahip sıradan bir genç kızdır. Kendisi ile aynı adı taşıyan güzel Oh Hae Young ile aynı sınıftadır ve lise hayatı bu güzel ve kendisinden daha başarılı kızın gölgesi altında geçmiştir. Her etkinlikte koşulsuz desteklenen, teneffüslerde etrafında pervane olunan güzel Oh Hae Young sevimli ve nazik bir kızdır. İçten içe kendisine yöneltilen ilgiden hoşlansa da mütevazı davranır ve bu da ondan nefret etmeyi zorlaştırır. Öyle ki bu isim benzerliği geleceğini bile etkileyecek niteliktedir. Liseden sonra Hae Young yurt dışına çıkar ve herkes kendi yoluna gider. Sıradan  Oh Hae Young zengin ve yakışıklı bir adamla beraberdir her şey mükemmel görünüyordur ancak düğüne bir gün kala ayrılırlar.


 

Image and video hosting by TinyPic


Eric Mun'un başrolde olması benim için artı bir durumdu. Ayrıca yerli ve yabancı sitelerde diziden çokça ve övgüyle bahsediliyordu. Haliyle  merak ettim. Öncelikle bildiğimiz Kore dizi klişelerine yer vermemesi açısından başarılı bir yapımdı diyebilirim. Yine Kore'nin klasik güzellik anlayışını alt metinde hafiften eleştiren bir konusu olduğunu düşünüyorum. Esas kızın ne istediğini bilen sevmekten ve bunu belli etmekten korkmayan karakteri de etkileyiciydi. Zaten Kore dizilerinde kadınların sevgilerini göstermekte, ısrarcı olmakta ve sevdiğine sıkıca tutunmakta bir sorunları yok. Çok az kadın karakter tersi bir davranış sergiliyor.



Esas oğlan Park Do Kyung ses yönetmeni ve işinde çok titiz mükemmeliyetçi bir adam. Güzel Oh Hae Young ile bir ilişki yaşamış ama evlilik arefesinde terk edilmiş. Bir yanlış anlaşılma sonucu Oh Hae Young'un sevgilisi ile ayrılmasına sebep oluyor. Yolları tesadüfen kesişen ikili biraz vicdan azabı biraz benzer hayal kırıklıkları yaşamış olmalarının etkisi ile her geçen gün yakınlaşıyorlar. Eric Mun'un oyunculuğunu da tipini de çok beğenirim. Ama bu dizide biraz donuk buldum. Elbette bu da biraz karakterin nasıl yazıldığı ile ilgiliydi. Park Do Kyun olmadık zamanda bazı sahneler görmektedir. Bu da kısa süreli geleceği görme yeteneğine sahip olduğu olarak yorumlanıyor. İlerleyen bölümlerde geleceği değil de geçmiş gördüğü açıklanıyor. Do Young'un bu vizyonları bir uyarı mı? Yoksa sadece olacakları- olanları yalın haliyle gösteren bir rahatsızlık mı? İlerleyen bölümlerde daha net anlıyoruz. Yaptığımız her hareket, söylediğimiz her söz geleceğe bir tuğla ekliyor ya da çıkarıyor.



Fotoğraf altı yorumum yok. Eric Mun'u göstermek istedim :D



Park Do Kyung ablası, kardeşim dediği iş arkadaşları ile birlikte yaşıyor. Bu grup çok eğlenceli, çok sevimli ve birbirine çok bağlı.  Kim Ji Suk dizideki en güzel sürprizlerden biriydi. Kötü- çapkın adam rollerinde ne kadar başarılıysa komedi de çok başarılı olduğunu kanıtladı. Bu adam ne zaman kendi dizisinde başrol oynayacak ne zaman? Kampanya mı başlatsak? :) Bu arada dizide öpüşme sahneleri konuşulmuş ortalama Kore dizilerine göre iyiydi ama ben Eric Mun'u daha önce de izledim o yüzden bana pek tatmin edici gelmedi. Ben deli gibi sevmedim ama izlediğime de pişman değilim. Son olarak Kim Ji Suk rulzzz :D


10/04/2016

Beni Bulun/Michelle Knight

Image and video hosting by TinyPic

Gerçek Bir Yaşam Öyküsü
1 EV, 3 KADIN, 11 YILLIK ESARET
BENİ BULUN
ÇÜNKÜ BU SİZİN DE HİKÂYENİZ OLABİLİR
2002 yılında kaybolduğumda pek çok kişi bunu fark etmemişti bile. Yirmi bir yaşındaydım; adres sormak için bir markete uğrayan genç bir anne…
On bir sene boyunca kilit altında tutuldum, türlü işkencelere maruz kaldım. Bu, hayatımın halihazırda bildiğiniz kısmı olabilir fakat daha bilmediğiniz çok şey var.
-Michelle Knight-
Michelle Knight 2002 yılında, Ariel Castro isimli bir okul servisi şoförü tarafından kaçırıldı ve on yıldan uzun bir süre taciz, tecavüz ve işkenceye maruz kaldı. 2003 yılında Amanda Berry, 2004 yılında da Gina DeJesus tutsak olarak Michelle'e katıldı. 6 Mayıs 2013'te bir fırsatını bulup tutsaklıktan kurtulmalarının ardından, bu olay dünyada büyük yankı uyandırdı. Şimdi ise binlerce kişinin merak ettiği konu şu: O evin içinde neler oldu ve üç kadın akıl almaz işkencelere dayanacak gücü nasıl buldu?


Üç genç kızın ne istediği belli olmayan bir ruh hastası tarafından kaçırılıp yıllarca, yıllarca fiziksel - psikolojik işkenceye maruz kalmalarının hikayesi 'Beni Bulun' Kitabı okurken olanlara inanamadım. Kendi istekleriyle ortadan kaybolmadıkları çok belli olan bu kızların ip uçları bu kadar açık ve net bir şekilde ortadayken bulunamayışları sinirlerimi bozdu. Kızların tutsak edildikleri ev yaşadıkları mahalleden fazla uzak değildi. Buna rağmen bulunamadılar. Çünkü kimse aslında konuyla ilgilenmedi. Asıl sarsıcı olan bu. Olayın olduğu bölge fakir bir mahalle ve kimsenin çok da umurunda olmayan insanların yaşadığı, yoksulluğa, suça ve benzeri olaylara insanların kafalarını çevirip geçtikleri bir semt.


Michelle'in hayatının kaçırılmadan önce de günlük güneşlik olduğunu söyleyemeyiz. Onu kimsenin aramaması da bunun bir delili. Çocukluğundan itibaren çok acılar yaşamış, çok sıkıntı çekmiş. Oysa Amanda ve Gina'nın ailelerinin kanlarının son damlasına kadar kızlarını bulmak için çabaladıklarını okuyoruz.


Kızların kurtulmasında büyük payı olan siyahi komşuya röportajda soruyorlar. 'Bir terslik olduğunu nereden anladın?' Diye. Adamın cevabı yaşananlar kadar acıklı. 'Sarışın beyaz bir kız, zenci bir adama doğru koşuyorsa bir sorun var demektir.'


Çarpıcı kelimesi yaşanılanları anlatmaya az kalıyor. Kitabın dilinde edebi bir değer ya da etkileyici bir kurgu yok. Yazar başından geçenleri her hangi birine anlatır gibi anlatmış. Bu kadarı bile sinirleri alt üst etmeye yetiyor. Kalbinizin aynı anda üzüntü ve öfke ile dolmasına sebep oluyor. Yaşanmış olayları okumaktan hatta ders çıkarmaktan hoşlanıyorsanız okuyun derim.


15/02/2016

Gilmore Girls, Stars Hollowa Geri Dönüyor!

Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı derler. Ama 80-90 ve hatta 2000'lerin başında izlediğimiz dizileri filmleri özler aynı tadı alamaz olduk. Sadece nostaljik bir serzeniş değil bu. Ne yazık ki bir kaç tane kaliteli yapım hariç TV'de kayda değer bir iş yok. İşte belki bu sebepten finalinden 9 yıl sonra Gilmore Girls 90 dakikalık 4 bölüm şeklinde Netflix kanalında geri dönüyor. Bölüm isimleri İlkbahar - Yaz - Sonbahar - Kış olarak belirlenmiş. Sookie'yi canlandıran Melissa McCarthy hariç neredeyse bütün kadro yeni bölümlerde yer alacak. Sookie olmadan Gilmore Girls epey eksik, çokça yavan kalacak gibi ama başrollerimiz Gilmore Kızları olduğuna göre idare ederiz gibi görünüyor :) Aklımızda elbette çok fazla soru var ve bu soruların hepsi açıklığa kavuşacak mı bilmiyoruz. Ama en azından bir kısmını öğreneceğimiz kesin. Dizinin ilk bölümü gerçek zamanlı başlayacak.  Yani Rory'nin mezuniyetinden sekiz yıl sonra. Acaba Rory hep hayal ettiği muhteşem kariyerini elde etti mi? Biliyorsunuz Büyükbaba Richard'ı canladıran aktör Edward Herrmann 2014 yılında vefat etti. Dolayısıyla dizide de Richard olmayacak.  Emily bu kayıpla nasıl başa çıktı- çıkıyor. Nasıl bir yas sürecinden geçti göreceğiz.


 
Image and video hosting by TinyPic

Gilmore Girls dışında yeniden çekilmesi ya da devamı yapılması planlanan başka  diziler de var. Bunlardan bir tanesi X Files yayınlanmaya başladı bile. Benim bahsedeceğim bir diğeri ise pek çoğumuzun çocukluk yıllarından hatırlayacağı 'Full House' dizisinin devamı 'Fuller House'. Kalabalık evimiz, büyüyen çocuklar ve onların çocuklarıyla beraber daha daha kalabalıklaşıyor. Bu sefer DJ ve onun çocuklarının üzerinden izleyeceğiz ailemizi. Yine Olsen ikizleri hariç tam kadro ekranda olacaklar. Geçen yıllar oyuncularımızdan bir şey kaybettirmemiş. Yaş almış ama yaşlanmamışlar. Jessie Dayının da dediği hepsi hala çok iyi görünüyorlar. Biz izleyenler olarak bu zaman zarfında neler olduğunu merak etsek de oyuncular gerçekten bir aile gibi hiç kopmamışlar. Görüşmeye devam etmişler ve hatta sohbet grupları bile varmış. Bunu duymak nedense beni çok mutlu etti. İzlediğimiz şeyin bir gerçekliğine bir parça daha inanmamı sağladı. Dizi 26 Şubat tarihinde yine Netflix kanalında yayınlanacak. Bakalım her iki dizi de eski tadı verecek mi? Yoksa tadında bıraksalar daha iyiydi diye mi düşündürecek? Siz ne dersiniz?