25/04/2014

Hırsız Polis / Gerçek Aşk, İmkansız Aşk, Yasak Aşk AMA AŞK ♥♥♥



Hırsız Polis: Yakışıklı bir polis, güzel bir hırsız arasındaki imkansız aşkı anlatan, 2005 yılında başlayıp, 2 sezon sonra 2007 yılında sona eren Türk Tv tarihinin en özel dizilerinden biriymiş. Neden -miş- li konuşuyorum çünkü bu diziyi zamanında izlemediğim için büyük bir pişmanlık duyuyorum. Ben o grubun üyesiyim. Biliyorsunuz hani 'Ben Türk dizisi izlemem yeah' tayfasından. Bu düşüncemi değiştiren bir kaç dizi oluyor ara sıra. Ama genelde beğendiğim diziler ya bir süre sonra saçmalıyor, ya da yayından kaldırılıyor.


Hırsız Polis yayınladığı dönemde izlemedim çünkü o zaman hayatımda başka bizi dizi vardı :) Onun içindeki aşk biraz daha absürd ve komedi unsurları içeriyordu. Anladınız mı hangisi olduğunu? Hı hı evet o pembe dizi.


Hırsız Polis zamanında reytingleri alt üst etmedi belki ama çok özel, çok rafine bir izleyici kitlesi vardı. Ben bu kadar güzel bir aşk hikayesi olduğunu bilseydim hiç burun kıvırır mıydım? İşte hayatta ne büyük konuşsam başıma geliyor. La Fea Mas Bella-Çirkin Betty için de izlemem demiştim, alay etmiştim ama müptelası oldum sonradan.

Gözleri aşkla bakan, sevdiğinin içine işleyen bir adam. Kalbinden taşan duyguları bakışları ile dışa vuran. Bu adam bu kadını çok seviyor dedirtten bir aşık. Timuçin Esen'in müthiş oyunculuğu elbette karaktere tekrar, tekrar aşık olmamızı sağlayan bir unsur. Oyunculuğunu 'aşık bakan adam' rolüne indirgemiyorum elbette. Yine de bu bu duyguları samimiyetle izleyiciye aktarmak da büyük başarı diye düşünüyorum.




Çınar polis... Mavi hırsız... İmkansız bir aşk. Olmaması gereken bir beraberlik. Ama bu iki insanın yolları bir yerde kesişiyor. Ben  çok dizi izledim, çok sevdiğim karakterler oldu. Sevmesi kolay karakterlerdi belki de. Hırsız&Polis her bölümünde buram buram aşk kokan, yardımcı oyuncular dahil bütün kadronun oyunculuklarını konuşturduğu özel bir dizi.




Çınar, Maviyi koyu mavi bir derinlikten çıkardı. Var olduğunu bile bilmediği duygularını uyandırdı. Aşkı bir lüks gibi gördüğü yaşamında, bir çınar gibi gölgesini serdi üzerine. Canı pahasına korudu, deli gibi kıskandı. Bütün varlığıyla sevdi Mavi'yi. Aşk insanı duvara çarpar.... İnandığın bütün değerler, bildiğin bütün doğrular şekil değiştiriverir. Mutlak doğru diye bir şey var mı? Adalalet gerçekten bütün insanlar için eşit mi işliyor? Çınar doğru bildiği her şeyi tek, tek sorguladı Mavi ile beraber.


İmkansız aşk mı? Belki ama ben 'gerçek aşk' olarak tanımlıyorum Çınar ve Mavinin aşklarını. Aşk imkansız değildir. Koşullar imkansızdır belki ama kalbe söz geçebilir mi ki?

 'İnsan kalbindeki gerçek aşk, dört nala koşan bir at gibidir. Ne dizgin tutar, ne söz dinler'



Maço ya da sert karakterleri sevmem ben. Ama aşklarının zorluğu karşısında zaman zaman kontrolünü kaybeden Çınarı sevdim. Duygularıyla başa çıkamayan, sevdiğini yanında isteyen, deli gibi kıskanan Çınarın tutkulu hallerini sevdim. Bu dizi benim de ezberimi bozdu demek ki :)

 'Kelepçeliyim ben sana, yüreğimden ta derinden. Suçum da sensin, cezam da. Kaçıp gitme ellerimden.'




Özlem Düvencioğlu ne kadar güzel bir kız. Güldüğü zaman nasıl daha bir güzelleşiyor. Her iki oyuncu da klasik anlamda 'güzel' 'yakışıklı' değil belki. En azından ilk bakışta. Ama bakışlarıyla, duruşlarıyla baktıkça güzelleşen insanlar. Özlem keşke ekranlara dönse diyeceğim ama Timuçin Esen döndü de ne oldu? 7. bölümde dizi yayından kalktı. İzlemeye başlamamıştım. Kore dizilerinden alışkanlıkla bölümler biraz biriksin istedim. Ayrıca böyle bir sonun gelmesinden korktuğum için çok da bağlanmak istemedim diziye. Yazık oldu. H&P'den sonra hemen YouTubeda 'Parmaklıklar Ardında' dizisine baktım. Özlem Düvencioğlu kendi sesi ile oynamış. Çok da başarılıydı. Ne yapıyor acaba şimdilerde? Almanya'ya mı döndü? Bir daha görebilecek miyiz onu?

 



Timuçin Esen dağınık saçları, 'sıkıcı' kazaklarıyla Çınara hayat verdi. Ben o haliyle bile Biscolata erkeklerine 10 basar diye düşünüyorum. Güzellik sadece dışta değildir, ruhtan da yansır. İnsanın kendine özel bir ışığı vardır bazen ve öyle bir parlar ki, gözlerinizi alamazsınız.



Aksak'ın aşkını da görmezden gelemeyiz elbette. Marazi bir aşktı onunkisi. İmkânsız aşk asıl onun yaşadığıydı. Yıllarca kimselere bakmayan sevdiği, benliğinin tüm hücreleri ile aşık olunca, neye uğradığını şaşırdı Aksak. Nasıl davranacağını, nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemedi. Onunki de gerçek aşk belki, ama imkânsızdan da öte, hiç bir zaman karşılık bulamayacak bir aşk. Bütün dizi boyunca en sevdiğim replik Aksakla, Yakup arasında geçen diyalogdur. Uğur Yücel'in ne kadar muhteşem bir oyuncu olduğunu söylemeye gerek var mı?


 


Yakup: Bırak inadı aksak, imkânsızı istiyorsun!
Aksak: Bak Yakup, arkadaşım benim! Seninle benim aramızdaki fark ne biliyor musun?
Ben bu Mavi’ye lehimliyim ya hayata lehim...
Sen buna diyorsun ki inat, ben diyorum basiret
Sen diyorsun duracağın yeri bil, ben diyorum bildiğim ne varsa unuttum!
Sen diyorsun imkânsız, ben diyorum aşk... !


Aslında dizide pek çok mantık hatası, senaryoda aksayan yerler mevcut. Ama Çınar ve Mavinin aşkının büyüsüne kapılıp, o koca mantık hatalarını görmezden geliyorsunuz :) Funda Arar ve Cem Yıldız'ın seslendirdiği 'İmkansız Aşk' 'Kelepçeliyim Ben Sana' şarkılarıda diziden sonra bile unutulmayanlar arasında.




 

' ...Bir dikili ağacın olsun istedim. Şehirden kaçalım biraz toprağa basalım istedim. Madem bir çiçeğim var bahçesi olsun istedim. '




Sevenler kavuşursa mutlu sondur benim için. Aksak ve Arıza'nın gidişleri bizi üzse de, aslolan Mavi ve Çınarın birlikte kalmasaydı. 7 yıllık dizinin Spoileri olmaz artık. O yüzden anlattıklarıma bakıp, izlememezlik yapmayın. Beraber oldukları her kare aşkın başka bir halini yansıtıyor. Benim bu ara tam da böyle bir hikayeye ihtiyacım vardı. Bahar geldi ya ondandır belki :) Ama çoook güzeldi diyorsam, bir bildiğim vardır. Ben herşeyi beğenmem bilirsiniz. Diziyi online bulabilirsiniz NetD de hem yüksek, hem düşük kalite oynatma seçenekleri mevcut.

Benim için Mavi ve Çınar bir yerlerde gerçekten yaşıyor. İngiltere'de belki, belki uzak bir sahil kasabasında. Bir kızları var mavi gibi kıvırcık, gülüşü etrafı aydınlatan. Çınar gibi bir oğulları var, cesur, afacan, gözleri ile konuşan. Aşkları zamana yenik düşmemiş. Çocuklarıyla, sevdikleri ile kendilerini sevenlerle birlikte çoğalmış. Ulu çınarlar gibi kök salmış. Onlar orada bir yerdeler ve yaşadıkları bütün acıları geride bırakarak, çok mutlu bir hayat sürüyorlar.



 

Siz hiç Hırsız&Polis izlediniz mi? Ben izledim. ERİDİM...


18/04/2014

Frozen -Karlar Ülkesi-


Küçükken birbirleriyle çok iyi anlaşan iki kardeş Elsa ve Anna birgün oyun oynarken Elsa'nın güçlerini kontrol edememesinden dolayı Anna yaralanır ve Kral ve Kraliçe onu büyü yapan cücelerin yanına götürür. Cüceler sihirin kalbe gelmediği sürece çıkarılabileceğini söylerler. Anna'yı iyileştirirler fakat zihninden Elsa ile geçirdikleri güzel anıları siler. Yıllar geçer ve büyürler. Kral ve Kraliçe geçirdikleri bir kaza sonucu ölür. Birkaç yıl sonra Elsa büyür ve Arendelle Kraliçesi olmak için ülkede Taç Giyme Töreni düzenlenir. Yıllar sonra ilk defa sarayın kapıları açılır fakat törende Anna ve Elsa'nın kavgası sonucu herkes Elsa'nın güçlerini öğrenir. Elsa ülkeyi terk eder. Macera da burada başlar. (Alıntıdır)


Çizgi filmlerin çocuklar için olduğunu düşünenlerden misiniz? Ben değilim. Diziler televizyonları bu kadar esir almamışken, tatillerde çizgi filmler gösterilirdi. Ben de onları büyük bir keyifle izlerdim. Hatta erken kalkmaktan hoşlanmasam da, Şeker Kız Candy, Lady Oscar gibi animeleri izlemek için sabah uykumdan feragat ettiğim zamanlar olmuştur.



En iyi animasyon dalında oscar alan Karlar ülkesi bir Disney filmi olarak, Disney'in o alıştığımız sıcaklığını ekrana taşıyor. Bir dakika sıcaklık mı dedim ben? :) Pek 'sıcak' bir film olmadığı başlıktan belli zaten :D Ama siz anladınız beni. Elsa sürekli gücünün fark edileceği korkusuyla yaşıyor. Bu korku onu daha içe kapanık biri yapıyor. Aynı zamanda sahip olduğu farklılığı kabul edemediği için de kontrol etmekte zorlanıyor.

Gücünü kucaklayıp, yapabileceklerini gördüğünde zincirlerini kırıyor. Bu sahneler öyle güzel anlatılmış ki, elbisesinden yürüyüşüne kadar içinde yansıyan enerji, dışarıya taşıyor. Kendini ve çevresindekileri korumak için kendini buzdan bir kuleye hapseden Elsa, yalnızlığı hem bir ceza, hem bir kurtuluş olarak yaşıyor. İyi güzel de, kızcağız bütün gün o buzdan şatoda ne yapıyorsun ki sen? Sıkılmaz mı insan? Nereye kadar buzdan oyuncaklarla oynacaksın? :)

Son zamanlarda filmler de ve animasyonlarda bağımsız, güçlü kadın profilleri görüyoruz. Bu Karlar Ülkesi/Frozenda da böyle. Ülkenin Veliahtı iki kadın. Kurtarılmaya ihtiyaç duymayan, özgüvenli, cesur ve özgür ruhlu biri. Fedakar, güçlü, sessiz ama iradeli bir  diğeri.



Film hakkında bazı enteresan bilgiler.



  • Elsanın buzdan şatosunu çizmek için 50 kişi sadece görsel efektler üzerinde çalışmış. Yönetmene göre bu iş neredeyse sonsuza kadar sürecek gibiymiş.

  • Sahneye ve açısına bağlı olarak, tek bir sahne için  4.000 bilgisayar 30 saat süren bir çalışma gerçekleşmiş.

  • Filmin gelişmesi ve ilk yapım aşaması 4 yıl sürmüş ama hikayenin tam anlamıyla netleşmesi ve hayata geçmesi 1.5 yıl önceye dayanıyormuş.

  • Olaf; Anna ve Elsa'nın çocuklarının ve çocuk masumiyetlerinin karışımı bir sembol.

  • Filmdeki kostümler için 1800'lü yılların modasında esinlenilmiş.


Görsel ve teknik olarak başarısı ödüllerle taçlandırılmış bu duygusal animasyon, her yaştan izleyiciye hitap edebilmesi açısından da, artı bir övgüyü hak ediyor. Filmin müzikleri ise kendisi kadar iyi. Türkçe versiyonu çok beğenmedim ama orjinal versiyonu ve İspanyolcası çok hoşuma gitti. Annayı Kristen Bell, Elsayı İndina Mendez seslendiriyor.


Özetle beğendim ve fırsatınız varsa büyük ekranda izleyin diyorum :) Ve işte o muhteşem şarkı.




04/04/2014

Ne İzlesem? Görüş ve Öneri Bekleniyor :)

Arkadaşlar arada sırada yorumlarda bana önerilerde bulunuyorsunuz. Başka bloglarda okuduğum 'ah ben de izleyeyim' dediğim diziler, filmler oluyor. Daha sonra ya bir bölüm bakıp kapatıyorum. Ya da unutuyorum. 2012'den beri doğru düzgün Kore dizisi yapıldığını düşünmüyorum. Ya da artık biz aştık da bazı şeyleri, kalite çıtasını mı yükselttik bilemiyorum.

Her diziyi, her kitabı, her yazarı, her oyuncuyu, her şarkıcıyı ya da şarkıyı beğenmediğim ortada. Ama benim yorumlarımı merak ettiğinizi diziler-filmler vs. varsa buradan yazarsanız sevinirim. Ya da ben çok beğendim, senin de beğeneceğini düşünüyorum mutlaka izle dediğiniz Kore-ADB-Avrupa dizileri, filmleri olabilir. [HİNT DİZİSİ OLMAZ :) ] Hem ben görürüm, tek başlık altında toplanır. Hem de başkalarına da fikir olur belki :)Her türlü, görüş, öneri ve tavsiyeleriniz müessemize iletirseniz, çok memnun oluruz efendim :)

Biliyorsunuz ki; blog yazmaya başladığımdan beri sabit bir işim olmadı, hep bir takım işlere girip  çıkıyorum. Bir dönem aşırı yoğun oluyorum. Bir zaman geliyor şimdiki gibi epeyce boş vaktim oluyor. Hazır durum böyleyken, daha çok yazmak istiyorum ama ona da üşeniyorum. Oysa ki elimde izlediğim filmlerden oluşan bir liste var. Ben onları yazmayı gerçekten istiyorum... Ama birazcık hevesim de kaçtı. Neyse ben Kore dizilerimi özledim.  Önerilerinizi bekliyorum.