25/10/2013

Heirs - Lee Min Ho İlk İzlenim-

SPOİLER İÇEREBİLİR HATTA DİREK SPOİLER :)



Uzun zamandır beklenen Lee  Min Ho dizisi sonunda başladı. Min Ho sevenler olarak pek mesuduz :) İlk iki bölümü Hikaru hem özetledi hem de araya yorumlarını kattı. Okumadıysanız hemen gidin buradan okuyun. Ben hala Lee Min Ho ve Yoon Eun Hee'nin bir dizide beraber yer almasını bekliyorum. İSTİYORUM! O zaman tam süper olacak inanıyorum :)


Şimdi 2. bölümün sonunda Sinemada sözde saklanan ikili, filme dalıyor. Tan uyuyormuş gibi yapsada, kızın öf püf anlamıyorum ki nidalarına dayanamayıp, cümleleri çeviriyor. Bazılarına yorum katıyor bebem. Bölüm sonunda kıza yüzünü dönmüş, soruyor  senden hoşlanıyor muyum? Hımmm şimdi o şöyle oluyor, sen dizini başrol oyuncususun kızda öyle. Ehh mecburen hoşlanacaksınız birbirinizden, sen bakma şimdi o elde edilmesi zoru oynuyor. Hayat zor, aşka yer yok bidi bidi ayaklarında ama eninde sonunda o da sana aşık olacak. Sıkıntı yok yani. Bu 3. bölüm kısa özeti, devamı için Supercel'in bloguna alalım sizi.


4. Bölüme geçiş yapıyoruz şimdi. Arkadaşlar hazır mısınız? :P Evet, hazırsınız :)


Havaalanına gelen, dış hatların hemen girişinde Tan ve Racheli görüyor. Rachel çocuğa vantuz gibi yapışmış. Tanda ne yapsın çocuk nasılsa gidecek diye, öylece duruyor. Eun Sang'dan numarasını istiyor. Fakat kızımız söylenecek her şey söylendi. Teşekkürümü ettim, veda sözlerimi söyledim. Geriye kalan bir şey yok diyerek, telefon numarasını vermiyor. Tan'ı üzüyor bu durum. Ahh canımmm üzülme sen diyorum yola gelecek... Nuna dediydi dersin  :)



Uçakta, Eun Sang ile karşılaşan Rachel, yeniden karşılaşabiliriz Alimallah bilgilerin ben de olsun minvalinde gıcık bir konuşma yaparak, kızın elindeki bilgi formunu alıyor. Ya işte 2. kadın ya her türlü gıcıklık yapacak. Tam mutlu olmaya başladıklarında araya girerek, sorunlara yol açacak. Zarar ziyan bir karakter işte.


Neyse Kore ülke sınırlarına ayak basıyorlar. Racheli Tanı'n eski arkadaşı, Rachelin müstakbel üvey kardeşi Choi Young Do karşılar. Bu karşılamanın zorunlu ve gönülsüz olduğunuda belirtmek gerek. Bunlar birbirlerine laf sokarak, evlerinin yolunu tutsun, bizim Eun Sangı kimse karşılamaz tabii.


Evine döndüğünde bomboş bir daire ile karşılaşır. Öğrenir ki annesi yatılı hizmetçi olarak kalmaya karar vermiş. Evin depozitosunu da meğer ablasına vermiş. Acıların kızı ya... :P



Bu arada Heechul konuk oyuncu olmuş diziye. Bizim köyün delisi kontenjanındandır kendisi.





Neyse efendim o oluyor, bu oluyor... Amerika'da yalnızlıktan sıkılan Tan yurduna dönmek istiyor. Yeter bu hasretlik, bitsin bu gurbet diyerek. Tek bir bavul ve sırt çantası ile temelli dönüş yapıyor. Gidişim suskun oldu ama dönüşüm muhteşem olacak dercesine, Kore'ye doğru yol alıyor. Her zamankinden daha şık ve yakışıklı görünmesi de üstüne bonus oluyor :)



Tan Kore'ye döner dönmez ağabeyini görmek istiyor. Ama umduğu gib karşılanmıyor. Ağabey neyin kinini tutuyorsa artık. Sürekli bir atar, sürekli bir kaba davranma halinde Tan'a. Tan eve geliyor, annesi tarafından sorgu suale tutuluyor :) Hemencecik Eun Sang'ın verdiği Derams Catcher mı ne onu asıyor odasında. Ahhh bebeğim benim :)



Arada başka karakterlerde var elbette. Onlarla da ilgili şeyler oluyor. Mesela Eun Sang'ınen yakın arkadaşı Chan Young ve onun kıskanç sevgilisi Bona çok şekerler :) Ben özledim, hayır ben daha çok özledim gibi klişe olsa da ilişkileri son derece sevimliler. Muhtemelen dizinin gerçek anlamda sorunsuz ilerleyen tek çifti kendileri olacak.



Baba oğulun şeflere taş çıkartan performansıda görmeye değer. Kız diyor meğer evde yemek yiyelim dediğinde bunu kastediyormuşsun. Süper değil mi?



Neyse Tana dönelim. Günlerini evde görünmez bir şekilde geçirmesi söylenen Eun Seung denileni yapıyor vede bu durum farkında olmadan Tan ile aralarında bir köşe kapmaca yaşamalarına sebep oluyor. Biri eve girerken diğeri çıkıyor. Biri  çıkarken diğeri içeri giriyor gibi. Tan şüpheleniyor durumdan ama pek ihtimal vermiyor tabii. Bir akşam otururken, evin içinden gelen sesler dikkatini çekiyor. Korku filmi sesleri. Bir kalkıyor, bakınıyor sağa sola ama bir iz bulamıyor.


Bu arada sana kırmızı çok yakışıyor :)



Bir türlü rastlaşamayan ikilinin durumu sonunda Tanın şüphlerinin doruğa çıkmasına sebep oluyor. Soruyor anasıgile :) Kim var bu evde bizden başka diye. İşte adını doğru teleffuz edemediği hizmetçinin kızı var sen yaşlarda diyor annesi hanım :)  Tan nihayetinde emin olmak için kıza kendi hesabından mesaj atıyor. Malum telefonundan giriş yapmıştı. Çıkmadı ya kızın hesabından bir türlü. Neyse.... Kız da su içiyorum diye cevap veriyor... Buraya alacakaranlık müziği hayal edin. (Vampir olan değil Tv korku klasiği olan) Veeeeeee kızı kendi yaşadığı evin mutfağında görüyor. Girmek ve girmemek arasında kapı eşiğinde kalakalıyor. Aralık kapıdan kızı seyrederken bölüm bitiyor.  Ben de bitiyorum :p




Sevgili Hikaruu'nun  önerisi ile gerçekleştirdiğimiz bu mimsi, özeti yada özetimsi mimi sonlandırıyorum burada. Ayyyy ne zormuş :) 5. bölümü isteyen Piknik Yapan Kıza  gönderiyorum. Kolay gelsin :)


17/10/2013

Wonder Girls Sunye Anne Oldu


Geçtiğimiz Ocak ayında misyoner sevgilisi James Park ile evlenen ve kendi neslinde evlenen ilk idol olan, Wonder Girls'ün lideri SunYe bir kız bebek dünyaya getirdi. Kızına Hailey ismini veren Sun, haberi kendi Twitter hesabından duyurduk ki kendisini takip etmeme rağmen ben görmedim :) Bu kızla ilgil duygu ve düşüncelerimi muhtelif seferler dile getirdim. Tekrarlamayacağım. Çok sevindim ben onun adına. Ama bu saatten sonra kimse çıkıp Wonder Girls dağılmadı demesin. Resmi olarak dağılmasalarda, pratikte WG'nin bir grup olarak devam etmedikleri çok açık. Hele Kore gibi bir ülkede bir annenin idol grubunda yer alması çok çok zor. Artı Sun ve eşi Kanadada yaşıyorlar. JYP değişik şeyler deniyor -kızları olmayacak bir rüyanın peşine sürüklemek gibi- bunu da denermi bilmem. Bence Sun ve diğerleri bundan sonra solo olarak devam edecekler. Dağıldılar demeden, doğal bir şekilde bitecek WG. Tek sevdiğim kız grubuydu halbuki. Ne diyelim Allah analı -babalı büyütsün Hailey bebeği :)

16/10/2013

Fatih Murat Arsal - Nefretten Sonra


Fatih Murat Arsal, Pudra Tozu sayesinde haberdar olduğum bir yazar. Nefretten Sonra için bir hediye projesi vardı. Ben de yardımcı oldum. Özellikle bu süreçten sonra, yazarı ve kitaplarını çok merak eder oldum. Ancak türe çok aşina olmadığımdan mesafeli yaklaştığımı söylemek zorundayım. Neyse nihayetinde arkadaşım elindeki fazla bir kopyayı bana yolladı. Okumaya başladım.

Kitap ilk anda aksiyon sahnesi ile beni içine çekti. Birden heyecanla ne olacak acaba diye beklemeye başladım. Doğan ve Tamer'in sözcüklere çok gerek duymayan arkadaşlığı beni gülümsetti.  Sonra Natalia ile tanıştık... Güzel ve öfkeli Natalia... Başına gelenler için Tameri suçlasa da içten içe görünenden daha fazlası olduğunu bilyordu. Belki de yaşadığı büyük trajediden sonra hayata tutunmak için nefrete ihtiyacı vardı.

Natalia, babasının ölümüne sebep olduğunu düşündüğü Tamer'den intikam almaya yemin etmiş, bunun için de kafasında türlü türlü planlar yapan küçük bir kız. Aşk ve nefret arasında ince bir çizgi var derler. Ya da 'Büyük aşklar nefretle başlar' her ikisi de birbirinin zıttı olsada, diğer bütün duygulardan daha güçlü olan, bu iki hissin her an birbirine dönüşmesi muhtemel.

En başta Tamer'den etkilenen Natalia çocukluktan genç kızlığa geçiş sırasında, tanımlayamadığı duygular hissediyor. Bu kısmı sevdim. Sürekli güzelliğine vurgu yapılsada, Natalia'nın pek umurunda değil bu durum. Tamere karşı güçlü bir fiziksel çekim hissetse de önce bunun  adını koyamıyor. Biraz daha büyüyüp, kendini ve bedenini tanıdıkça bunun cinsel çekim olduğunu kabul ediyor. Fakat asıl kabul etmek istemediği, bu hissettiklerinin cinsel bir etkileşimden çok daha fazlası olduğu.

İnsanın hayatında yaşadığı büyük bir felaketin, hayatının aşkına giden kapıyı açması da ancak kitaplarda olur. Bu anlamda Nataliayı biraz kıskandığımı söylemeliyim. Natalia, nefretini söndürüp, kendine ve mutluluğuna bir şans veriyor mu? Tamere karşı olan hisleri ile başa çıkabiliyor mu? Okuyun ve görün derim. Bana bu kitabı gönderen canım arkadaşıma tekrar, tekrar teşekkür ediyorum.

Aşk romanı severim ama Türk yazar okumam diyorsanız, bir şans verin derim. Yazarın kemikleşmiş ciddi bir hayran kitlesi var. Benim hem merak edip, hem de okumaya cesaret edemediğim 700+ sayfalık 'Yalnız Gözlerin İçin' kitabı için sayfa sayısını az bulduklarını duydum. :) 1.000 sayfa yazsın yine okuruz diyorlar. Bir erkeğin satılarından, bir kadının aşkını ve nefretin okumakta ayrıca ilginçi. Bunun için bile okunur.


13/10/2013

Master's Sun / So Ji Sub Efsanesi :)

 Image and video hosting by TinyPic


Bazı diziler anlatılmaz izlenir. Masters Sun da onlardan biri. Bu demek değil ki, ben hakkında hiç bir şey yazmayacağım. Elbette söyleyecek iki -üç şeyim var benimde. :) Masters Sun 2013ün bu zamana kadar açık ara en iyi dizilerinden biri oldu. So Ji Sub'u görmeye çok da alışık olmadığımız bir rolde izledik. Romantik Komedilerin aktörü olmadığını bildiğimiz Ji Sub, bu rolün üstesinden geldi. Tabii ki kendi tarzında.



Bilmeyenler için kısaca konusu  şöyle: Tae Gong Shil bir kaç yıl önce bir kaza geçirmiş ve 3 yıl boyunca komada kalmıştır. Komadan uyandıktan sonra, hayaletleri görmeye başlamıştır. Hayalatlerin Güzin Ablası olma vazifesini gönülsüz de olsa üstlenmiştir. Olmadık yerlerde, olmadık zamanlarda karşısına çıkan hayaletler sürekli Gong Shil'den yardım istiyorlar. Tae Gong Shil önce çok korksa da bir süre sonra alışıp, hayaletlere yardım etmek için işe koyuluyor.


Güvenlik şefi Kang ya da diğer bir değişle 'Şeker Kang' Tae Gong Shil'in komşusu. Krallıkta güvenlik şefi. Gong Shile karşı ufaktan bir hisler beslemekte. Tabii ki ikinci adamın esas kızı alamayacağı kuralından habersiz :D 'Küçük Güneş'in de kancasını attığı, sevimli ve yakışıklı bir karakter.


Tae I Ryeong: Tae Gong Shil'in liseden arkadaşı. Krallığın yüzü ve çok ünlü bir yıldız. Lise yıllarında Tae Gong Shilin gölgesine kalmış. 'Küçük Güneş' olarak anılmış. İkinci kadınlar itici olurlar ama ben çok rahatsız olmadım bu karakterden. Sevimli buldum hatta. Biraz ego sorunu vardı ama o da normal. Eh kadın star ne yapacaksın. :)


Jo Jong Woon, Krallık alışveriş merkezinin ve bir takım diğer şirketlerin sahibi. Klasik Kdrama erkeği işte. Soğuk, mesafeli, zengin, yalnız, yaralı vs :)  So Ji Sub çok yetenekli bir aktör. Şüphesiz daha yumuşak, daha romantik bir şekilde yansıtabilirdi karakteri. Yine de soğuk görüntüsü ile romantik-komediyi birleştirmeyi başarmış.


Jong Woon, Gong Shil ile yağmurlu ve fırtınalı bir günde karşılaşıyorlar. Gong Shil ona dokunduğunda hayaletlerin gittiğini farkediyor ve bu andan itibaren bu adama 404 gibi yapışmaya karar veriyor. Sadece kendini korumak için elbette. Tabii ki dizinin işleyişi için bu kadar kalmaması gerekiyor. ;)


İkili, bütün engellere rağmen mutlu olabilecekken, kelimenin tam anlamıyla geçmişin hayaletleri peşlerini bırakmıyor. ;)




Dizi aslında bir So Ji Sub güzellemesi? Öyle yapalım ki, hayranlarına hayran katalım demişler. Her hali ile karizmatik görünebilir mi bir adam? Bakalım görünebilir mi? :)



Bir erkeğe göre fazlasıyla zarif ve güzel olan ellerini her fırsatta gözümüze soktu yönetmen. Şahsen benim şikayetim yoktu. Adam full paket olarak geliyor sanırım. Yüz, ses, fizik, eller... Sarın eve götürelim :) Kendi de farkındadır bunun sanırım :) Bknz: Alttaki resim :)

Ellerim sizce de,  muhteşem değil mi?




Hemen, hemen bütün Kore dizilerinde olan 'öpüşememe' hadisesi bunda da vardı. So ji Sub ve Gong Hyo Jin gibi profesyonel oyuncuların, bu kadar sahte bir oyunculuğa mahal vermemeleri gerekiyor. İş yönetmende bitiyor denebilir ama her ikisi de isim yapmış, kaliteli oyuncular. Söz söyleme hakları olduğunu düşünüyorum.

Fotoğrafta nispeten iyi görünüyor ama izlerken, romantizmin katilisiniz dedirtiyor :P



Hong Sisters'ın Big faciasından sonra, yine eskisi gibi eğlenceli bir yapımla dönüş yapmaları isabet olmuş. 'Big' de farklı bir şey denediler olmadı. Demek ki bildiğinden şaşmayacakmışsın bunu öğrendik :) Neyse en iyi bildikleri alana geri dönerek, izleyicileri ve sadık hayranlarını bir kez daha mutlu ettiler. Oyuncu seçimleri de çok başarılı. Gong Hyo Jin'i zaten çok beğeniyordum. Abartısız mimikleri, yalın oyunculuğu, iddiasız ama zarif görüntüsünü hep takdir ediyorum. So Ji Sub desen sözlere gerek bile yok. Seo In Guk yeni bebek yüzlümüz :) Kim Yo Ri'de Alice dizisinden hatırlıyorum. Orada çok donuk bir ifadesi vardı. Burada oyunculuğunu daha çok gösterme fırsatı bulmuş. Pek çok arkadaş eş zamanlı izledi. Ama hala seyretmeyen varsa, elbette tavsiyemdir. Korkutucu mu acaba diye düşünene varsa; cevabım hayır. Gayet sevimli bir romantik komedi. Hong Sister+So Ji Sub+ Gong Hyo Jin= 'We Rock babe' :P

01/10/2013

Çalıkuşu 2013



Kanal D bir milyon kez ilk bölümünün tekrarı yayınladı. Görmediyseniz Tv açmıyorsunuz demektir :) İyi yapıyorsunuz o ayrı. Neyse Kanal D'de bir klasik uyarlaması başladı. Reşat Nuri Güntekin Kanal D için yazmış :P Fahriye Evce'nin Tv deki ikinci büyük işi yine bir Reşat Nuri Güntekin kitabı. Tabii ki aslına sadık kalmayacaklarını birinci bölümden gösterdiler izleyenlere.


Önce şunu söylemek istiyorum dizi yeni başladı ama umarım bin sezon süründürmezler. Hikaye belli, kurgu bellli. Yaprak Dökümünü katlettikleri gibi bu diziyi de uzatıp, tadını kaçırmasınlar. Dizi, kitaptan oldukça farklı ilerliyor, ilk bölüm itibari ile böyle en azından. Kamra'nın doktor oluşu falan kitapta olmayan şeylerden. Ben ilk bölüm itibari ile sevdim diziyi. Çalıkuşu değilde ondan esinlenilmiş bir dönem dizisi diye bakarsak, keyifle izlenebilir. Detaylara takılıp da, kitaptaki duyguyu ararsanız hayal kırıklığına uğrarsınız.


Fahriye Evcen çok güzel bir kız. Hem de akıllı, kültürlü bir genç kadın. Ancak oyunculuğunda beni iten bir şey var. Tam anlamıyla antipati duymuyorum ama sempati de besleyemiyorum. Sanırım Evim Sensin felaketinden sonra oldu bu :) Burak Özçivit de geçmişten bugüne bakınca, kendini epey geliştirmiş oyuncu olarak. Ben beğendim. Gözüme batmadı, rahatsız etmedi.


Salı akşamlarımı şimdilik Çalıkuşuna ayırmaya karar verdim. İleride ne olur bilemem. Şimdilik izlenmeye değer olduğunu düşünüyorum. Kostümler, dekor,  çekim kalitesi, renkler çok iyi. Bir tek geçen bölümde Göksu sahnesinin dekor olduğu barizdi. Onun dışında göze batan fazla bir şey yoktu. 2. bölümü merakla beklemedeyim.