22/04/2012

Biraz ondan, biraz bundan ortaya karışık

Başlıktan da anlayacağınız üzere karmaşık bir yazı ile karşı karşıyasınız dostlar :) Öncelikle zaten çok sık güncelleme yapmayan, hatta bundan çok hoşlanmayan bir blogcu olmama rağmen fazlasıyla ara verdim. Farkındayım ama mazaretim var işe başladım :) 5 gün sonra 1 ay olacak tam ben daha işleri oturtamadım. Benden önce yolunda giden bir sistem olmaması da beni zorluyor. Gece yarılarına kadar vampirella edasıyla oturan, güneşi üzerine doğurmadan yatmayan ben, artık  21:00 gibi uyuklamaya en geç 23:00 gibi derin bir uykuya dalmış oluyorum. Hey gidi, hey bu günleride mi görecektik? :)


Bu esnada dizilerimden, filmlerinden uzak kaldım tabii ama önceden izlediklerim yazılmak üzere sıra bekliyorlar. Hem izleyecek iyi bir şeyler bulamamak, hem de yaşadığımı acı günler beni yavaşlatsa da durdurmadı. Haberleri hala takip ediyorum. Bu yaz Kore camiasından iyi yapımlar çıkacak diye ümit etmekteyim.


Image and video hosting by TinyPic
Bunların başında Gong YOO aşkımın bir dizi ile ekranlara dönecek olması var. Konu  çok bildik, hem Kore'de hem de Holywood da defalarca işlenmiş vücut değiştirme olayı. Tom Hanks'in yıllar önce oynadığı 'Big' filminden esinlenilmiş aynı  zamanda 13 going to 30 de aynı durumu konu alan başka bir Hollywood romantik komedisi bu iki filmle ve bundan öncekilerle ciddi benzerlikler taşıyor. Gong Yoo söz konusu rol için biçilmiş kaftan.  Yine de Hong sisters dizisi olacak bu yapım beni çok da heyecanlandırmıyor. Sadece Gong YOO dönecek diye mutluyum. Malum Hong sisters absürd komedi yapıyor ve ben bunu hiç sevmiyorum. Öte yandan Gumihoyu çok sevmiştim bu da bir istisna olabilir. Bu arada başrol kadın oyuncusu Gong Yoo'nun katalog çekimlerindeki partneri Lee Min Jung. Ben bu kızı bir tek Boys Before Flowersda izledim hakkında fazla bir bilgim yok. İyi olur umarım.


Aslında çok da karışık bir yazı olmadı. Bir şeylerden daha bahsedecektim ama unuttum. En kısa zamanda kafamı toparlayıp, yazılarıma dönmek istiyorum. Kpop aleminde, Kdrama aleminde sonra Avrupa sinemasında, Amerikan Tvlerinde yeni neler var bir göz atmak  gerek Adele denen kızı yeni keşfettim sayılır bu aralar 'Rolling in the deep' i dinliyorum ama meğerse ben onu 'Chasing pavements' ile çok daha önce keşfetmişim ama haberim yokmuş ha ha :)



Bu arada Jeang Geun Seouk'n yeni dizisi Love Raine başlamayı düşünüyorum nasıldır bilemedim. Her türlü, görüş, öneri, tavsiye vs. açığım... Böyle varsa çookk romantik film-dizi önerileriniz çok sevaba girersiniz benden söylemesi : ) Az romantik de olur ha ha ha. Özetle boşluk bulduğum ilk fırsatta yazılarımı depolayacağım. O zamana kadar beni özleyin...


02/04/2012

Kimi Wa Petto/ You're My Pet/Beslenir ki bu...


Uzakdoğulu genç oyuncularla ilgili en çok kulllandığımız cümle: Beslenir ki bu.... Eh her zaman ki gibi Japonlar yapmış :) Nerede genel geçer kuralları zorlayan konular var, Japonlar orada :) Bir manga uyarlaması olan bu dizinin Kore versiyonu bir filmi de var. Çok ilginçtir ki ben Kore yapımını değil, Japon yapımı olan diziyi beğendim. Normalde Japonya'yı Kore'ye tercih ettiğim görülmemiştir ama iyi bir işin hakkını vermemek olmaz.


Kimi Wa Petto genç bir kariyer kadının yalnızlığını anlatıyor. Iwaya Sumire burnu düşse yerden kaldırmayacak bir karakter. Güçlü ve soğuk bir profil çiziyor. Tabii ki bu maskenin altında yalnız ve güvensiz bir kadın var. Sumire yorgun, yoğun ve kötü geçen bir günün ardından kapısının önünde bir kutu buluyor. Kutunun içinde yaralı bir genç var. Evine alıyor, pansuman yapıyor. İyileşmesine yardım ediyor. Fakat iyileştikten sonra ayrılmak istemeyen bu genç adam, Sumire'ye istediği herşeyi yapabileceğini söylüyor. Yarı şaka, yarı ciddi köpeğim ol o halde diyor kızımız. Tamamdır diyor oğlan :)


Iyawa ona çocuken sahip olduğu ve çok sevdiği köpeğinin adını veriyor. 'Momo' Köpeğin olayım tabirinin hayat bulmuş hali bu geç adamın gerçek adı 'Goda Takeshi' yetenekli bir dansçı ama ilk bölümden anlıyoruz ki başını belaya sokmuş.


Image and video hosting by TinyPic
Zamanla bu sahip-evcil hayvan ilişkisi derinleşiyor. Bir taraftan sadece 'pet' olarak yaşayan 'Momo' taraftan da Sumire'nin bağlandığı, sevdiği yegane şey haline geliyor. 'Köpeğimi' besleyeceğim diye alelacele işten çıkmalar, günün stresini saçını okşayarak atma vs. gibi alışkanlıklar ikili arasında bir duygusal yakınlaşma doğuruyor. Olmazsa olmazdı zaten :)


Matsumoto Jun köpek olarak çok başarılı. Gerçekten bir köpeğin bütün haraketlerini bir insan bedeninde görebiliyorsunuz. Tatlılığı da cabası. Ben de şahsen öyle bir 'hayvanı' besleyebilirim evde. : ) Kadın oyuncu da çok başarılı ama Japonların emekli öğretmen gibi giyinelim moda anlayışı ve o içtiği sigaralar sinirimi bozuyor. O da iyi oynamış işte gerisi teferruat :P


Peki ben neden şekerler şekeri Jang Geun Seuk yerine Matsumoto'yu tercih ettim? İzleyin görün derim ve yazımı burada sonlandırırım :)