27/03/2011

Vee Buluştuk


19 Martta blogcular ve takipçiler olarak buluşacağımız söylemiştik. Nilü, Ben, Betül, Mukaddes, Burcu, Lee, Akira, Winpohu, Ebru, Seda, 9 çiçek bir böcek olarak :) Rotamızı Seoul restorana çevirdik her zaman ki gibi. Ben artık sıkıldıysam da ,yeni gelen arkadaşlar vardı ve Kore yemeklerini denemek istediler. Artık gönül rahatlığıyla söyleyebilirim; kimse alınmasın, kırılmasın ama Kore yemekleri tek kelimeyle BERBAT. Bazı arkadaşlar, - pek çok ilk gelen kişiye olduğu gibi- ağır kokudan çok rahatsız oldular ve iştahları kapandı. Ben alıştım artık ama yine de kötü bir koku tabii.


Ben yine assolist olarak son anda dahil oldum gruba :) Ama, ama 5dknın lafı olmaz değil mi? İndim tramvaydan Nilüyü aradım. Bekliyoruz tramvay durağındayız dedi. Yerini tarif etti, bir türlü göremedim grubu. Birden Nilü'cüm parlak bir fikir buldu... Şemsiyemi açayım yakındaysan, öyle bulursun bizi dedi. Dahiyane değil mi? Neyse :) Şeker pempe bir şemsiye gördüm birden bir kaç metre ileride :D Tam bir film karesi gibiydi. Hep beraber restorana gittik. Bir kısım ramen söyledi. Ben tatlı-ekşi tavuk sipariş ettim yine ama ekşi kısmını atlamışlar sanırım ha ha :D


Şaşırtıcı bir şekilde kalabılıktık 10 kişi olmuştuk ve Nilü dışında hepsi yeni yüzlerdi benim için. İçlerinden özellikle biri beni çok şaşırttı ve sevindirdi. Seda isimli bir arkadaşımız ta Bursa'dan kalkmış gelmiş. Zamanı dar ve verilmiş başka bir sözü olduğu için erken kalktı. Sohbet etme imkânı yakalayamadık fazla ama yolda iki çift laf etme şansını bulduğumuzda, bana 24 yaşında gösterdiğimi söylediği için kendisini pek bir çok sevdim :) Bu buluşmada Sevda'mın olmaması hem beni biraz üzdü, hem de acaba iyi vakit geçirir miyiz yeni gelenlerle diye endişelendim. Ancak, korktuğum gibi olmadı. Arkadaşların hepsi çok cana yakın, çok neşeli insanlardı. Bu arada her buluşmaya davet ettiğimizde, 'yağmur yağdı', 'şimşek çaktı' gibi bahanelerle gelmeyen Lee bu sefer aramıza katıldı. Merak eden varsa söyleyeyim tek parça halinde gitti evine. :D


SDC11219Seoul restoranda yemeklerimizi yedikten sonra, günü henüz noktalamak istemediğimiz için, gidecek başka mekân arayışına girdik. 2 kişi zaten Seouldeyken gitmişti. Akira ve Burcuyu da tramvaydan uğurladık. 6 kişi kaldık. Geleneksel olarak Çiğdeme yöneldik fakat çok kalabalıktı, sığamazdık. Bir kaç mekân gezdik, hiç birine giremedik ve son olarak Betül'ün tavsiyesi üzerine Çemberlitaşta Kahve Dünyasına girdik. Çok güzeldi, ben orada sandviç söyledim. Sonra Lee'de aynından istemişti senin ki daha güzel diye mız mızlandım :) Gong Yoo ile ilgili yazısını silmesi için pazarlık yaptım :D :D Biliyorsunuz benden önce çıkıyor Google aramalarında ve ben bu konuda ki  'güzel' hislerimi saklamaya hiiiç gerek görmüyorum.


SDC11232

Bu yukarıdaki güzellik ağzımızın sularını akıttı. Nilü sipariş eder ama hepimize düşer gibi bir şey oldu :D Gerçi basit ki bunu evde de yaparım ben :) Bol kahkahalı, pozitif insanlarla tanıştığım çok güzel bir gün oldu. Bir de ergenleri çekiştirdik bir ara bol, bol Lee benim hiç bilmediğim fanficleri anlattı bize. Gülmekten fotoğraf bile çektiremediler. Yineliyorum, yeni arkadaşlara da sorabilirsiniz biz KESİNLİKLE adam yemiyoruz. O yüzden gelmek istiyorsanız çekimeyin :) Son olarak en kısa zamanda tekrarlayalım diyorum :)


26/03/2011

Gong YOO sende mi? Hayır :D

Bir Hallyu star saç modasıdır almış başını gidiyor G. Korede. Bütün ünlü erkekler tornadan çıkmışcasına aynı saç modeli ile dolaşıyor etrafta. Ben isterdim ki gülüşü ile dünyayı eriten adam farklı olsun. Be fekat ne görüyorum o da aynı model saçla çıktı meydana. :)  Ne diyebilirim ki. Gong YOO ne yapsa yakışır :) O güzelliği hiç bir şey gölgeleyemez ama ama işte....  Olmayaydı iyiydi beeee :D :D


Haaa bir de muhtemelen bir personel falandır bir kadının elleri Gong YOO'mun kolunda. Mango Cafe basın tanıtımından bu fotoğraflar. Malum Gong YOO bu Cafenin resmi modeli-yüzü. Neyse o kırmızı ojeli ellerini çek YOOppamın üzerinden. Kırarım o parmakları o olur yani :D :D



20/03/2011

Jung Woo Sung Ayıp Ama!!!!


Jung Woo Sung seni tanımam fazla, herhangi bir filmini izlemedim. Çok sevdiğim iki arkadaşımın sana değer vermeleri sebebiyle saygı anlamında 'oppa' diye andığım olmuştur seni. Gözümde yakışıklı bir aktör falan da değilsin. Yine de bu kadar beğenen varsa, hele bu beğenenler üstün zevkleri ve seçicilikleri ile tanınan kişiler olunca; bir şey vardır dedim. Fakat son olaylarla, gözümden düştün. Bilmeyenler için Jung Woo Sung, Athena dizisindeki rol arkadaşı Lee Jae Pariste kol kola görüntülendi. Bu fotoğraflardan sonra her iki taraftan da bir açıklama gelmedi. Anacak resimler inkâra yer bırakmayacak açıklıktaydı.



Vee günler sonra nihayet beklenen açıklama Jung Woo Sung'dan geldi. Özetle dramanın ikinci yarısından beri beraber olduklarını, beraber zaman geçirmekten keyif aldıklarını ve ilişkilerinin henüz çok başında olduğunu söyledi. Bunu bizim kızlara yapmayacaktın. Senden başkasına yan gözle bile bakmayan Tarih84, senin için asilzade İngilizleri terk eden İsfendan bunu hak etmiyordu. Yakalanmasaydın itiraf etmeyecektin değil mi? Hayır korkum, diğer yakışıklı oyuncuların -ki ergen kızlar arasında hepsine 'oppa' deniyor- seni örnek alıp böyle, yerli yersiz itiraflarda bulunması. Im Su Jung'dan korkardık ama Lee Ji Ah daha yere bakan, yürek yakan çıktı. Nesini seviyorsun en çok diye sormuşlar. Rahatça konuşabiliyoruz onunla. Bu özelliğini seviyorum demiş. Tabe, tabe diyorum bende. Başka bir yorum yapmayayım. Neyseeee allah sonunuzu hayır etsin diyorum ama ben bu ilişkide pek bir gelecek görmüyorum :P

16/03/2011

Buluşuyoruz


Eveettt bir Uzakdoğu blogcuları buluşma haberiyle karşınızdayım daha önceleri şurada ve şurada belirttiğimiz gibi buluşmuş ve çok da eğlenmiştik. Şimdi yine, aramıza yeni katılan arkadaşlarla bir araya geliyoruz 19 Mart Cumartesi günü Seoul Restoranda Saat:14:00 büyük bir aksilik olmazsa ben ve blogdaşlarım orada olacağız. Kesin geleceğini bildiren arkadaşlar, Lee-Metropol Günlüğü, Nilü- Kore Esintisi, (Buluşmamızın bu seferki mimarı) Winpohu-Winpohuca Blog, Akiravamosrafa. Gelmek isteyen olursa bekleriz.


 

13/03/2011

Dua

Arkadaşlar Miss. Nefertiti ve Darkangelın annesi çok önemli bir beyin ameliyatı geçirecek yarın. Yarın olmazsa en geç salı günü diyorlar. Dualarınızı, iyi dileklerinizi esirgemeyin. Allah acil şifalar versin diyorum arkadaşlarımın annesine. Tez zamanda sağlığına kavuşur inşallah, Allah kimseye böyle bir korku, böyle bir hastalık vermesin.. Çok geçmiş olsun, geçsin gitsin bir daha gelmesin hastalıklar.

Gong YOO'dan Haberler

Eveeet Binie'yi askere uğurladıktan sonra artık özümüze geri dönebiliriz. Sanki erkek arkadaşımı aldatıyormuşum gibi 'Gong Yoo'yu unuttun mu?' 'Gong Yoo'ya ihanet mi ediyorsun?' 'Gong Yoo'ya ne oldu'? tarzı sorularla karşılaştım. Gördüğünüz gibi adam herhangi bir atraksiyonda bulununca, ben de bundan bahsediyorum. Aşkımız bitmedi. Diğerleri gelir, geçer kuvvetli bir rüzgâr eser, La Fea biraz sersemler ama başını çevirdiği yerde yine Gong Yoo'yu görür :) Habere gelince; Gong YOO, NOA Entertainment'ın yeni açtığı Mango Cafe'nin resmi modeli-yüzü olmuş. Gong Yoo 'Coffee Prince' dizisindeki rolü ile popüler olduğundan, bu imaj için onu uygun görmüşler. Cafe temsilcilerinden birinin söylediğine göre, Gong Yoo'yu yeni ve taze imajıyla daha da popüler yapmayı hedefliyorlarmış. Gong Yoo bugünlerde 'Melting Pot' adlı filmin çekimleri ile meşgul. Cafe için reklam çekimlerine daha sonra başlayacakmış.


12/03/2011

So Ji Sub Pick Up Line - Kooppp- :D

11/03/2011

Neler Oluyor orada?


Gece kuşu olmanın iyi özelliklerinden biri de saat farkı denen kavramın size pek işlemiyor olması sanırım. G. Kore piyasasından haberleri an be an takip ediyorum. Bugün itibari ile üç aktörün yeni bir ilişkiye adım attıklarını duyurduklarını okudum yabancı sitelerde. Tabii bu işin 'kabullenme' aşaması. Bir tanesi henüz doğrulanmadı ve Zeynom ve Handanım adına asparagas olmasını dilediğim bir haber. Önce Goo Soo 'Noelde Kar yağacak mı?' dizisi ile tanıdığım yakışıklı ve karizmatik oyuncu bir üniversite öğrencisi ile çıktığını açıklamış. Kocaman bir Wowwwww diyorum :)



Sonra aslen şarkıcı olan ama bizim Pasta dizisinden tanıdığımız Alex aynı dizide tanıştığı bir hanımla birbirlerini tanıma aşamasındaymış. Henüz kesin sevgili olduk demeseler de, önceden 'oppa-donseng' ilişkisi içinde olan bu ikilinin bayan tarafı piyasadan elini eteğini çekmiş. Sıradan bir vatandaş olarak yaşıyormuş. Merak ettim kim bu kadın? Netizen dedikleri fanlar kesin bulur çıkarır 24 saate kalmaz. :)



Veeeeee Asıl bomba dünya ahiret 'oppamız' -saygı anlamında ki oppa-  ya da Türk  usulü adlandırmak  gerekirse eniştemiz olan Jung Woo Soo Atena dizisinde ki rol arkadaşı Lee Ji Ah ile Fransa da kol kola görüntülenmiş. İşin ilginci planlamış ne bir reklam, ne bir fotoğraf çekimi varmış. Ne de o gün bulundukları yerde meşhur bir markanın düzenlediği gösteriye davet edilmişler. Jun Woo Soo, Business Class uçarken, Lee Ji Ah ekonomi sınıfında uçmuş. Beraber seyahat etmek için garip bir yöntem. Bence yakalanmamak için böyle bir yola başvurdular ama Kore medyasından bir şey kaçmaz. Halbu ki İstanbula gelseydiniz kimse ilgilenmezdi bu şehirle, kimse de tanımazdı sizi rahat rahat gezerdiniz :) Umarım bu haber doğrulamaz da kara kuzum hüzünlere gark olmaz. :)


Şimdii beyler size sesleniyorum Mart ayı geldi diye mi böyle oldunuz? Kedi misiniz siz? Bir çiçek açtı diye bahar geldi mi sandınız? Bakın bizde bir atasözü vardır: 'Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır' O kazma kürekleri zor zamanlar için saklayan hayranlar var ama amaçları ısınmak değil haberiniz olsun :) Ne ya bu böyle peş, peşe 'hayatımda biri var' haberleri. Hyun Bine sevinmişken :p ne oluyor böyle. Bu bahsettiğim isimlerin hiç birine bir hayranlığım yok ama korktuğum; hayran olduğum isimlerin bu trendi takip edebilecek olması. Aman, aman ağzımdan yeller alsın, kör kuyulara atıp çıkarmayalım oradan bu düşünceleri, kırk kilitli sandıklara kilitleyelim de bir daha açmayalım, denize atalım anahtarları :) Bakarsınız duyulur, vaktine saatine denk gelir, dilek kabul eder yaradan :) Başımıza iş almayalım ha ha ha :D


EDİT 1: Japonya diyarlarından Yamapi'yi söylemeyi unuttum. Onun da bir Fransız kadınla çıktığı yönünde görüntüler, söylentiler var. En azında gay değil diye sevinmeli mi?


EDİT2: Size söylemiştim 24 saat geçmeden netizens Alex'in kız arkadaşının kim olduğunu buldu. Joo Heee (tanımıyorum). Pasta dizisi demişler ama hangi roldeydi ki bu kız?

08/03/2011

Hyun Bin FİGHTİNG :)

Image and video hosting by TinyPicBildiğiniz gibi dün yani 7 Mart 2011 Pazartesi günü Hyun Bin 20 Aylık askerlik vazifesini yapmak üzere Kore Deniz Kuvvetlerine katıldı. Kuzey Kore-Güney Kore arasının her zamanki gibi yine gergin olduğu günlerde bu hareketiyle bir kez daha hayranlarının sevgisini ve takdirini kazandı.


Kalabalık bir basın ordusu ve yurt dışından gelen hayranları tarafından askere uğurlanan Hyun Bin; gözü yaşlı küçük bir çocuk gibi, sevenlerine teşekkür etti. Ahhh Kim Tae Pyung, 2 sene boyunca Hyun Bin değil gerçek isminle sıradan biri olarak yaşayacaksın. Biz seni çok özleyeceğiz.




Bugün ajansının yayınladığı haberde sevgilisi Song Hye Kyo ile Ocak ayı başında ayrıldıklarını ama bu haberlerin yaptığı işlerin önüne geçmemesi için şimdi duyurdukları açıklandı. Zaten bu beklenen, bilinen bir haberdi. Son derece akıllıca bir kariyer-yönetimi taktiği. Hem birliğe katıldıktan hemen sonra gazetecilerin ve hayranların soru ve yorumlarla canını sıkamayacağı hem de kadın izleyiciye iki yıl beklemesi için bir umut ışığı yakması açısından takdire değer :)


Sevgili Binie biz dünyanın bir ucunda yaşayan, var olduğumuzu bile bimediğin kadınlar olarak. Senin dizilerinle mutlu oluyor, heyecanlanıyor, hayatını merak ediyor ve böylece küçük sıradan yaşantılarımıza biraz renk katıyoruz. Dilerim ki zorlanmayasın bu 2 senede, zaman su gibi aksın, 2012 ile ilgili Marduk kehanetleri gerçekleşmesin :) Ve biz uzun yıllar seni izlemeye devam edelim.


Aralık 2012 de görüşmez üzere... ŞİMDİLİK hoşçakal :) FİGHTİNG YOU AMAZİNG NAMJA :)







06/03/2011

Secret Garden / Büyülü Bahçe -devam-



Yazının ilk bölümü için tıklayın.


Kangdonnim ikinci karakter olarak yine hüzünlü bakan, kızı koruyup kollayan ama ASLA elde edemeyen ‘second lead syndrome’ sürükledi oyuncu mu donuktu? Yoksa karakter mi öyleydi çok karar veremedim. Ama Philipe Lee yüzünde neredeyse 0 mimikle oynadı dizi boyunca. Hyun Bin kadar olmasa da kendisi de hoş bir abimiz daha çok aksiyon sahnesinde görmek isterdik kendisini :D


BURADAN SONRASI YÜKSEK DOZDA SPOİLER İÇERİR


Diziye bayıldığımı zaten söyledim. Fakat çok fazla mantık hatası da vardı içinde. Ben mantıksızlığın bile kendi içinde bir mantığı olması gerektiğini düşünürüm. Tamam, mistik bir olaydı ve vücut değiştirme olayına inandık. İyi güzel de maksadı neydi bunun? Empati kurmak? Gil Raimi tehlikeden korumak? Komedi unsuru olarak şahaneydi oyunculuklar çok iyiydi. Kim Ji Woo'nun Raim bedenindeki halleri çok komikti ama Oska ve Ra İm ilişkisine verdiği tepkiler, kıskançlıkları çok daha şekerdi bence. Peki Gil Raim'e ne demeli erkek arkadaşın ölümlerden dönmüş sen hala kaçırdığın seçmelerin derdindesin. Afferdesin ama salak mısın sen? :D :D






Kim Joo Woon’un sözleri hep çok mantıklı, fazla net, fazla direk aynı küçük bir çocuk saflığında yine de kendi ile cebelleşmesi, cadı annesine bile bu düşüncelerle resti çekmesi; aşkının gücünü ve kararlığını gösteriyor.

‘Biliyorum en az bir kere pişman olacağım ama pişman olsam bile hayatımın sonuna kadar o kadınla pişman olarak yaşayacağım’


Bu resimlerin altına söylecek bir sözüm yok. Çok şeker görün istedim.


Eşofmanları tek, tek elleri ile işleyen İtalyan ustaya selam olsun :)



Beni 5 dk bile düşünmüyorsun. Bunu söylerken sitem, umut, beklenti vardı sözcüklerinin altında. Ben seni düşünmekten iş yapamıyorum. Sen nasıl beni 5 dk bile düşünmezsin.


OSKA-SEUL: Birbirlerini tamamlayan bir ikili, ego savaşı, yanlış anlaşılmalar yüzünden sekteye uğrayan ama bitmeyen bir aşk onlarınki. Seul'ün ve Oska'nın annesinin sprey nemlendirici üzerinden bir bağ kurabilecekleri kimin aklına gelirdi? Tea Sun geldi ve gitti, Oskaya olan aşkını kalbine gömerek, bu konuda fazla da olay yaratmayarak gitti.



Kadın izleyici ekran karşısında eriten bir kaç sahne YORUMSUZ :D





5 yıl ve 3 çocuktan sonra birbirlerine ilk günkü hatta ilk günkünden daha çok aşık olmaları bile bunun bir peri masalı olduğunun kanıtı : )




Bu diziye dair sayfalarca yazı yazabilirim. Ben çok ama çok sevdim. Her bir karakteri özenle işlenmiş, yazılmış. Yalnızca ana konuya takılı kalmayıp, dizideki yan karakterlerin bundan bağımsız hikâyelerine de yer verilmiş. Tıpkı Coffee Princedeki gibi. O yüzden ondan sonra en sevdiğim Kore dizisi olarak arşivimde yer alacak.


Oyunculuklar hele, Oskayı canlandıran aktörü zaten çok beğenirdim oyuncu olarak garip bir karizması var. Bu dizide Oska rolü ile bir kere daha gönlümde yer etti. Ha Ji Won'u tanımazdım, Hyun Bin ile iyi bir ikili olmuşlar. Seul süperdi. Hele Hyun Bin'in asonsör sahnesi izlerken, resmen bende nefes alamadım. Bu nasıl bir oyunculuktur yarabbim. Pek çok kişi bu satırları okurken, o çoktan askerde olmuş olacak.


Secret Garden, bir değil birden fazla sahnesiyle, replikleriyle, OST müzikleri ile, gerçek ve hayal dünyası arasında kurduğu garip dengeyle hep hatırlanacak bir dizi olacak. Masallara getirdiği post modern yorum da cabası :) Beğenmeyenler utansın diyorum o derece :) Hatta o beğenmeyenleri ifşa edelim ve topluca kınayalım :D Dışlayalım hatta ha ha ha. Yok, o kadar da değil :)

Son olarak izlerken benim aklımda çalan şarkıyı sizlerle paylaşıyorum. Özellikle Osca&ve Seul çifti için Zuhal Olcay'dan geliyor; 'Ayrılıkta sevdaya dahil' :)


03/03/2011

Secret Garden / Büyülü Bahçe ve Hyun Bin


Bitti mi? Söyledi mi herkes söyleyeceğini? Sıra bana geldi mi? :P Gerçi herkes yazıp çizebilir ama benim gibi olamaz :P :P Tanrım bugünlerde çok mütevazıyım :P

Secret Garden düş ile gerçeğin, kurgu ile gerçek hayatın müthiş bir şekilde harmanlandığı arada mantık hataları olsa da, keyifle izlediğim, son yılların en iyi Kore dizisi. Aynı zamanda Hyun Bin’in oyunculuğunu taçlandırdığı askere gitmeden ününe ün katan, deli gibi özlenmesine sebep olacak bir yapım olarak kayıtlara geçecek.


Sadece hikâye olarak değil, görsel olarak da son derece ilgi çekici kareler mevcut. Joo Woon ve Oska’nın evlerinin bulunduğu arazi gerçekten, gizli bir cennet bahçesi gibi.



Kim Joo Woon:Söylediği her şey o kadar mantıklı ki bir türlü kızamıyorsunuz. O kibirli, kendini beğenmiş hallerinin altında ki âşık adam ortaya çıktıkça siz de karakter daha bir bağlanıyorsunuz. İltifat ederken bile bir garip :) ‘Miss Kore olamazsın, yara izi yüzünden' Gil Raime yaşantısına, fakirliğine o kadar uzak ki; onu uzaylı bir komşu olarak görüyor.



Bu fakir, uzaylı komşu kızının kalbini neden böylesi çarptırdığına, neden bir türlü aklından çıkmadığına kendisi de anlam veremiyor.


Alice Harikalar Diyarı Sendromu:
Bu bir akıl hastalığı.
Bir dürbünün yanlış tarafından bakıyormuşsun gibi.
Bir peri masalında yaşıyormuşsun gibi.
İlginç ve acı veren bir sendrom.
Bu sendroma yakalandığıma eminim.
Yoksa neden bu sıradan kızla yaşadığım her an masal gibi geliyor


O bir cemiyet lideri olmasının yanı sıra bir moda ikonu :) Eşofmanları sandığımız gibi basit değil. İtalya'da sadece eşofman üreten bir terzi tarafından dikildi. Her bir pulu tek tek elle işlendi. :)


‘ Pejmürdelik hobin, kirlilikte felsefen mi?’


Beni 5 dk bile düşünmüyorsun




Osca: Tam olarak sönmese de solmaya yüz tutmuş bir yıldız. Her sözü, her hareketi olay. Büyümeyi reddeden bir çocuk var içinde, belki de bu yüzden en sevdiğim karakter oldu dizide. Gil Ra İm ile olan 'fan-oppa' ilişkisi çok tatlıydı. Ağzını her açtığında gülmekten yanaklarım ağrıdı. Özgüveni, şirinliği, olaylar karşısında ki düz mantığı beni benden aldı diyebilirim :) Bu oyuncuyu Queen Of Housewifes dizisi ile tanımıştım orada da çok tatlıydı. Oppa sana yaşlı diyenler utansın :D


Yönetmen: Bu parlaklığı biraz azaltmalıyız


OSCA: Ahh bu imkansız gibi görünüyor o parlayan şey benim



Gil Ra Im: Gerek, anne- babasını küçük yaşta kaybetmesi, gerek yaptığı meslek onu biraz erkeksi biraz da şiddet eğilimli yapsa da içinde ki kadını da öldürmemiş. Oska ile karşılaşmalarında ayağını küçük bir kız gibi yere sürtmesi, 'Beşinci kaburgan, 6. mı olsun' demesi çok şekerdi :) Ben kızmadım ona, hak verdim pek çok konuda. Tabii bu adam aslında kendi duygularıyla savaşıyor ikisi de bunun farkında ama ilişkilerinin sorunlara yol açacağını da biliyorlar.



Yoon Seul: Oska'nın ruh eşi. Güzel, özgüvenli, iyi eğitimli. Oska ile yıllar önce yaşadıklarını unutamamış her ikisi de hala birbirlerini seviyorlar. Seul kalbi kırık ve âşık bir kadının neler yapabileceğini, aşk ve nefret arasındaki ince çizgide ne kadar hassas bir dengede durduğunu gösteriyor. Bölümler ilerledikçe karakteri daha çok anlıyor, ve sevmeye başlıyorsunuz.



Kim Joo Won'un annesi: Adını hatırlıyamıyorum şimdi. Hangi anne daha kötüydü karar veremedim. Bad Guydaki Madam Shin mi? Yoksa Kim Ji Woon’un annesi mi? Kore dizilerindeki annelerin hepsi mi drama kraliçesi? Aslında bizde de bu tarz tepkiler veren anneler çok fazla. Oğlumu elimden aldın mantığıyla hareket eden, hayatta başka bir uğraşı olmayan sinir krizinin eşiğinde kadınlar bunlar. Allah hepimizi korusun böylelerinden. Amin deyin kızlar yüksek sesle :) :)



Vee yönetmen Im ona daha sonra değineceğim bu yazımın yalnızca ilk bölümü. Yoksa siz bitti mi sandınız? :D :D


Devam edecek ya da to be continued...