25/05/2009

Ji Jin Hee





Neden bu kadar zaman hakkında iki satır yazmadım bilmem. Biraz geç olsa da kısacık tanıtayım. Ji Jin Hee gördüğüm ilk Koreli 'yakışıklı' oyuncudur. Saraydaki Mücevher dizisi ile tanıdığım bir aktör kendisi.  Diziyi izlerken ne kadar yakışıklı olduğnu düşünüyordum ama hayranlıkla değil de şaşkınlıkla. Neden bu kadar şaşırdığımı bilmiyorum. Sanki Asyalılar yakışıklı ya da güzel olamazlarmış  gibi. Ne yazık ki sadece bir dizisini izledim. Bu da benim ayıbım olsun ama Jeong Ho Min o kadar güçlü bir etki bıraktı ki bende kendisini modern zaman hikayelerinde görmek nasıl olur bilemedim. En kısa zamanda diğer yapımlarını da izleyeceğim.  Evli ve sanırım bir çocuk babası. Son derece beyefendi olduğuna inandığım bir oyuncu umarım Türkiye'de daha çok dizisini izleme fırsatı buluruz.

Date of birth June 24, 1971
Height/Weight 178cm / 71kg
Blood type/Horoscope B / Cancer

Debut
Music video, Jo Sung-Bin <Like A Trash Movie>, 1999

Feature films
<Parallel Life>, 2009

<Soo>, 2007
<The Old Garden>, 2006
<Secretly Hot Professor>, 2006
<Perhaps Love>,2005
<If You Were Me>, 2003
<A Trigger>, 2002
<H>, 2002

TV series
KBS <A Man Who Can''t Marry>, 2009

SBS <Paradaise>, 2009

MBC <Spotlight>, 2008
SBS <Spring Day>, 2005
SBS <Ms. Kim Makes 1 Billion>, 2004
MBC <Jewel In The Palace>, 2003
MBC <Love Letter>, 2003
Fuji TV <The Afternoon After A Shower>, 2002
SBS <My Life In Pink>, 2001
MBC <Four Sisters’ Story>, 2001
KBS <The Secretary>, 2000
SBS <Juliet’ s Man >, 2000

Music videos
Jo Sung-Mo <Never>, 2001
Kim Bum-Su <A Day>, 2000
Ko Sung-Bin  <Like A Trash Movie>, 1999

Best Actor (Special Production Category), SBS Actors Awards, 2004

22/05/2009

A Frozen Flower/Ayazda Bir Çiçek

Image and video hosting by TinyPic


Uzun zamandır Asya sineması ile ilgili sitelerde gördüğüm ama bir türlü izleme fırsatı bulamadığım bir filmdi 'Ayazdaki Çiçek' baktım Ofori yorumlamış hemen izlemeliyim dedim ve izledim. Filmin konusu kısaca şöyle: Goryeo döneminin son demlerinde Yuan Hanedanı tarafından politik olarak çıkarlarına göre kullanılan Goryeo Hanedanının hırslı kıralı Kunryongwe'yi örgütler. Bu sırada, Goryeo ve Yuan arasındaki ikili ilişkiler gittikçe kötüleşmektedir, çünkü Yuan, kralın oğlu olmadığı sebebini bahane ederek kralın kuzenini Goryeo Veliaht prensi olarak ilan etmek ister. Kral bunu kesinkes reddedince Yuan'a bağlı olan Goryeo'nun yüksek mevkilerdeki yetkili kişileri kralla anlaşmazlığa düşer. Bir gün Kral, muhafız komutanı Hong Lim'e gizli ama reddedilemez bir emir verir...


Bu emirle beraber üçünün de hayatı tamamen değişecektir. Uzun zamandır  hanedanlığa bir varis vermesi beklenen kral, kraliçeye elini bile süremediğinden başka bir çözüm yolu bulur. En güvendiği ve en 'sevdiği' adamı Hong Lim'e kraliçeyi hamile bırakmasını emreder. Böylece hem çocuğu kendi çocuğu gibi sevip benimseyebilecek, hem de bir varise sahip olacaktır. Filmi başından sonuna kadar kafamda soru işaretleriyle seyrettim. Koskoca ülkenin kralı 'görev' icabı bile olsa kraliçe ile yatamıyor mu? Günümüz de pek çok gizli eşcinsel çoluk çocuk sahibi erkek var.  Demek ki haz almak bir yana hiç bir şartta kadın bedenine dokunamıyor ve bu 'görevi' bir başkasına devrediyor.


Kral ve Hong Lim arasındaki yıllardır süregelen bağlılık ve sevgi kraliçenin de gözünden kaçmıyor ve ikisini uzaktan biraz hüzün biraz da kıskançlıkla izliyor yıllar boyu. Kral sevdiği adama Kraliçe ile yatmasını söyleyince önce her iki tarafda bu fikre tepki gösteriyor. Ancak; emir demiri keser ilkesiyle ve biraz da başka çareleri olmadığı için kabul ediyorlar. Böylece; muhtemelen daha önce karşı cinsle hiç beraber olmamış iki insan aynı yatakta bir araya geliyor. Başlangıçta korkuyorlar, çekiniyorlar ama yine de deniyorlar. Hong Lim tarafından bakarsak koskoca ülkenin Kraliçesi ve ona bir varis vermek gerekiyor. Kraliçe açısından bakarsan ömrü boyunca hep tepeden baktığı ve pekte sevmediği bir adam yanı başında birbirlerine ve tabiiki krala yardım etmek zorundalar. Nereden bakarsanız bakın büyük sorumluluk. İlk seferinde  gerek tüm o karmaşık duygulardan gerekse acemiliklerinden cinsel birleşme yaşayamıyorlar. Hong Lim krala bunu söylediğinde, yeniden denemesini istiyor kral. İşte bu an filmin kırılma noktalarından biri oluyor aslında. Eğer kral 'Tamam zorlama kendini' deseydi ne olurdu acaba?


Kralın isteğiyle yeniden bir araya geliyorlar. Bu sefer sorun yaşamıyorlar. Tam kendilerini kaptırmışken Kraliçenin çıkardığı sesle irkilen kral kendine hakim olamıyor ve neler olduğuna bir bakıyor. O anda yüzünde ki ifade üzgün, meraklı ama en çok kederli bir hal alıyor. Kesinlikle görülmesi gereken bir performans bence. Sevdiği adamı başka birinin kollarında görmek Krala acı verse de hanedanlığın geleceği için göz yumuyor. Daha sonraki seanslarında karşı cinsi ve kendi bedenlerini keşfeden ikili birbirlerini arzulamaya başlıyor. Bu arzu, duyguları konusunda kafalarının karışmasına sebep oluyor bence.



Kraliçe ve Hong Lim arasında ki yakınlaşmayı farkeden Kral önlemini alıyor ve üstü kapalı bir şekilde tekrar görüşmelerine gerek olmadığını söylüyor. Bu andan itibaren yasak olan her şey gibi beraber olma arzuları daha baskın bir hal alıyor. Bedensel hazlarına yenik düşen Kraliçe ve Muhafız kralın haberi olmadan her fırsatta ve mümkün olan her 'şekilde' sevişmeye başlıyorlar. Aslında buna 'sevişme' denemez aralarında ki sadece cinsel çekim.  Her ikisinin de yeni keşfettiği bir 'oyun' gibi. Eğer bu kadar yasak olmasaydı ya da kral göz yumsaydı bu cinsel deneyimlerine yine de bu kadar arzularlar mıydı birbirlerini? Şehvetle ile sevgiyi, sadakat ile tutkuyu birbirine karşıtırdıklarını düşünüyorum. Aralarında fiziksel bir uyum olduğu besbelli ama bu birini sevmeye ya da seni ömrü boyunca sevmiş birine ihanet etmeye değer mi? Acaba diyorum yönetmen şunu mu demek istedi: Aşık olduğun biri ile sevişebiliyorsan, seviştiğin birine de pekala aşık olabilirsin. Ben ortada sevgiye dair hiç bir işaret görmedim. Seven tek kişi kraldı ve ihanete uğaradı. Sadece ve sadece ona üzüldüm. Bir sahnede ikisini beraber basıyor ve tam bundan önce umarım yakalanmazlar dedim kendi kendime. Onlara ne olacağı umurumda değildi. Tek düşündüğüm o manzarının kralı 'öldüreceği' idi ve öyle de oldu.  Kraliçe 'sevgilisini' kurtarmak isterken 'onu ben baştan çıkardım, benim kabahatim' diyor. Bence de öyle ama Hong Lim kabul etmiyor. Son derece trajik ve müthiş bir oyunculuğun  sergilendiği bir sahne.


Bütün olanların sonunda Kral herşeye rağmen Hong Lim'e bir şans veriyor. 'Gel eskisi gibi olsun herşey. Sana her istediğini veririm hatta bu ülkeyi bile'  Diyor. Ne yazık ki bu kadar seven ve hoşgören kral sevdiğinden beklediği tepkiyi alamıyor. Sonunun son derece acıklı olduğunu söylemeliyim. Film içindeki erotik sahneler fazla aşırıya kaçmış bence. En baştaki bir iki sahne hariç  diğerlerini bu kadar detaylı görmemize gerek yoktu. Yani ahlak bekçiliğine soyunduğumdan falan değil. Filmin bütünlüğü içinde çok fazla anlam ifade etmediğini düşündüğümden. O bölümler çıkarılsaydı da aynı ölçü de başarılı bir yapım olurdu bence. Ayrıca dövüş sahneleri de son derece başarılı ve göz alıcıydı. Produksiyona ciddi bir para harcanmış belli. İzlemek isteyenler için buradan Türkçe buradan da İngilizce alt yazı ile izleyebilirsiniz. Hatta mutlaka izleyin tavsiye ederim.

18/05/2009

Kısa Kısa

Bir süredir güncelleme yapmıyorum.  Blogumu arkadaşlarım dışında pek kimsenin ziyaret etmediğini düşünerek biraz da tembellik etttim. Bu aralar izlediğim dizileri kısaca tanıtayım.  Bazıları için daha uzun tanıtım yazıları yazmayı planlıyorum bakalım ne zaman :) İçlerinden sizin yorumlamamı istediğiniz olursa lütfen söyleyin.

Sondan başlayayım GET KARL

Image and video hosting by TinyPic



Go Man Soo ve Oh Soo Jung liseden beri  birlikte olan iki sevgilidir. Oh Soo Jun son derece popüler güzel bir genç kızdır. Go Man Soo da onun tam aksine şişman ve çokta dikkat çekmeyen bir tiptir. Oh Soo Jun ile evlenebilmek için Hukuk Fakültesine gitmiş ama baro sınavının ikinci aşamasında geçememiştir. Bu Oh So Jun ile aralarının açılmasına sebep olacaktır. Kız tam düğün günü bütün konukların gözü önünde Go Man Soo'yu bırakıp kaçar. Yıllar sonra Oh So Jun hep istediği gibi bir mücevher tasarımcısı olmuş ama hala bekar  bir kadındır. Bir takım görücü usulü randevulara gider ama 34 yaşında olduğundan dolayı pek talep görmez. Kalp kırıklığıyla geri de kalan Go Man Soo Amerika'ya gider kilo verir, çok ünlü ve çok yakışıklı bir golf oyuncusu olarak Koreye geri döner. Artık adı  Karldır ve bütün kadınlar peşinde deli divanedir. Elbette esas kız onu ilk bakışta tanımaz hatta imza bile ister.  Gelişen olaylar ikisini tekrar karşılaştırır ve aslında birbirlerini unutamadıklarını farkederler ama Go Man Soo'nun kırılan gururu ve yaşadığı kalp kırıklığı intikam hırsına dönüşür ve Oh So Jun bilmeden kendini Karlın hazırladığı bir oyunun içinde bulur.  Bu arada Oh Ji Ho çok yakışıklı bir adam. Bilin bakalım yanağında nesi var :P KOCAMAN gamzeleri.  Başka söze gerek var mı? :)

Glow of Fireflies / Hotaru no Hikari


Image and video hosting by TinyPic


Kişisel depresyon anlarının sitesinde görüp izlemeye karar verdiğim bu 10 bölümlük  Jdrama. İki farklı karakterin aynı evin içinde ki ortak hayatlarını anlatıyor. İlk kez Ofori dışunda birinin tavsiye ettiği bir diziyi izledim. Pişman değilim :) Hikayenin ana kahramanı Ayami Hatura adında bir genç kız. İşyerinde son derece bakımlı, azimli ve çalışkan biridir. Ancak evde son derece dağınık pasaklılığının ödesinde bir hayat sürmektedir. İçinde yaşadığı klasik tarzda ev yöneticinin ailesine aittir. Ayami bu evde yaşamaktadır ancak adamın bundan haberi yoktur. Karısında ayrıldığında ailesinin evine taşınan Takano en başta Hatorunun varlığından rahatsız olsada beraber yaşamaya razı olur. İş yerinde tanıdığı Ayami Haturadan çok farklı olan bu kız gezip eğlenmek yerine evde tembellik etmeyi sevmektedir. Bu tembelliğinin sebebinide eğer işte/hayatta  belli bir şeye konsantre olmak istiyorsam iyice rahatlamam gerek diye açıklar. Aynı evin içinde kendi yaşam alanlarını belirleyen ikili bu durumu sır olarak saklamaya karar verirler. Kızın evdeki aşırı rahatlığı Takano'yu rahatsız etse de zamanla birbirlerine alışırlar ve farkında olmadan arkadaş olurlar. Bu esnada Ayami ofiste birine aşık olmuştur ve bu aşk karşılıklıdır. Patronun cesaretlendirmesi ile çocuğa açılır ve bir süre sonra beraber yaşamaya başlarlar ama işler umdukları gibi gitmez. Keyifli bir Japon dizisi izlemenizi öneririm.



She is on Duty


Image and video hosting by TinyPic


Gülüşü dünyayı ısıtan adam (Gong Yoo) oynuyor diye izlediğim ortalama bir filmdi. Chun Jae-in anne babasını genç yaşta kaybetmiş hırslı bir kadın dedektifdir.  Son görevinde aceleciliği yüzünden neredeyse ölümle burun buruna gelir.  Yeni görevi bir lise öğrencisi kılığına girip, tanıklığına ihtiyaç  duydukları eski bir mafya babasının kızını korumaktır. Ne var ki okul yıllarında pek parlak bir öğrenci olmamıştır.  Belaya bulaşmadan, göze batmadan görevini tamamlaması gerekmektedir. Gel gör ki bu mümkün olmaz.  En başta ezik bir karakter olarak görülse de kısa sürede okulun belalı kız çetesine dersini vererek popüler öğrenciler arasına girer. Bu arada sınıfa Japonya'dan yeni bir öğrenci gelir. No-young babasını işi dolayısıyla Japonyada yaşamış ama artık üklesine dönmüştür. Bu delikanlı birde bizim kızın kapı komşusu olur. Sıradan bir lise öğrencisine göre fazla donanımlıdır.  Birbirlerinden hoşlanmaya başlarlar. Bir dizi olay sonucu anlarız ki No Young da öğrenci değildir.  Mafya korudukları kızı kaçırır üstüne bir de Chu'nun kendisi gibi polis olan amcasını bıçaklar. Bütün bunlara sebep içlerinden birinin ihanetedir. Son anda yardıma gelen  No Youn ile beraber kızı kurtarmaya giderler. Chu bir sürü beladan sonra görevi başarıyla tamamlar. Son sahnede No Youn ile yeninde karşılaşırlar. Gong Yoo bu filmde oldukça tatlı ama şöyle bir gerçek var ki her iki oyuncu da 20'lerinde -ki zaten öyleler-gösteriyor. Dolayısıyla lise öğrencisi olduklarına inanmak biraz güç  Yine de keyifle izlenebilecek hareketli bir film.



Dalja's Spring


Image and video hosting by TinyPic


Dramabeans blogunda tesadüfen gördüğüm ve konusu itibariyle çok içselleştirdiğim bir hikaye Dal Jea's Spring. On Dal Ja 33 yaşında bir alışveriş kanalında MD olarak çalışan (MD nedir hiç bir fikrim yok belki Marketing Director) bekar bir kadındır. İçten içe bir erkek arkadaşı olması istesede yalnızlığa alışmış daha da ötesi kanıksamıştır. Birinci bölümde Dal Ja'nın şirkette çalışmaya başladığı ilkgün 'unni' dediği arkadaşı ile tanışmasına şahit oluyoruz.  Sohbet esnasında ben çok fazla çalışmayı düşünmüyorum bir iki sene sonra evlenip çoluk çoluğa karışmak istiyorum der. Bunun üzerinde kadınların kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine dair bir söylev dinler. Aradan yıllar geçer kariyer kadını 'unni' evli ve çocuk sahibi Dal Ja ise 33 yaşında kariyer sahibi bir kadın olarak karşımıza çıkar. Bu dizi için ayrı bir tanıtım yazısı düşündüğümden fazla uzatmıyorum. Bir gün iş yerinde 'playboy' olarak bilinen mesai arkadaşlarından birine çıkma teklif eder. Hayal kırıklığıyla sonlanan bu ilişki Dal Ja'nın gurunu zedeler. Tesadüfler sonucu hayatına iki erkek girer bir kendinden 6 yaş küçük Tae-Bong biri de  Dal Ja'nın yaşlarında  kariyer sahibi Ki Joon. Tae Bong ile 'sevgili rolü' oynamak üzere anlaşırlar.  Her ne kadar Kim Sam Soon'a benzediği söylensede bence çok alakası yok çünkü Tae Bong başından beri Dal Ja'ya ilgi duyuyor ve bunu da belli ediyor. Korede kadının erkekten yaşlı olması büyük mesele. Bu konuda sıkça işleniyor.  Tesadüfler sonucu hayatına giren bu iki erkekle Dal Ja birden kendini bir aşk üçgeninin içinde bulur. Aşk ve erkekler hakkında ki bilgileri teoriden öteye geçemeyen Dal Ja bu durumda epey bocalar. Çok, çok eğleceli çok keyifli bir dizi. Mutlaka izlemenizi öneririm.



Şu anda Queen Of Housewivesı izliyorum. Çok beğenmedim ama sonunu da merak ediyorum. Bilgisi olan varsa paylaşın benimle :=)

03/05/2009

Smiling Pasta/Gülümseyin

Cheng Xiao Si (Cyndi Wang) oldukça tatlı bir kızdır fakat erkek arkadaşdan yana şanssızdır ve bir ilişkisi 3 aydan uzun sürmez. Sevgilisindne ayrılan Cheng üzgün bir şekilde ne yapacağını bilmezken önüne çıkan biri ile çarpışır ve kaza ile öpüşürler. Bu kişi ünlü şarkıcı He Qoun (Nicholas Teo)'dur ve arkasındaki paparazzilerden kurtulmaya çalışıyordur. Hayatı bu çarpışmadan sonra değişir. Herkes artık Cheng'i onun nişanlısı olduğunu sanıyordur. Ayrıca Cheng, He Qun'un erkek kardeşi Ah Zhe'den uzun süredir hoşlanıyordur. Bu iki kardeş Ah Zhe'nin kız arkadaşının ölümünden sonra küsmüşlerdir. Şimdi Chen bu karmaşadan çıkmaya çalışacaktır.

Image and video hosting by TinyPic


Asya civarlarında Koreye kapılmış giderken Tayvan yapımı bu dizi çarptı gözüme. Tam şeker kıvamımda bir dizi. Görsel olarak çok renkli. Kızın saçından direk anlaşılıyor zaten. Çince kulağıma pek hoş gelmese de bir iki bölümden sonra alışmaya başladım. Dizinin kısaca konusunu yukarıdaki alıntıda ki belirttim. Kaza sonucu yolları kesişen ikili romantik komediler vazgeçilmez klişelerinden olan 'aşk oyununa' devam ediyorlar. Yine klasik olarak 'dünya yansa beraber olamayız'  'gezegende bir sen bir ben kalsam dönüpte bakmam' triplerinin akabinde kıza deli divane aşık oluyor.


He Qun ve kardeşi yıllar önce olan bir kaza yüzünden birbirlerine düşman olmuşlardır. Ah  Ze'nin kız arkadaşı bu kazada ölmüştür ve Ah Ze bu yüzden ağabeyini suçlar. Bütün bunlar yetmezmiş gibi tam basın toplantısı öncesi He Qun sevgilisi Rita Ah Ze ye olan aşkını ilan eder. Bunca yıldır hep onu sevdiğini ve artık bu şekilde devam edemeyeceğini söyler. Telefon mesajıyla He Qun dan ayrılır.


Cheng Xiao Shi ve ailesi 'Smiling Pasta' isimli bir İtalyan lokantası işletiyorlardır. Bu lokantanın spesiyali de 'Smiling Pasta' isimli makarna. İnsanlara moral veren bir yemek olması sebebebiyle özenle yapılıyor.



Xiao Shi bütün sorunları pozitif düşünceyle yenebileceğini düşünüyor ki öyle de oluyor. Hayat felsefesi olan tek bir söz var 'Gülümse böylelikle üstesinden gelemeyeceğin hiç bir sorun kalmaz.' Tüm bu güzelliğine ve iyiliğine rağmen hiç bir ilişkisi 3 aydan daha uzun sürmüyor. İlk bölümde  bu lanetin bozulması için terasta dua ederken kahve fincanın He Qun'un arabasına düşüyor. Ne alaka demeyin  o sırada oradan geçiyormuş işte :)


Xio Se bütün ilişkilerinde terk edildiği için ailesi ona çok üzülüyordur. He Qun erkek arkadaşı olarak tanıştırdığında hepsi çok mutlu olur. Her iki tarafında bu oyunu sürdürmek için farklı sebebleri vardır. He Qun tesadüf eseri kızın okuduğu üniversiteye nakil olur. Böylece Xio Se okuldaki bütün kızların nefret  ve kıskançlığını üzerine çeker.

Image and video hosting by TinyPic



He Qun babası çok önemli bir iş adamıdır ve hep işi ile meşguldür. İki oğlunun arsına Ah Ze'yi her zaman daha fazla kayırmıştır. Grup olarak başladıkları müzik yolculuğuna Ha Qun tek başına devam eder ve başarılı da olur. Babası bu durumu hiç önemsemez. Kızın ailesini yanına gittikçe birbirlerine ne kadar bağlı ne kadar neşeli insanlar olduğunu görür ve bu ailenin bir parçası olur zamanla. Kendi evinde bulamadığı huzuru bu insanların arasında bulur.

Image and video hosting by TinyPic


Şansızlıkların peşini bir türlü bırakmadığı Xio de en başta Ah Ze'den hoşlanır. Okula geldiğinin ilk günü ciddi bir kazadan kendisini kurtaran Ah Ze'ye her gün öğle yemeği hazırlar ama hep reddedilir. Her ne kadar serseri gibi görünse de Ah Ze de aslında çok yetenekli bir müzisyen ve duygusal bir çocuktur. Cool tavrını bozmamak adına belli etmez bu yanını.  Xio her yıl oku  maratonunda sonuncu olur. Sonuncu olan kişi ceza olarak kaplumbağa kostümü giyip okulda dolaşmak zorundadır. Bu yüzden Ha Qun ona hep 'kaplumbağa nişanlım' diye hitap eder. Üstelik bir de şarkı yazar onun için 'Kaplumbağa Sevgilim' diye. Bu konuyla ilgili kendisi ile alay ederlerken Ha Qun konuşmalarını dinler ve felsefesinden çok etkilenir. Kız derki: 'Her insanın bir rakibi ve düşmanı varsa o da kendisidir. Ben elimden geleni yapacağım. Yine de kaybedersem en azından çabaladığımı bileceğim ve sadece kendime yenilmiş olacağım'


Görüldüğü gibi bütün kızların hayran olduğu popstar bu kızın sadece sevimliliğine ve güzelliğine değil aynı zamanda hayat felsefesine ve düşünce tarzına da aşık oluyor. Gerçek hayatta da böyle olsa keşke. Beyaz atlı prensler çıksa karşımıza ve en beklenmedik anlarda bizi belalardan kurtarsa. İyi biri olmanın mükafatını alsak en sonunda. Ya da bekleye bekleye yaşlanmasak  ha ha ha ha :) Seviyorum böyle diziler izlemeyi. Hem kafa yormuyor hem de insanı gülümsetiyor. Aynı masallar gibi gerçek olmadığını bildiği bir dünyaya götürüyor insanı. Gerçi ben bu anlaşmalı ilişki ve sonunda deli gibi aşık olma temalı yapımlardan biraz sıkılsam da Asya ve dünya dizi-sinema sektöründe sıklıkla işlenen bir konu.



Tabiiki sonunda 3 aylık lanet bozuluyor ama bununla beraber şansızlıkların üstesinden beraberce gelinebileceğini gösteriyor bu çift. Bu sefer çok detaya girmiyorum çünkü  spoiler veriyorum herseferinde :) Hoşça vakit geçirmek isteyenlerin izleyebileceği çok eğlennceli çok sevimli bir dizi. İngilizce izlemek için buraya. Türkçe izlemek için buraya tıklayın.